İşvereni
değişen ücretli nasıl vergilenir?
Çalışma yaşamında kişiler,
zaman zaman işveren değiştirebiliyor. Bu
durumda da “Ücretlilerin vergilendirilmesi
nasıl olmalı?” sorusu gündeme geliyor.
Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun
ilgili maddesinde 2003 yılında yapılan
değişiklikler ile Yıllık Gelir Vergisi
beyannamesi verilmesi söz konusudur. Bu
köşeye gelen sorularda belirgin bir şekilde,
özel sektörde muhasebe birimleri veya insan
kaynakları bölümlerinin yıl içinde işe
aldıkları ücretlinin, aynı yıl içinde
çalıştığı ve işverenlerden aldıkları
ücretten kesilen Gelir Vergisi kesinti
tablosu veya bildirimi talep ettikleri
dikkat çekiyor. Oysa 160 seri No’lu Gelir
Vergisi Genel Tebliği’ndeki düzenleme
açıktır: “Bir hizmet erbabının birden fazla
işverenden ücret alması halinde her bir
işverenin ödediği ücretler ayrı ayrı
vergilendirilmektedir. Dolayısıyla vergi
tarifesi her bir işverenin ödediği ücrete,
diğer işveren veya işverenlerin ödediği
ücretle ilgilendirilmeksizin ayrı ayrı
uygulanacaktır.” Daha yalın bir ifadeyle
vurgulamak gerekirse; bir çalışan yıl
içersinde birden fazla işverenden ücret aldı
ise bu ücretleri ister aynı anda ister
farklı zamanlarda elde etmiş olsun her
işverenin Gelir Vergisi Kanunu’nun 103.
maddesindeki dilimlere göre ve 1. dilimden
başlayarak Gelir Vergisi kesintisi yapması
ve ödemesi gerekir. Başka bir deyişle önceki
işyerindeki kümülatif rakam dikkate
alınmayacaktır, işe başlayan her ücretlinin
Kümülatif Gelir Vergisi matrahı sıfır olarak
kabul edilecektir.
Yıllık beyanname verilmesi
Birden fazla işverenden ücret alan ve
birinciden sonraki işverenden aldıkları
ücretlerin toplamı, Gelir Vergisi Kanunu’nda
yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer
alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı
kesinti yoluyla vergilendirilmiş ücretleri
beyanname kapsamı dışında tutulmuştur. Bu
arada 2010 yılı için bu tutarın 22 bin TL
olduğunu anımsatalım. Tabii ki, alınan
ücretler toplamının 22 bin TL’yi aşanlarda
ise, ücretlerin tamamı yani ilk işverenden
alınan ücret de dahil olmak üzere yıllık
beyannameye dahil edilecektir. Birden fazla
işverenden ücret alınması halinde, birinci
işverenden alınan ücretin hangisi olacağı
serbestçe belirlenebilecektir. Kesintiye
tabi tutulmamış ücret gelirleri için tutarı
ne olursa olsun yıllık beyanname
verilecektir.
Durumu böyle tespit ettikten sonra, son
olarak ücret ve ücretin safi tutarının
tespitine de kısaca değinmemde yarar var.
Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine
bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı
verilen para ve ayınlar bir başka ifadeyle,
hizmet karşılığının mal olarak verilmesi ile
sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir. Bunu, konut, araç vb.
sağlanması gibi örneklerle de açıklamak
mümkün. Ve ücret, aynı zamanda bedensel ya
da zihinsel bir emek karşılığında işverenden
elde edilen hasılatı ifade eder.
“Ödenek, tazminat, kasa tazminatı, mali
sorumluluk tazminatı, tahsisat, zam, avans,
aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider
karşılığı” veya başka adlar altında ödenen
ücret de bu tanımın içine girer.
Gelelim ücretin safi tutarının tespitine.
Ücretin safi tutarı, işveren tarafından
verilen para ve ayınlarla sağlanan yararlar
toplamından bazı indirimlerin yapılmasından
sonra kalan miktardır. Bu indirimler ise;
“Emekli aidatı ve sosyal sigorta primleri,
sosyal güvenlik destekleme primi, OYAK ve
benzeri kamu kurumlarınca yapılan yasal
kesintiler, şahıs sigorta primleri, bireysel
emeklilik katkı payları, sendikalara ödenen
aidatlar ve sakatlık indirimi” olarak
tanımlanır.
Tüp bebekte katılım payı var
Ülkemizde tüp bebek uygulamalarında
özellikle 2005 yılı sonrası hızlı bir artış
gözleniyor. Artışta devletin tüp bebek
tedavisinin bir bölümünü karşılamasının
etkisi büyük. Araştırmalara göre; Bağ-Kur,
SSK, Emekli Sandığı gibi kurumların
yardımıyla ya da yeşil kartla tüp bebek
yapmak isteyenlerin sayısı her yıl ortalama
50 binler civarında. Bunların önemli bir
bölümü çocuk sahibi olabiliyor. Sağlık
Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 22
ilde 100’ün üzerinde ruhsatlı tüp bebek
merkezi var. Tabii burada, sosyal güvenlik
mevzuatına göre tüp bebek sahibi olabilmenin
şartlarına dikkat etmek gerekiyor.
Düzenlemeye göre; evli olmakla birlikte
eşlerden her ikisinin evlat edinilmiş
çocukları hariç soybağı kurulmuş sağ
çocuğunun olmaması gerekiyor. Birden fazla
yapılan evliliklerde de çiftlerden her
ikisinin sağ çocuk sahibi olmaması koşulu
aranıyor. Genel sağlık sigortalısı kadın ise
kendisine, erkek ise bakmakla yükümlü olduğu
karısına, en fazla iki deneme ile sınırlı
olmak üzere tüp bebek tedavisi ile çocuk
sahibi olmaları sağlanıyor.
Ancak, yapılan tıbbi tedavi sonrasında
normal tıbbi yöntemlerle çocuk sahibi
olamadığının ve yardımcı üreme yöntemi ile
çocuk sahibi olabileceğine dair sağlık
kurulu raporu alınması isteniyor.
Tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olmak
isteyenlerin 23 yaşını doldurmuş, 40
yaşından gün almamış olması ve uygulamanın
yapıldığı merkezin SGK ile sözleşmeli olması
isteniyor. Ayrıca en az beş yıldır genel
sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü
olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık
sigortası prim gün sayısının olması, son üç
yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç
alınamamış olduğunun SGK ile sözleşmeli
hastane sağlık kurulları tarafından
belgelenmesi şart. Değerli okurlarım, tüp
bebek tedavisinde birinci denemede yüzde 30,
ikinci denemede yüzde 25 oranında olmak
üzere bu tedaviler için belirlenen bedeller
üzerinden katılım payı alınıyor. Yardımcı
üreme yöntemi katılım payları, tedavinin
sağlandığı sağlık hizmeti sunucusunca
kişilerden tahsil ediliyor.
BAŞVURUYU BULUNDUĞUNUZ YERDEN YAPABİLİRSİNİZ
1955 doğumlu annemin sigorta başlangıcı
Bağ-Kur’dan. 1990-91 yıllarında Sosyal
Sigorta’dan 1 sene isteğe bağlı prim ödedik.
Dosyası İstanbul Bakırköy SSK’de olup henüz
bilgisayara geçmedi. Biz Balıkesir’den
dosyayı takip edebilir miyiz ve geriye donuk
ödemeyle emekli olma imkânımız var mı? Pınar
Yavçın
Geriye dönük boşlukların sigorta primlerinin
ödenmesi yani prim borçlanması
yapılmamaktadır. Anneniz SSK’li olduğu
tarihten sonra doğum yapmışsa, doğum sonrası
çalışmadığı 2 yıla kadar olan süreyi
borçlanabilir. Emekli olurken İstanbul’daki
gün sayılarınız emeklilik başvurusu
yapacağınız SGK müdürlüğü tarafından
istenir, ayrıca İstanbul’a gitmenize gerek
yoktur.
Yahya Arıkan /
Cumhuriyet |