|
|
Yatırım
indiriminde son durum
Geçen yazımda,
Anayasa Mahkemesi kararlarından ücretlilere
uygulanacak vergi tarifesiyle ilgili olanının
yaşama geçirilmesini yazmıştım. Bu yazımda da bu
defa Anayasa Mahkemesi'nin yatırım indirimi
konusundaki kararının yaşama geçirilmesini, son
günlerin tartışmalarının da ışığında irdelemek
istiyorum.
Anayasa Mahkemesi yatırım indirimi konusunda
Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 69. maddesinde
yer alan "sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına
ait" ibaresini iptal ederek, kazanılmış yatırım
indiriminden yararlanma hakkını yok eden, hukuk
güvenliği ilkesine aykırı düzenlemeyi iptal
etmiştir. İstisnaya konu iktisadi kıymete
ilişkin harcamaların yapıldığı yılda başlanması
ve indirilecek tutara ulaşılıncaya kadar devam
olunması biçimindeki yatırım indirimi istisnası,
bu istisnadan yararlanmaya zamanında
yürürlükteki mevzuata göre hak kazananlar için
yeniden canlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi bu kararı ile ayrıca 5479
sayılı kanunun, yatırım indirimi düzenlemesini
1.1.2006 tarihinde yürürlükten kaldıran
düzenlemesini de iptal etmiştir. Böylece yatırım
indirimi istisnasının yürürlükten kalkma tarihi
5479 sayılı kanunun yürürlük tarihi olan
8.4.2006 tarihine taşınmıştır. Böylece
mükelleflerin 8.4.2006 tarihine kadar yapmış
oldukları ve Gelir Vergisi Kanunu'nun 19.
maddesi kapsamında bulunan yatırımları, 1.1.2006
tarihinden önce başlayan yatırımlarla bir
bütünlük oluşturmasa dahi yatırım indiriminden
yararlanır hale gelmiştir.
Bu iptal kararları, önce Anayasa Mahkemesi'nce
Maliye Bakanlığı'na 15.10.2009 tarihinde
bildirilmekle aleniyet kazanmış, daha sonrada 5
Ocak 2010 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanmıştır.
Bu iptal kararları öncelikle, Kurumlar Vergisi
mükelleflerinden 3.081 kurumu, Gelir Vergisi
mükelleflerinden ise 111 kişiyi ilgilendiriyor.
Bu kurumların 2008 yılı beyannamelerinde
devreden yatırım indirimi olarak
78.494.442.196,93 TL yer alıyor. Bu devreden
yatırım indirimine sahip kurumların 2.079'unun
yatırım indirimi hakkının kaynağı Gelir Vergisi
Kanunu'nun mülga 19. maddesi. Bu mükelleflerin
devreden yatırım indirimi 12.657.451.840,31 TL.
Buna karşılık 1.625 kurumun geçici 61. maddeye
istinaden yararlandığı toplam devreden yatırım
indirimi tutarı ise 65.836.990.356,62 TL.
Bilindiği gibi mülga 19. maddeye göre
yararlanılan yatırım indirimi üzerinden ödenmesi
gereken bir yükümlülük bulunmamasına karşılık,
geçici 61. maddeye göre yararlanılan yatırım
indirimi tutarı üzerinden % 19,8 stopaj
yapılması gerekiyor. Yatırım indirimi devreden
111 Gelir Vergisi mükellefinde 2008 sonu
itibariyle indirim konusu yapılamamış harcama
tutarı ise 74.406.851,61 TL. Öte yandan yatırım
indirimi hakkını kullanan mükelleflerin geçici
vergi ve yıllık vergi oranı olarak, 5520 sayılı
kanunun öngördüğü % 20 oranını değil, önceki
5422 sayılı kanunun % 30 oranını dikkate
almaları gerekiyor.
Bu rakamlardan hareketle, bu kurumların 2009'a
devreden yatırım indirimi tutarı kadar kazanç
beyan ettiğini düşünürsek, Hazine bu uygulamadan
dolayı 15.698.884.439 TL Kurumlar Vergisi
gelirinden olacak. Buna karşılık 13.035.724.090
TL stopaj geliri elde edecek. Dolayısıyla bu
noktada Hazine kaybı yaklaşık 2.5 milyar TL
civarı olacak. Bu rakam, yatırımların teşvikinin
bedeli olarak değerlendirilirse ve geçici 69.
maddeye bu anayasaya aykırı hüküm tüm uyarılara
rağmen konulmasa idi zaten Hazine'nin
katlanılacağı bir yük olarak görülürse, fazla
büyük bir rakam değildir.
Şimdi söz konusu kararları bu mükellefler için
irdeleyelim.
Bu mükellefler, iptal kararının yayımlandığı
tarihten sonra verecekleri bütün
beyannamelerinde, bir başka deyişle hem geçici
vergi hem de yıllık beyannamelerinde bu indirim
haklarını kullanabilirler. Çünkü beyanname
tarihinde, bu indirim hakkını engelleyen bir
mevzuat düzenlemesi artık kalmamıştır. Öte
yandan bu indirim hakkını kullananlara, yorum
yolu ile bir tarhiyat da yapılamaz. Çünkü
beyanname tarihi itibariyle tarhiyata esas
alınabilecek bir yasal dayanak kalmamıştır.
Bu arada bazı görüşler, bir dedikodu olarak
dolaşıyor. Bu dedikoduya göre; Anayasa Mahkemesi
kararı geriye yürütülemezmiş, karar ocak ayında
yayımlanmış, bu nedenle 2009 yılı kazançlarından
yatırım harcamalarının indirilmesi mümkün
değilmiş, bu harcamalar ancak 2010 yılı
kazançlarından indirilebilirmiş. Pek çok kere
duyduğum bu görüşü, tartışmaya dahi değer
görmüyorum.
Kaldı ki Anayasa Mahkemesi'nin kararının
aleniyet kazanmasından sonra, ihtirazi kayıtla
verilmiş geçici vergi beyanları dolayısıyla
yapılan tahakkuklara karşı açılan davalarda
mahkemeler, tahakkukları pek yerinde ve haklı
olarak iptal ederken; 2009 kazançlarının
vergilendirilmesinde yatırım indiriminin dikkate
alınmayacağını savunmak mümkün değildir.
2009 yılının son dönem geçici vergisinde yatırım
indirimi hakkından mahsubuna yasal bir engel
bulunmamasına rağmen yararlanmayanlar, yıllık
beyannamede yararlanma haklarını, 2009 yılında
bu indirimi düşmeyenler 2010 yılında düşme
olanaklarını riske sokarlar.
Ancak Anayasa Mahkemesi kararının yaşama
geçirilebilmesi için, kişilerin kendi
anlayışlarında beyanname verme haklarını ortadan
kaldıran ve beyan sisteminin özüne aykırı
"totaliter e-beyanname"de, bu konuda satır
açılması ve ayrıca bu indirimden yararlanıp da
sonrasında matrah kalanlara uygulanacak vergi
oranını % 30 olarak dikkate alacak bir düzenleme
yapılması gerekmektedir. Bu yapılmadığı
takdirde, aradaki fark vergi için vergi
idaresine dilekçe vererek farkın tahakkuk
ettirilmesi de unutulmamalıdır.
Eğer geçici vergiye ilişkin e-beyanname bu yolda
düzeltilmezse, en kötü halde, mükelleflere yine
ihtirazi kayıt verip dava açmak yolu
görünmektedir. Bu davaların mükelleflerce
kazanılacağı, emsal içtihatlara uyarınca aşikâr
olduğuna göre, devlet bu defa yargılama
maliyetleri kadar zarara girmiş olacaktır.
Burada artık, Anayasa Mahkemesi kararının yaşama
geçirilmesi bir kanuna veya bir genel tebliğe
ihtiyaç göstermese de Maliye idaresinin hiç
olmazsa bir sirkülerle bu konudaki
karışıklıkları gidererek görüşünü açıkça ortaya
koyması gerekir. Bumin Doğrusöz / referans |
|