Birçok ekonomist sıcak
paraya karşı tobin vergisi benzeri
tedbir alınması gerektiğini vurgularken,
bazıları da buna gerek olmadığını
savunageldiler. Tobin vergisini
savunanlar Brezilya'nın sıcak paraya
vergi uygulamaya başladığını ama bizim
bu konuda geç kaldığımızı ifade
ediyorlar.
Karşı görüşte olanlar ise
Brezilya'da uygulamaya konulan tobin
vergisinin de yeterince işe yaramadığını
ifade ediyorlar.
İhracatçılarımız ise kur
konusunu hep gündemde tutmaya
çalışıyorlar. Dış ticaret açığının
azaltılması ihracatın ithalatı karşılama
oranının düşmeye devam etmemesi
bakımından kur konusunun da önemli
olduğu üzerinde duruyorlar. Aslında
ihracatçıların esasen üzerinde durmaya
çalıştıkları konu kurdaki aşırı
dalgalanmaların ihracatçıyı daha olumsuz
etkilediği hususudur. Zira, ihracatçılar
arasında yapılan bir ankette çok az bir
oranın kur değişmelerine karşı vadeli
işlem yaptıklarını ortaya koyuyor. Bu
açıdan bakıldığında da kurun düşük veya
yüksek seyretmesinden ziyade kurdaki sık
ve geniş bantlı dalgalanmaların
ihracatçıları daha olumsuz etkilediği
kesinlik kazanıyor.
Son zamanlarda ABD'nin
önce 2 trilyon USD para basması daha
sonra da 600 milyar USD'lik tahvil alımı
yapacağını açıklaması, kura yönelik
tartışma ve beklentileri daha da
alevlendirdi. Bir ara dolarda başlayan
hızlı düşüş trendi İrlanda krizi ile
beraber biraz duraksadı. Hatta krizin
Portekiz ve İspanya üzerindeki etkileri
konusundaki tartışma ve özellikle sırada
Portekiz'in olduğu konusu biraz olsun
USD'deki düşüşü azaltıp dikkatleri euro
üzerine çekmeye başladı.
Söylemesi yetti
Ama her ne olursa olsun
Türkiye'ye olan sıcak para girişinin
devam etmekte olması bu konuda
Sayın Başbakan'ın konuşması
gereğini ortaya koyacak kadar ilerledi.
Sayın Başbakan'ın "Sıcak parayı
yakından izliyoruz gerekli önlemler
alınacaktır" şeklindeki söylemi
anında etkisini gösterdi. Kurdaki dalga
boyu azaldı. Hatta son derece sınırlı
olmaya başladı. Sayın Başbakan'ın bu
açıklamasını Ekonomi ve Maliye
bakanlarının beyanatları izledi. Tobin
vergisi konusu yeniden kamuoyu
gündeminde ön sıralara geldi.
En son bu konuda ekonomi
yönetimince tedbirlerin tartışıldığı bir
toplantının yapıldığı basına yansıdı.
Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan sıcak
para konusunda tedbirler düşünüldüğünü
ama vergi konulması gibi bir tedbirin şu
anda gündemde olmadığını belirtti.
Sıcak para bir ülkeye
doğrudan yatırımın gelmesinden önce o
ülkeye girip o ülke şartlarının
değerlendirildiği bir yapı olarak ülkeye
gelen ilk ziyaretçi konumundadır. Ülke
koşulları doğrudan yatırım bakımından
daha cazip hale geldiği ortamda sıcak
para yerine doğrudan yatırıma yönelme
şeklindeki eğilim kendini göstermeye
başlar.
Şu anda özellikle ABD'de
faiz oranının sıfır gibi olması sıcak
paranın Türkiye gibi ülkelerde %7-%8'lik
oranlarda da para kazanması anlamına
geliyor. Burada bizdeki enflasyon
oranının da bu seviyelerde olduğu,
dolayısıyla reel faiz olmadığını
belirterek savunma yapma şansı yoktur.
Zira, gelen yabancı para açısından
kârlılık Türkiye'deki enflasyon oranına
göre değil kendi ülkesine göre daha
yüksek oranda getiri sağlayıp
sağlayamadığına göre değişir. Daha açık
deyimiyle bizdeki oranlar bu seviyede
seyrettiği sürece, olağanüstü başka
gelişme olmadıkça sıcak para girişi
devam edecektir.
Sıcak para girişinin
belli ölçülerde sınırlı kalmasının en
önemli nedeni dalgalı kur rejiminin
gelen sıcak para açısından da bir risk
oluşturduğu konusudur. Bir anlamda
ihracatçı açısından en olumsuz konu olan
kurdaki dalga boyu gelen sıcak para
miktarının kontrolsüz artmamasının
önündeki en önemli engel olarak da
karşımıza çıkmaktadır.
Şüphesiz bu görüşe karşı
sıcak para ekonomiyi daha iyi izleyen
uzmanlar aracılığıyla gelir. Kurdaki
dalgalanmalardan da olumsuz değil olumlu
etkilenir şeklinde itirazlar gelecektir.
Bu itiraz tamamen haksız da değildir.
Hatta doğrudur da diyebiliriz. Ama sıcak
para girişinde her şeye rağmen bir risk
unsuru olarak bu konu yatırımcının
karşısına çıkar. Dünya krizinin
başladığı dönemler hatırlanacak olursa,
o dönemde de sıcak para çıkışı sabit kur
rejiminin uygulandığı dönemlerde olduğu
gibi hızlı olmamıştır.
Gelen sıcak paranın daha
ziyade borsaya yöneldiğini de göz önünde
bulundurursak, borsadan hızlı bir
şekilde çıkışın sıcak para yatırımcıları
açısından ciddi bir kayıp anlamına
geleceği için az miktarlardaki paralar
gibi hızlıca ülkeyi terk etmeleri de
kolay olmamaktadır. Zaten bu nedenle hep
borsanın derinliği konusu üzerinde
durulmuştur. Her ne kadar İMKB'nin
derinliği halen yeterli ölçüde bulunmasa
da, bugünkü seviyesi itibarıyla bile
gelen sıcak paranın, ülkeyi krize
sokabilecek ölçüde hızlı terk edebilmesi
pek de mümkün görülmemektedir.
Önümüzdeki günlerde sıcak
para girişinin sınırlanması konusunda en
önemli gelişme ABD faiz hadlerinin
tekrar yükselmeye başlaması olacaktır.
Türkiye'nin bu konuyu
elbette gözardı etmemesi ama tedbir
alacağım diye acele de etmemesi
gerekiyor. Enflasyondaki olumlu gelişme
çerçevesinde Merkez Bankası'nın faiz
indirimi yanında, ülke için en önemli
tehlikenin cari açıktaki artış trendi
olduğunu dikkate alarak, özellikle
ithalat artış hızının azaltılmasına
yönelik tedbirler, ilk etapta daha
olumlu ve kalıcı etki yapacaktır. Bu
anlamda Kamu İhale Kanunu'nda yerli ürün
kullanımını teşvik edici şekilde
değişiklik yapılması, son derece olumlu
bir gelişme olacaktır.