|
|
MALUL ile
ENGELLİ arasında fark var mı?
Şubat 1980 tarihinde ilk defa
sigortalı olan, yaklaşık 1650 gün çalışıp prim
ödeyen, sonra Bağ-Kur’a girip 1620 gün Bağ-Kur
primi ödeyen ve son olarak tekrar SSK’lı olarak
çalışırken yüzde 68 oranında işgücü kaybı ile
sağlık kurulu raporu almasına rağmen Bölge
Sağlık Kurulunda malullük oranı yüzde 54’e
düşürülen okurumuz, kısaca durumunu özetledikten
sonra şöyle bir sitemde bulunuyor:
SGK Yüksek Sağlık Kurulu’na itiraz ettim.
Reddedildi. Sonrasında yüzde 68 özürlü (engelli)
raporuyla vergi indirim belgesi aldım. Yeniden
emekliliğe başvurdum. Bu kez sen 4-b’lisin
diyerek dosyamı Bağ-Kur birimine gönderdiler.
Bölge Sağlık Kurulu malullük oranımı yine yüzde
60’ın altına düşürüp beni emekli etmedi. Bağ-Kur
biriminde çalışan memur, “Sen 4-a’ya tabi
olsaydın Bölge Sağlık Kuruluna gitmeden emekli
olabilirsin” dedi. Bu mümkün mü? Mümkünse nerde
kaldı eşitlik, böyle kanuna nasıl reform denir.
Ne yapmamı önerirsiniz?
KİMLER MALUL KİMLER ENGELLİ SAYILIYOR?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu’na göre, yapılan muayene
sonucunda sigortalı olarak ilk defa çalışmaya
başladığı tarihten sonra çalışma gücünün yüzde
60’ını kaybedenler “MALUL” sayılır. Bu ve
benzeri durumda olan kişiler daha az prim
ödeyerek yaş şartı aranmaksızın erken emekli
edilir.
Malul sayılan kişiler en az 10 yıl sigortalılık
süresi ve 1800 gün prim ödemesi ile emekli
olabilirler. Buradaki kritik nokta kişinin
çalışmaya başladıktan sonra malul olmasıdır.
Buradan hareketle ilk defa sigortalı olduğu
tarihte çalışma gücü kayıp oranı yüzde 60’ın
üzerinde olanlar (yani işe girmeden önce engelli
olanlar) malullük sigortası kapsamında
değerlendirilmez. Bu kişiler hakkında malullük
sigortası hükümleri uygulanmaz. Bunlar ise
“ENGELLİ” (özürlü) sayılır.
Fakat bu sigortalıların hem iş bulabilme hem de
buldukları işte sürekli çalışma imkanları düşük
olduğu için haklarında özel hükümler uygulanarak
daha kolay şartlarla emekliliğe hak kazanırlar.
Biz buna “Engellilere Tanınan Özel Emeklilik”
düzenlemesi diyoruz. Belirtelim ki; engellilere
(özürlülere) tanınan kolay şartlarla emeklilik
düzenlemesi Anayasamızın devlete dolaysıyla
SGK’ya yüklediği bir görevdir.
KURUL DA DİRETİRSE MAHKEMEYE GİDİN!
Sigortalı, çalışma gücünü kaybettiğine dair
sağlık raporunu SGK’nın anlaşmalı olduğu
herhangi bir sağlık hizmet sunucusundan değil,
direkt olarak SGK tarafından yetkilendirilen
sağlık hizmet sunucularından almalıdır. Sağlık
hizmet sunucularının verdiği rapor doğrultusunda
Bölge Sağlık Kurulu, malullük oranını
belirlemekte, sigortalı malullük oranına itirazı
ilgili Merkez Müdürlüğü aracılığıyla SGK Yüksek
Sağlık Kurulu’na yapmalıdır. Şayet SGK Yüksek
Sağlık Kurulu da malullük oranını düşük
belirlemişse artık bundan sonra itiraz değil İş
Mahkemesine dava açmak gerekir.
Sosyal Güvenlik Reformu olarak isimlendirdiğimiz
5510 sayılı Kanun’un en beğendiğimiz tarafı, hiç
kuşkusuz norm ve standart birliğinin
sağlanacağına, diğer bir anlatımla sigortalılar
arasındaki ayırımın kalkacağına olan
inancımızdı. Anayasa Mahkemesinin, Kanunun bazı
maddelerini iptali nedeniyle fiilen norm ve
standart birliğini sağlamak maalesef mümkün
olmadı. Ancak aradaki bazı haksızlıkların en
azından uygulama birliği ile aşılması mümkündür.
Gerçekten de yazımıza konu olan sigortalımızın,
uygulama birliği sağlandığı takdirde emekli
olması gerekmektedir.
Usulüne uygun olarak özürlü raporu alan ve özür
durumunu tespit eden kişilere daha az prim
ödeyerek emekli olma hakkı tanınmıştır. Kanunun
28. maddesinde bu durum şu şekilde ifade
edilmiştir.
“Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı
tarihten önce malul sayılmayı gerektirecek
derecede hastalık veya özrü bulunan ve bu
nedenle malullük aylığından yararlanamayan
sigortalılara, en az 15 yıldan beri sigortalı
bulunmak ve en az 3960 gün malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak
şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.”
Görüldüğü üzere ilk defa çalışmaya başladığı
tarihte malul sayılacak kadar özürlü olanlar
malullük sigortasından yararlanamıyorlar ama 15
yıl sigortalılık süresi ve 3960 gün prim
ödeyerek emekli olabiliyorlar.
RAPOR ORANINA GÖRE “KOLAY EMEKLİLİK”
Kanunun getirdiği kolaylık bununla da bitmiyor.
Maddenin devamında;
Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun
düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi
belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık
Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;
* Yüzde 50 ila yüzde 59 arasında olduğu
anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri
sigortalı olmaları ve 4320 gün,
* Yüzde 40 ila yüzde 49 arasında olduğu
anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri
sigortalı olmaları ve 4680 gün malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş
olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki
yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak
kazanırlar. Bunlar 94. madde hükümlerine göre
kontrol muayenesine tabi tutulabilirler.
Görüldüğü üzere sakatlık derecesi yüzde 40 ve
üzerinde olanlar için sakatlık durumuna göre
emeklilikte bazı kolaylıklar getirilmiştir.
Özürlü kişilerin emeklilik şartlarını düzenleyen
kanun maddesinde 4-a’lılar (SSK) için ayrı 4-b’liler
(Bağ-Kur) için ayrı bir düzenleme öngörmemiştir.
Dolayısıyla kanuna göre sigortalıların almış
oldukları özürlü raporu ister 4-a’lı ister 4-b’li
olsun kurum sağlık kurulunca incelenecektir.
OKUYUCUMUZA VERİLEN BİLGİ YANLIŞ
Okuyucumuza memur tarafından verilen bilgi
tamamen yanlıştır. Şayet memurun söylediği bir
şekilde kurum uygulaması varsa 5510 sayılı
Kanunun 28. maddesi ihlal ediliyor demektir.
ŞERİF AKCAN / Türkiye / 10.01.2010 |
|