|
|
|
Bir vergi
suçlusunun öyküsü |
|
|
|
Doğu Anadolu'dan İstanbul'a
gelmiş, geçimini sağlamak için dükkân açarak
ticari faaliyette bulunmaya başlamıştı. Yedi
yıllık çalışma hayatında çevresinin takdirini ve
sevgisini kazanmayı bilmiş, yavaş yavaş işini
büyütmeyi düşünüyordu.
Ancak köydeki annesinin hastalanması onu çok
üzmüştü, annesinin durumu giderek ağırlaşıyordu.
Bir evlat olarak son günlerinde annesinin
yanında olmak istiyordu.
2008 yılının haziran ayında dükkânını kısa bir
süre kapatarak köye annesinin yanına gitti.
Bir süre annesinin yanında kalarak evlat olarak
onun sağlığına kavuşabilmesi için elinden geleni
yaptı.
Annesini ebedi istirahatgâhına tevdi ettikten
sonra İstanbul'a işinin başına döndü. Ancak onu
köyden dönüşte bir sürpriz bekliyordu.
İşyerine ve ikametgâhına vergi dairesi
tarafından tebligat gönderilmişti. On beş gün
içinde 2003-2004 ve 2005 yıllarına ait defter ve
belgeleri isteniyordu.
Kendisine verilen on beş günlük süreyi
geçirmişti. Ancak tebligatın vergi dairesinden
gelmiş olmasını dikkate alarak vergi dairesine
giderek defter ve belgeleri gecikmeli olarak
yetkiliye ibraz etmeyi düşündü.
Yetkili kendisine defter ve belgeleri süresinde
ibraz etmediğini, gecikmeli olarak yapılacak
ibrazı kabul edemeyeceğini, annesinin
hastalığının ise kendisini ilgilendirmediğini
söylediğinde O bu sözlerin hangi anlama
geldiğini anlayamamıştı.
Aradan bir süre geçti, bulunduğu yerdeki polis
karakoluna davet edilerek ifadesine başvuruldu.
Şüpheli ifade tutanağına geçen ifadesinde aynen
şunları söylemişti: "2008 yılı haziran ayında
işyerime tebliğ gelmişti. Ne olduğuna bakmadım.
Çünkü annemin rahatsızlığı yüzünden memlekette
kaldım. Ağustos ayı sonunda İstanbul'a gelince
gelen belgeyi okudum. Defter ve belgelerimizin
15 gün içinde ibrazı isteniyordu. 'Ben defter ve
belgeleri şimdi ibraz edeyim' dedim kabul
etmediler. Bana tebliğ süresi geçtiği için rapor
tutulduğunu ve savcılığa başvurulacağı söylendi.
Ben de çözüm bulamayınca bekledim. Savcılığa
verilişimde 2003-2004 ve 2005 yıllarında benim
mal satmadığıma dair karara varıldığı beyan
edilmiş olup aksine 23.5.2007 tarihinde vergi
dairesinden yoklama şefi gelerek işyerimizde
yoklama yapmıştır. Tespit ettiği konularla
ilgili tutulan tutanağın fotokopisi ifadem
ekindedir. Yine 2008 yılında aynı işlem yapılmış
olup tutanak fotokopisi ifadem ekindedir. Ayrıca
benim ilgili yıllara ait vergi dairesine beyan
ettiğim tahakkuk fişleri fotokopileri ektedir."
O artık kod'a girmişti. Vergi idaresi ondan mal
alanların tümünü kod'a alarak cezalandırmıştı.
Tek kuruşluk satış yapamıyor, alacaklarını
tahsil edemiyordu.
Hakkında asliye ceza mahkemesinde dava
açılmıştı. Ancak asliye ceza mahkemesinde açılan
dava sözü edilen mahkemenin görevsizlik kararı
nedeniyle ağır ceza mahkemesine intikal
ettirilmiş ağır ceza mahkemesinde "Ceza
Muhakemeleri Kanunu'nun 3, 5235 sayılı yasanın
11, 12 ve 14'üncü maddeleri gereğince
görevsizliğe,
Sanığın iddianamede yazılı sevk maddeleri
gereğince yargılanmasının yapılması için
dosyanın görevli ve yetkili asliye ceza
mahkemesine gönderilmesine,
Ancak mahkememiz ile ceza mahkemesi arasında
selbi görev uyuşmazlığı doğduğundan dosyanın
uyuşmazlığın çözümü için Yargıtay Ceza Dairesi
Başkanlığı'na gönderilmesine,
karar verilmiştir" şeklinde bir karar
verilmiştir.
Şimdi olayın kahramanı ne yapacağını
bilmemektedir. Bir anda kendisi tam anlamı ile
işsiz kalmış, adeta sakıncalı bir kişi haline
gelmiştir.
Eli-kolu bağlıdır. Yargıtay'ın vereceği kararı
beklemektedir. Kendisini yargılayacak ceza
mahkemesini Yargıtay belirleyecektir.
Ancak kendisi hiçbir iş yapamamaktadır.
Kendisinden mal alanların tümü kendisini
arayarak "yaktın bizi" demektedirler.
Gerçekten kendisinden mal alanların tümü adeta
yanmıştır. Çünkü aşağı yukarı kendisinden mal
alanların tümü kod'dadır.
Defter ve belgelerin gecikmeli olarak
yetkililere ibrazı halinde, söz konusu kişinin
ifadesini alarak sunulan defterlerin incelenmesi
mümkündür. Denetimler sırasında mükelleflerce
gecikmeli olarak yapılan ibrazın reddedilmesi
halinde yapılması gereken inceleme de
yapılamamaktadır.
Oysa Vergi Usul Yasası'nın 134'üncü maddesinde
de hükme bağlandığı üzere "Vergi incelemesinde
maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu
araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır."
Yukarıya aktarmış olduğumuz olay aynen
yaşanmıştır. Olayın birden fazla mağduru vardır.
Mükellefin annesinin hastalığı nedeniyle defter
ve belgelerin gecikmeli olarak ibrazı öyle bir
suç oluşturmuştur ki bu suç nedeniyle yargılama
makamını belirlemek için dosya Yargıtay'ın
ilgili ceza dairesine kadar gidebilmiştir. Veysi
Seviğ / referans / 09.01.2010 |
|
|
|
|
|
|
|