Sanat eserleri amortismana
tabi tutulabilir mi
Amortisman; işletmede bir yıldan fazla
kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye
maruz kalan gayrimenkullerin ve gayrimenkul gibi değerlenen
iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve
sinema filmlerinin, Vergi Usul Yasası'nın değerleme
hükümlerine göre belirlenen değerlerinin, yine Vergi Usul
Yasası'nda belirtilen esaslar ve süreler dahilinde yok
edilmesidir.
Vergi Usul Yasası'nın 313'üncü maddesi gereği olarak bir
iktisadi kıymetin amontismana tabi tutulabilmesi için
aşağıdaki koşulların birlikte oluşması gerekmektedir.
* Bir iktisadi kıymetin işletmede kullanılması ve envantere
alınması;
İşletmede kullanım deyimi, iktisadi kıymetin işletmenin
aktifinde kayıtlı bulunmasını ve fiilen işletmede
kullanılmasını ifade etmektedir. Vergi Usul Yasası'nın
320'nci maddesi uyarınca "Amortisman süresi, kıymetlerin
aktifine girdiği yıldan başlamaktadır."
Envantere alınma tabiri ise söz konusu iktisadi kıymetin
envanter defterlerinin ayrı bir yerinde, amortisman
defterinde, dolayısıyla amortisman listelerinde gösterilmeyi
ifade eder.
Envantere alınması konusu, söz konusu iktisadi kıymetin
işletmenin tasarrufunda olduğunu gösterir.
* Kullanım süresinin bir yılı aşması;
Vergi Usul Yasası'nın 313'üncü maddesi uyarınca bir iktisadi
kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için ‘işletmede bir
yıldan fazla kullanılması ve yıpranmaya, aşınmaya ve
kıymetten düşmeye maruz bulunması' gerekmektedir.
* Söz konusu iktisadi kıymetin zaman içinde değer
kaybetmesi, bu bağlamda da yıpranmaya ve aşınmaya maruz
kalması;
Amortisman ayırmanın en önemli koşullarından birisi de söz
konusu iktisadi kıymetin yıpranmaya, aşınmaya ya da değerini
kaybetme etkisi altında olmasıdır. Bu bağlamda Vergi Usul
Yasası'nın 314'üncü maddesi gereği "Boş arazi ve boş arsalar
amortismana tabi değildir."
* İktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı aşması;
Bu koşul amortisman uygulamasında kolaylık sağlamak için
konulmuştur. İktisadi kıymetin değeri Vergi Usul Yasası'nın
313'üncü maddesinde yer alan ve her yıl yeniden belirlenen
tutarın altında kalması halinde doğrudan
giderleştirilebilinir. Söz konusu miktar 2010 yılı için 680
TL'dir.
Bu koşulun uygulanmasında iktisadi ve teknik bakımdan
bütünlük arz eden iktisadi kıymetler topluca dikkate
alınmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere bir
iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için her
şeyden önce söz konusu varlığın işletmede kullanılması
koşulunun varlığıdır. Uygulamada bu koşulun sınırları zaman
zaman tartışma konusu olabilmektedir.
Örneğin bir ticari işletmenin heykel, tablo ve benzeri
nitelikte sanat eserlerini satın alarak işletmesinin değişik
yerlerinde bu varlıkları sergilemek suretiyle işletmeye ayrı
bir görüntü vermesi halinde bu varlıklar amortisman konusu
yapılabilecek midir? Böyle bir işletme; restoran veya bir
otel olabileceği gibi uluslararası iş ilişkisi olan bir
kuruluş da olabilir.
Soruya yanıt vermeden önce Vergi Usul Yasası'nın 315'inci
maddesinde yer alan düzenlemenin de dikkate alınması
gerektiği düşüncesindeyiz. Söz konusu maddeye göre
"Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye
Bakanlığı'nın tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa
ederler. İlan edilecek oranların tespitinde iktisadi
kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınır."
Maliye Bakanlığı tarafından yasal yetki kullanılarak
‘Faydalı ömür ve amortisman oranları' tespit edilmiş ve bu
oranlar 333, 339, 365 ve 389 sıra numaralı Vergi Usul Yasası
genel tebliğleri ile açıklamıştır.
Söz konusu tebliğlerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere,
bu tebliğlerde sanat eserleri ile ilgili olarak faydalı ömür
ve uygulanacak amortisman oranı konusunda herhangi bir
açıklama yapılmamıştır.
Yukarıda da açıklamış bulunduğumuz gibi bir iktisadi
kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için işletmede bir
yıldan fazla kullanılabilmesi, yıpranmaya, aşınmaya ve
kıymetten düşmeye maruz kalabilecek nitelikte olması
gerekmektedir. Oysa tablolar, heykel ve benzeri nitelikteki
sanat eserleri zaman içinde değer kazanmakta, müzayede
mahallerinde satışa sunulabilmektedir.
Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesi gereği olarak
‘ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için
yapılan genel giderler' safi kazancın tespitinde indirim
konusu yapılabilmektedir. Dolayısıyla bir harcamanın genel
gider adı altında kayıtlara intikal ettirilebilmesi için söz
konusu giderle iş arasında, güçlü bir illiyet bağının
oluşması, giderin ise işin önemi ölçüsünde yapılmış olması
gerekmektedir.
Bu görüşler çerçevesinde vergi idaresince işletmeye alınan
heykel, tablo ve benzeri sanat eserleri için ödenen bedeller
üzerinden amortisman ayırım giderleri "gider kabul
edilmemektedir." Veysi Seviğ
|