|
|
Tahvil
faizleri nasıl vergilendiriliyor
SORU: 2005 yılında ihraç
edilmiş olan devlet tahvillerinden 2009 yılında
75.622 TL faiz geliri elde etmiş bulunuyorum.
Kamu kesiminden emekli olarak ayrıldığımdan
emekli maaşım dışında başka gelirim
bulunmamaktadır. Tahvil faizi gelirim için
yıllık beyanname verecek miyim? Elde ettiğim
faiz gelirinin ne kadarı beyana tabi değildir?
YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 59'uncu
maddesi uyarınca 31.12.2007 tarihine kadar
26.7.2001 ila 31.12.2005 tarihleri arasında
ihraç edilen devlet tahvilleri ve Hazine
bonolarının faiz gelirleri ve elden
çıkarılmasından diğer kazançlar toplamının 2001
yılında 50 milyar lirası, 2002 yılında ve
izleyen yıllarda bu tutarın artırılmış tutarın
her yıl için belirlenen yeniden değerleme
oranında artırılması ile bulunacak tutar Gelir
Vergisi'nden istisna edilmiştir.
Bu hüküm gereği olarak 01.01.2006 tarihinden
önce ihraç edilmiş olan devlet tahvili ve Hazine
bonolarından elde edilen gelirlere ilişkin
istisna uygulaması 31.12.2007 tarihinde son
bulduğundan, söz konusu menkul kıymetlerden 2009
takvim yılında elde edilen faiz gelirleri ile
alım, satım kazançlarıyla ilgili olarak yukarıda
bahsi geçen geçici 59'uncu maddede yer alan
istisnanın uygulanması söz konusu değildir.
Diğer yandan Gelir Vergisi Yasası'nın indirim
oranı uygulamasına yönelik 76'ncı maddesi
yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Ancak
Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci
maddesinin (9) numaralı fıkrası gereği olarak
01.01.2006 tarihinden önce ihraç edilmiş olan
her nevi tahvil ve Hazine bonolarından elde
edilen gelirlerin vergilendirilmesinde
31.12.2005 tarihinde yürürlükte olan hükümleri
esas alınacağından indirim oranının
uygulanmasıyla ilgili aşağıdaki işlemler
yapılacaktır.
Gelir Vergisi Yasası'nın yürürlükten kalkan
76'ncı maddesinde yer alan tanımlamadan
anlaşılacağı üzere indirim oranı; Vergi Usul
Yasası'na göre o yıl için tespit edilmiş olan
"Yeniden Değerleme Oranı"nın aynı dönemde ihraç
edilen tahvil ve Hazine bonosu ihalelerinde
oluşan bileşik ortalama faiz oranına bölünmesi
suretiyle tespit edilmektedir.
Vergi Usul Yasası hükümlerine göre 2009 yılı
için tespit edilen yeniden değerleme oranı yüzde
2,2'dir. Bu dönemde devlet tahvili ve Hazine
bonosu ihalelerinde oluşan bileşik faiz ise
yüzde 13,15'tir.
Bu veriler ışığında, 2009 yılında elde edilen bu
tür menkul sermaye iratlarının beyanı sırasında
uygulanacak indirim oranı (yüzde 2,2 /yüzde
13,15) yüzde 16,7 olmaktadır.
Dolayısıyla sizin 2009 yılında elde etmiş
bulunduğunuz 2005 yılında ihraç edilen devlet
tahvili faizine indirim oranı uygulandıktan
sonra bulunacak olan tutar vergiye tabi
olmayacaktır. Bu miktar (75.622xyüzde 16.7)
12.629 TL'dir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 2009
yılında elde etmiş bulunduğunuz 2005 ihraç yıllı
devlet tahvili faizinin indirim sonrası kalan
miktarı için sizin 2010 yılı mart ayının 25.
günü akşamına kadar yıllık beyanname vermeniz ve
bu beyanname üzerinde net faiz tutarı olan
(75.622 12.629 =) 62.993 TL'yi beyan etmeniz
gerekmektedir.
Öte yandan sözü edilen gelirler için Gelir
Vergisi Yasası'nın 76'ncı maddesinde düzenlenen
indirim oranı uygulandıktan sonra Gelir Vergisi
Yasası'nın 86'ncı maddesinde düzenlenen gelirin
toplanması ile ilgili düzenlemelere bakılacak,
elde edilen menkul sermaye iradı 2009 takvim
yılı için 22.000 TL'nin üzerinde olması
durumunda yıllık Gelir Vergisi beyannamesine
dahil edilecektir. (Konu için bakınız,
"Beyanname Düzenleme Kılavuzu, 2009 HUD
Yayınları, Sf: 205)
Verilecek yıllık beyannameye almakta olduğunuz
emekli maaşı dahil edilmeyecektir. Buna karşın
beyan edeceğiniz menkul sermaye iradından
beyanname üzerinde Gelir Vergisi Yasası'nın
89'uncu maddesinde yer alan indirimleri
yapabilirsiniz. (V. Seviğ)
Alacak senetlerinde reeskont
SORU: Şirketimiz ülke çapında pazarlama işi
yapmaktadır. Satışlarımızı vadeli olarak
yapmamız nedeniyle müşterilerimizden senet
almaktayız. Şirket olarak senetli satışı daha
güvenceli buluyoruz. Bu senetlerin bir bölümünü
ciro ederek kullanıyoruz. Ancak yıl sonu
itibariyle de azımsanmayacak miktarda senet
stokumuz var. Bu senetleri reeskonta tabi
tutarken dikkat etmemiz gereken unsurlar
nelerdir. Bir kısım senetlerde ödenmemesi
halinde borçluya uygulanacak faiz
belirtilmemiştir. Bu tür senetler için
uygulanacak faiz oranı 2009 yılı için kaç
olacaktır?
YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 281'inci maddesinin
ikinci fıkrası uyarınca "Vadesi gelmemiş olan
senede bağlı alacaklar değerleme gününün
kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette
faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet,
açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankası'nın
resmi iskonto oranı" dikkate alınacaktır. Yasal
düzenleme gereği reeskont işlemi için en önemli
koşul hukuken geçerli bir senedin mevcut
olmasıdır. Söz konusu senedin reeskonta tabi
tutulabilmesi için aşağıdaki koşullara sahip
olması gerekmektedir.
* Kural olarak sadece vadeli kambiyo senetleri
reeskonta tabi tutulabilir.
* Vadeli kambiyo senetlerinin değerleme günü
itibariyle vadesinin gelmemiş olması,
* Söz konusu senetlerin işletmenin aktifine
kayıtlı ve var olması,
* Alacak senetlerinin reeskonta tabi
tutulabilmesi için gelir yaratıcı ya da hasılat
unsuru olarak kayıtlara geçmiş olması
gerekmektedir.
Eğer mevcut senetler üzerinde faiz oranı
belirtilmemiş ise bu takdirde söz konusu
senetler reeskonta tutulurken Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası'nın resmi iskonta oranı dikkate
alınacaktır. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası'nın 22.12.2009 gün ve 27440
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan duyurusuna
göre söz konusu faiz oranı yüzde 16 olarak
belirlenmiş bulunmaktadır.
Yabancı para birimine göre hazırlanmış bulunan
alacak senetlerinde ise değerleme gününde
geçerli olan Londra Bankalar Arası Faizi Oranı (LIBOR)
esas alınacaktır.
YARGI KARARLARINDA ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI
1. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2002/4579,
K.2004/355 sayı ve 2.3.2004 tarihli kararı
"Kefilin malvarlığının diğer unsurlar gibi hemen
nakde çevrilmesinin ve alacaklının uhdesine
geçmesinin söz konusu olmadığı, kambiyo usulüne
göre takip gerektirdiği, dolayısıyla şahsi
kefaletin teminat olmadığı ve risk faktörü
taşıdığı, nitekim AATUHK'da da teminatların 10.
maddede sayılmasına rağmen şahsi kefaletin 11.
maddede düzenlendiği, davalı idarece aciz
vesikası alınmadan karşılık ayrılamayacağı
yolundaki iddianın da VUK'nın 323. maddesi hükmü
karşısında geçersiz olduğu, hem borçlu hem de
kefil hakkında takibin sonuçsuz kalması halinde
alacağın şüpheli halden çıkıp, değersiz alacak
haline geleceği, VUK'nın 323. maddesinde dava
veya icra safhasında bulunan alacakların şüpheli
alacak sayılacağının açıkça belirtildiği, bu
durumda ihtirazi kayıt kabul edilmeyerek yapılan
tahakkukta isabet bulunmadığı gerekçesi tahakkuk
eden vergi ve fon payının kaldırılması yönündeki
yerel mahkeme kararı dayandığı gerekçeler
karşısında hukuka uygundur."
2. Danıştay 4. Dairesi'nin E.1992/839,
K.1992/5015 sayı ve 25.11.1992 tarihli kararı
"(…) holding şirketlerin temel ticari
gayelerinin iştirakleriyle olan
münasebetlerinden oluştuğu, bu ilişkiler ticari
olduğuna göre bu işlemler dolayısıyla hak
kazanılan alacakların da ticari nitelikte
alacaklar olduğundan kuşku duyulamadığı, ihtilaf
konusu davacı holding şirketin üçü iştiraki olan
müflis dört şirketten, bu şirketler adına
yaptığı ödemeler dolayısıyla alacaklı olduğu ve
bu alacaklarının mezkûr şirketlerin iflasları
nedeniyle tahsil edilemediği ve iflas masalarına
kaydettirildiği hususlarının tartışmasız
bulunduğu, buna göre holdingin iştiraki olan üç
işletmeden olan alacaklarının, ticari nitelikli
alacaklar olması ve VUK'nın 323. maddesinde
öngörülen koşulları taşıması nedeniyle şüpheli
alacak olarak karşılık ayırmasında yasalara
aykırılık bulunmadığı ancak holdingin iştiraki
olmayan (…) AŞ adına kefalet nedeniyle yaptığı
ödemelerin ticari kazancın elde edilmesiyle
ilgili bulunmaması sebebiyle buna ilişkin alacak
için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında
isabet görülmemiştir.
3. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2002/1668,
K.2003/563 sayı ve 27.2.2003 tarihli kararı
"Kanunda alacağın şüpheli hale geldiği yılda
karşılık ayrılmasının zorunlu kılındığı yolunda
bir hükmün yer almaması ve alacağın takip eden
dönemde de anılan maddede öngörülen koşulları
halen taşıyıp taşımadığı hususunun önem arz
etmesi sebebiyle, sadece dönemin değişmesinin
alacağın şüpheli olma niteliğini kaybettiğinin
ve bu şekilde tasarruf değerini muhafaza eden
alacak için karşılık ayırma imkânının ortadan
kalktığının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle
davanın kabulü yönünde verilen yerel mahkeme
kararı hukuka uygundur."
4. Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun
E.1999/102, K.1999/480 sayı ve 12.11.1999
tarihli kararı
"VUK'nın 174. maddesinde, defterlerin hesap
dönemi itibariyle tutulacağı, hesap döneminin
normal olarak takvim yılı olduğu, 323.
maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak
şartıyla, dava ve icra safhasında bulunan
alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile
bir defadan fazla istenmesine rağmen borçlu
tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra
takibine değmeyecek alacaklar şüpheli alacak
sayılmış, bunlar için değerleme gününün tasarruf
değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği
kurala bağlanmıştır. Ticari ve zirai kazancın
elde edilmesi ve idamesi ile ilgili alacaklardan
şüpheli hale gelenler için hesap döneminin son
günü olan değerleme gününün tasarruf değerine
göre pasifte karşılık ayrılabilecektir.
Maddedeki karşılık ayrılabilir şeklindeki
ihtiyari hüküm, seçimlik hakkın kullanılmaması
halinde şüpheli alacağa ait verginin ilgili
bulunduğu dönemde istenmesi sonucunu doğurur.
Yasa yapıcı öngördüğü düzenlemeyle icra takibi
veya dava safhasında olmakla birlikte tahsil
imkânı da bulunan alacak için karşılık ayrıma
imkânı sağladığına göre, alacağın şüpheli hale
geldiği dönemde ayrılması gerekir."
OCAK AYI MALİ TAKVİMİ
11 Ocak 2010
16-31 Aralık 2009 dönemi petrol ve doğalgaz
ürünlerine ilişkin Özel Tüketim Vergisi'nin
beyanı ve ödemesi
12 Ocak 2010
16-31 Aralık 2009 dönemine ait noterlerce
yapılan makbuz karşılığı ödemelere ait
bildirimlerin verilmesi ve ödenmesi
15 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi motorlu taşıt
araçlarına ilişkin (Tescile tabi olmayanlar)
Özel Tüketim Vergisi beyanı ve ödemesi
15 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi kolalı gazozlar,
alkollü içecekler ve tütün mamullerine ilişkin
Özel Tüketim Vergisi beyanı ve ödemesi
15 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi dayanıklı
tüketim malları ve diğer mallara ilişkin Özel
Tüketim Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
15 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi BSMV beyanı ve
ödemesi
15 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi Özel İletişim
Vergisi beyanı ve ödemesi
15 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi KKDF
kesintilerinin bildirim ve ödemesi
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait petrol ve
doğalgaz ürünlerine ilişkin Ek: 4 No'lu ÖTV
Bildirim Formu
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait kolalı
gazozlara ilişkin Ek: 7 No'lu ÖTV bildirim formu
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait alkollü
içeceklere ilişkin Ek: 8 No'lu ÖTV bildirim
formu
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait tütün
mamullerine ilişkin Ek: 9 No'lu ÖTV bildirim
formu
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait dayanıklı
tüketim ve diğer mallarına ilişkin Ek: 10 No'lu
ÖTV bildirim formu
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait yarışma ve
çekiliş ile futbol müsabakalarına ve at
yarışlarına ait İntikal Vergisi beyanı ve
ödemesi
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi İlan ve Reklam
Vergisi beyanı ve ödemesi
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi müşterek
bahislere ait Eğlence Vergisi beyan ve ödemesi
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Şans
Oyunları Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Yangın
Sigortası Vergisi beyanı ve ödemesi
20 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Elektrik
ve Havagazı Tüketimi Vergisi beyanı ve ödemesi
25 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait
istihkaktan kesinti suretiyle tahsil edilen
Damga Vergisi ile sürekli mükellefiyeti
bulunanlar için makbuz karşılığı ödenmesi
gereken Damga Vergisi'nin beyanı
25 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi Kurumlar Vergisi
stopajının muhtasar beyanname ile beyanı
25 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Gelir
Vergisi stopajının ve Damga Vergisi'nin muhtasar
beyanname ile beyanı
25 Ocak 2010-Ekim-Kasım-Aralık 2009 dönemine ait
Gelir Vergisi stopajının muhtasar beyanname ile
beyanı
25 Ocak 2010-Ekim-Kasım-Aralık 2009 dönemine ait
GVK'nın geçici 67. maddesine istinaden yapılan
tevkifatların muhtasar beyanname ile beyanı
25 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi 4/1-a kapsamında
sigortalı (SSK'lı) olanlara ilişkin aylık prim
ve hizmet bildirgelerinin verilmesi
25 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Katma
Değer Vergisi'nin beyanı
25 Ocak 2010-Ekim-Kasım-Aralık 2009 dönemine ait
Katma Değer Vergisi'nin beyanı
25 Ocak 2010-1-15 Ocak 2010 dönemi petrol ve
doğalgaz ürünlerine ilişkin Özel Tüketim
Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
26 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Katma
Değer Vergisi'nin ödemesi
26 Ocak 2010-Ekim-Kasım-Aralık 2009 dönemine ait
Katma Değer Vergisi'nin ödemesi
26 Ocak 2010-1-15 Ocak 2010 dönemine ait
noterlerce yapılan makbuz karşılığı ödemelere
ait bildirimlerin verilmesi ve ödenmesi
26 Ocak 2010-Ekim-Kasım-Aralık 2009 dönemine ait
Gelir Vergisi stopajının ödemesi
26 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemi Kurumlar Vergisi
stopajının ödenmesi
26 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait Gelir
Vergisi stopajının ve Damga Vergisi'nin ödenmesi
26 Ocak 2010-Ekim-Kasım-Aralık 2009 dönemine ait
GVK'nın geçici 67. maddesine istinaden yapılan
tevkifatların ödenmesi
26 Ocak 2010-Aralık 2009 dönemine ait
istihkaktan kesinti suretiyle tahsil edilen
Damga Vergisi ile sürekli mükellefiyeti
bulunanlar için makbuz karşılığı ödenmesi
gereken Damga Vergisi'nin ödenmesi
1 Şubat 2010-Bağ-Kur sigortalılarının Ocak 2010
sigorta primi ve sağlık sigorta primlerinin
ödemesi
1 Şubat 2010-Aralık 2009 dönemi 4/1-a kapsamında
sigortalı (SSK'lı) olanlara ilişkin primlerin
ödemesi
1 Şubat 2010-Aralık 2009 dönemine ait Haberleşme
Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
1 Şubat 2010 Motorlu Taşıtlar Vergisi 1. taksit
ödemesi
1 Şubat 2010 2009 yılında kullanılan defterlerin
2010 yılında da kullanılmak istenmesi halinde
yasal defterlere ilişkin ara tasdik
1 Şubat 2010 Türk Ticaret Kanunu hükümlerine
göre 2009 yılına ait yevmiye defterinin kapanış
tasdiki
1 Şubat 2010 yıllık harçların ödenmesi
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/06.01.2010 |
|