Tarh zamanaşımında son
durum
Vergi Usul Kanunu'nun tarh zamanaşımı süresini düzenleyen
114. maddesine göre, vergiyi doğuran olayı izleyen
yılbaşından itibaren beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmeyen
vergiler zamanaşımına uğrar. Bu maddenin ikinci fıkrasında
yer alan düzenlemeye göre "Şu kadar ki vergi dairesince
matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması
zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon
kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden
itibaren işlemeye devam eder."
Mükellef haklarını önemli ölçüde zedeleyen, takdir
komisyonlarına matrah belirleme konusunda sınırsız bir süre
veren, yetersiz örgütlenme ve iş yoğunluğu nedeniyle
komisyonlarda yıllarca beklemenin acısını da mükelleflere
gecikme faizi olarak çektiren ve dolayısıyla hukuk devleti
anlayışı ile bağdaştırılması mümkün olmayan bu ikinci fıkra
düzenlemesi, Diyarbakır Vergi Mahkemesi'nin başvurusu
üzerine Anayasa Mahkemesi'nin E. 2006/124 K. 2009/146 sayı
ve 15.10.2009 günlü kararı ile iptal edilmiştir.
Yüksek Mahkeme bu iptal kararının yayımından 6 ay sonra
yürürlüğe girmesini kararlaştırmış ve bu süre zarfında
yasama organınca bir düzenleme yapılmayınca da karar 8
Temmuz 2010 günü yürürlüğe girmiş ve dolayısıyla bu tarih
itibariyle söz konusu ikinci fıkra hukuk âleminden
kalkmıştır.
Burada doğan boşluğu gidermek üzere 6009 sayılı kanunda
konuya ilişkin bazı düzenlemelere yer verilmiştir.
6009 sayılı kanunla (md. 8) VUK'un 114. maddesinin iptal
edilen fıkrası yeniden düzenlenmiş ve takdir komisyonunda
geçen sürenin zamanaşımını durduracağı yine kabul edilmekle
birlikte Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesi doğrultusunda
‘duran sürenin bir yılı geçemeyeceği' hükmü getirilmiştir.
6009 sayılı kanunun bir başka maddesiyle (md. 16) de VUK'a
eklenen geçici 28. maddeyle, 1.1.2005 tarihinden önceki
dönemlere ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce takdir komisyonuna sevk edilmiş dosyalar için
takdire dayalı olarak tarh edilecek vergilerde zamanaşımı
süresinin sonu 31.12.2012 olarak belirlenmektedir.
Bu düzenlemelerin her ikisi de anayasaya yine aykırıdır. Ne
diyordu Anayasa Mahkemesi gerekçesinde, zamanaşımının
durması "yükümlüye vergi tahsilatının geciktiği süre kadar
gecikme zammı ve faizi uygulanacak olması da yükümlünün
vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden"
olacaktır. Her şeyden önce Anayasa Mahkemesi'nin bu pek
haklı ve yerinde gerekçesi karşılanmamıştır.
Öte yandan kanunun yasama süreci içindeki günlerinde
yazdığımız bir yazıda "getirilmek istenen geçici madde ile
eski düzenlemenin Anayasa Mahkemesi Kararı berteraf edilerek
31.12.2012 tarihine kadar varlığını sürdürmesinin yolu
açılmakta, 5–7 yıldır takdir komisyonundaki dosyalar için,
yine ve mükellefler aleyhine gecikme faizi de işleyecek
şekilde tarhiyat yolu açılmaktadır" demiş ve düzenlemeyi
eleştirmiştik.
Buna karşılık 6009 sayılı kanunun Anayasa Mahkemesi
kararının yürürlüğe girdiği 8 Temmuz 2010 tarihine kadar
yürürlüğe girmemesi sebebiyle, yönelttiğimiz eleştiriden
daha kuvvetli bir anayasaya aykırılık sebebi ortaya
çıkmıştır.
Her şeyden önce 8 Temmuz'da Anayasa Mahkemesi'nin kararının
yürürlüğe girmesi ile 114/2 maddesi hukuken ortadan kalkmış,
bir başka deyişle takdir komisyonunda geçen sürenin
zamanaşımı süresini uzatacağına ilişkin düzenleme varlığını
yitirmiş ve dolayısıyla 1.1.2005 tarihinden önceki dönemler
için yine bu tarihten önce takdir komisyonuna sevk edilmiş
dosyalar açısından tarh zamanaşımı süresi dolmuştur. Yani,
bu dosyalar için 8 Temmuz 2010'dan sonra zamanaşımı
sebebiyle tarhiyat yapılamaz.
Şimdi 6009 sayılı kanunun VUK'a eklediği geçici 28. madde
ile dolmuş zamanaşımını tekrar canlandırmaktadır.
Zamanaşımına uğramış tarhiyatlarda kişiler için zamanaşımı
def'inde bulunma ve mahkemeler için zamanaşımını re'sen
nazara alma hakları yok edilerek dolmuş ve kişiler için
kazanılmış hak oluşturan zamanaşımı süresi yok edilmiştir.
Bu nedenle geçici 28. madde düzenlemesi, kazanılmış hakları
yok ederek geçmişe yönelik düzenleme getirmesi sebebiyle
hukuki güvenlik ilkesini ihlal ettiğinden, hukuk devleti
ilkesini öngören anayasanın 2. maddesine açıkça aykırıdır.
1.1.2005 tarihinden önceki dönemler için yine bu tarihten
önce takdir komisyonuna sevk edilerek alınan takdir
komisyonu kararlarına dayanılarak yapılan vergi ve ceza
tarhiyatları aleyhine açılacak davalarda bizim önerimiz,
geçici 28. maddenin anayasaya aykırılığı da ileri sürülerek
zamanaşımı sebebiyle iptalinin talep edilmesidir. Çünkü
benim inancıma göre bu düzenleme de Anayasa Mahkemesi'ne
gittiğinde iptal hükmü ile karşılaşacaktır.
Konuyu izliyorum. Anayasa Mahkemesi'ne taşındığında ve iptal
edildiğinde de üzülerek de olsa, artık klasikleşen "Yine
haklı çıktık" başlığı ile duyuracağım.
Bumin Doğrusöz / referans
|