İşletme sabit
kıymetlerinin satılması ve yenileme fonu
DÜNYA Gazetesi'nin 22 Temmuz 2010 günkü
sayısında amortismana tabii iktisadi kıymetlerin amortismanı
ile ilgili yeni düzenlemeler üzerinde durmuş, konuda özellik
taşıyan hususlara gelecek yazılarımızda yer vereceğimizi
belirtmiştik. Bu yazımızda sabit kıymetlerin satışı ve
yenileme fonunu ele alacağız.
Amortismana tabii iktisadi kıymetlerin satılması
Vergi Usul Kanunu'nun 328 ve 329'uncu maddelerinde satış ve
elden çıkma ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Bu maddelere
göre; amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması
(devir,trampa dahil) halinde alınan bedel ile bunların
kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına
geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan
mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan
mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider
kaydederler.
Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden
tamamen veya kısmen ziyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi
kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden
(amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan
sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı
kar veya zarar hesabına geçilir.
Sabit kıymet satış karının tespiti
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde,
satış bedeli ile bunların envanter defterinde kayıtlı değeri
arasındaki fark kar zarar hesabına yazılır.
İşletme hesabı esasında, defter tutan mükellefler bu farkı
defterlerine hasılat veya gider kaydederler.Satış karının
tespitinde birikmiş amortismanlar dikkate alınır.
Sabit kıymet üzerinden, işletmede kullanıldığı yıllarda,
kısmen yada tamamen amortisman ayrılmamışsa satış sırasında,
satış karı, ayrılması gereken amortismanlar nazara
alınmaksızın hesaplanır. Vergi idaresinin yorum ve
uygulaması da, fiilen ayrılmamış amortismanların, satış
yılında ayrılmış gibi mütalaa edilmeyeceği şeklindedir.
Amortismana tabii kıymetlerin sigorta tazminatı
Yangın, deprem, su basması gibi afetler yüzünden, tamamen
veya kısmen hasara uğrayan amortismana tabi iktisadi
kıymetler için alınan sigorta tazminatı, bunların değerinden
(birikmiş amortismanlar düşüldükten sonraki net defter
değerinden) fazla veya eksik olduğu takdirde, aradaki fark
kar veya zarara yazılır.
Özellikle kısmi hasar halinde, hasara uğrayan kıymet ileriki
yıllarda satıldığında, satış karının tespiti bakımından
fevkalade usulde ayrılmış olan kısım da dahil, birikmiş
amortisman tutarının bilinmesine ihtiyaç vardır. Satış
karının tam olarak bilinmesi, yenileme fonu ayrılması
yönünden de bu husus önem taşır.
Birikmiş amortismanların enflasyon düzelmesi ile artmış
olması
Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesi uyarınca,
bilanço esasında defter tutan mükelleflerce yapılan
enflasyon düzeltmesinde, amortisman konusu kıymetle beraber,
bu kıymetlere ait birikmiş amortismanlar da değerlenir. Bu
hallerde satış karının hesabında gerek sabit kıymetin
kendisi gerekse birikmiş amortismanı enflasyonla düzeltilmiş
tutarı ile dikkate alınır.
Sabit kıymetin hurda olarak satılması durumu ve KDV
Hurda sabit kıymetlerin bir ekonomik değere sahip olduğu göz
önünde bulundurulması suretiyle, yasal kayıtlarda hurda
bedeli hasılat olarak kaydedilerek sabit kıymet çıkış
kaydının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Hurda olarak
satılsa da, sabit kıymete ait bir ekonomik değer olduğu
hatırdan çıkarılmamalıdır.
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu uyarınca, sabit kıymetlerin
hurda olarak nitelendirilmesi durumunda, hurda sabit kıymet
satışında KDV istisnası uygulanacaktır. İşlemin niteliğinin,
kısmi istisna kapsamına girmesi dolayısıyla yüklenilen KDV
tutarının geri çekilmesi gerekecektir.
Öte yandan sabit kıymetin, KDV Kanunu'nda kısmi istisna
kapsamında sayılan hurda niteliğinde olmayan, kısmen hasarlı
veya hasarsız sabit kıymetlerin satılması durumunda satışın
genel KDV oranı esas alınmak suretiyle KDV'li olarak
gerçekleştirileceği tabidir.İkinci el binek otomobillerin
satışında ise KDV oranı %1'dir.
İktisadi kıymet satışının yabancı para karşılığında
yapılması ve kur farklarının durumu
Bu konuda iki farklı görüş mevcuttur. Birinci görüşe göre;
Satış tarihi itibariyle hesaplanan kar işletmenin sabit
kıymet satışından elde ettiği kazançtır. Satış tarihinden
itibaren her ne kadar kaynağı satıştan elde edilen yabancı
para olsa dahi değerlemede ortaya çıkan gelir kur farkı
geliri olarak ayrıca değerlendirilmelidir. İkinci görüşe
göre ise; kur farklarının tabi tutulacakları işlem, bağlı
olarak doğdukları olayların tabi tutuldukları işlemdir. Bu
bakımdan, döviz cinsinden yapılan bir satışa ilişkin kur
farkının da satış hesabı ile ilişkilendirilmesi gerekir. Bu
mantık esas olarak Tekdüzen Hesap Planı'nda da
benimsenmiştir. Ayrıca, 163 nolu VUK Genel Tebliği'nde sabit
kıymet alımlarında aktife kaydedilen hesap dönemi sonuna
kadar oluşan kur farklarının maliyete eklenmesinin zorunlu
oldu açıklanmıştır. Böyle bir zorunluluk sonucunda alıcının
alış bedelinin bir parçası olarak işleme tabi tutarak
maliyete eklendiği kur farkının satıcı açısından da satış
bedeline dahil edilmesi gerekir.
Sabit kıymet satışı sonrasında gerçekleşen ve VUK'un
değerleme hükümleri doğrultusunda hesaplanacak kur farkları
yenileme fonu ile ilişkilendirilmelidir. Sadece kur farkı
geliri değil kur farkı zararı olacağı da göz önünde
tutulmalıdır.
İcra yoluyla satış
İcra yoluyla satılan makine, tesis, taşıt ve demirbaş gibi
amortismana tabi iktisadi kıymetlerin işletmenin
defterindeki kayıtlı değerlerinden, bu kıymetler için
ayrılmış amortismanların düşülmesi suretiyle bulunacak bedel
ile söz konusu kıymetlerin satış bedeli arasındaki bakiye
tutarın kar/zarar hesaplarına aktarılarak
muhasebeleştirilmesi gerekmekte olup, satış zararının
doğrudan gider yazılması mümkün değildir.Bu tür satışların
borç alacak işlemleri dışında, normal satıştan önemli bir
farkı yoktur.
Sabit kıymet yenileme fonu
VUK'un yukarda belirtilen maddelerine göre sabit kıymet
satışından yada hasar gören sabit kıymetler için sigortadan
alınan sigorta tazminatı dolayısıyla oluşan kar; satılan
veya ziyaa uğrayan malların yenilenmesi işin mahiyetine göre
zorunlu görülür ve bu hususta işletmeyi idare edenlerce
karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde
yenileme giderlerini karşılamak üzere,(yenileme fonu olarak)
pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile
tutulabilir. Bu süre içinde kullanılmamış olan yenileme fonu
tutarı kara ilave edilir.
Yukarıda esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında
kullanılan fon tutarı, yeni alınan sabit kıymetler üzerinden
VUK hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir.
Bu mahsup tamamladıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan
değerlerin amortismanına devam olunur ve gider yazılır.
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından doğan veya
hasar halinde sigortadan alınan tazminat dolayısı ile hasıl
olan kar, belli şartlarla yenileme fonuna alınabilir.
Yenileme fonu bilanço esasında defter tutanlarca ayrılabilir
Yenileme fonu oluşturabilmek için, mükellefin bilanço
esasında defter tutması gereklidir. İşletme hesabı esasında
yenileme fonu ayrılmaz. Bu husus, kanunun gerekçesinde de
açıkça ifade edilmiştir.
Kendi istekleri ile bilanço esasında defter tutanların
yenileme fonu ayırmalarına herhangibir engel yoktur.
Satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması veya
işletmeyi idare edenlerce karar verilip teşebbüse geçilmiş
bulunması gerekir
Yenileme fonu oluşturulması için ikinci şart, satılan
iktisadi kıymetin yenilenmesinin, işin mahiyetine göre
zorunlu bulunması veya işletmeyi idare edenlerce bu hususta
karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olmasıdır.Aşağıdaki
açıklamalar da göz önünde tutulmalıdır.
-Satış veya tazminat alınmasından doğan kar, aynı neviden
bir iktisadi kıymetin alınmasına tahsis edilmelidir.
Yenileme fonuna alınan karla satılan veya zayi olan kıymetin
yenilenmesi öngörülmüştür. Önemli olan tahsis edileceği
hizmetin aynı olmasıdır.
-Satılan veya hasara uğrayan iktisadi kıymetin yenilenmesi,
işin mahiyetine göre zorunlu olduğunda, işletmeyi idare
edenlerce ayrıca karar verilmiş olması şartı aranmak.
Örneğin tek bir treylerle nakliyecilik yapan mükellefin, bu
treyleri kaza sonucu kıymetini kaybederse, bir yenisinin
alınması zorunlu olur..
Satılan veya zayi olan kıymetin yenilenmesi işin mahiyetine
göre zorunlu olmadığı hallerde, işletmeyi idare edenlerce
yenileme kararı verilmiş ve bu hususta teşebbüse geçilmiş
olması ile yenileme fonu tesis edilebilir.
-Uygulamada, satış veya tazminattan doğan karın, yenileme
fonuna alınmış olması, işletmeyi idare edenlerin, yenileme
kararı verip teşebbüse geçtiklerinin dayanağı olarak kabul
edilmekte, ayrıca fiili teşebbüslerin bulunması şartı,
genellikle, aranmamaktadır.
Yenileme fonunun kullanılma süresi
Yenileme fonuna alınan karın üç yıl içinde kullanılması
zorunludur. Her ne şekilde olursa olsun, bu süre içinde
kullanılmayan karlar, üçüncü yılın vergi matrahına eklenir.
Satış karının yenileme fonunda üç yıl bekletilip, bu süre
içinde kullanılmaması halinde üçüncü yıl vergi matrahına
ilave edileceği hükmü, uygulamada süre yönünde tereddütler
yaratmaktadır.Üç yıllık süre azami süredir. Süre konusunda
Vergi idaresi ile Yargı organları farklı görüşe sahiptir.
Yeni kıymetlerin amortismanı
Yenileme fonu oluşturulması yoluyla satın alınan yeni
kıymetlerin amortismanı, yenileme fonundan mahsup edilir. Bu
mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş kısım kalırsa
buna ait amortismanlar normal şeklide ayrılarak cari yıl
giderlerine intikal ettirilir.
Amortismanı yenileme fonundan mahsup edilen kıymetlerin
satışında, satış karı hesaplanırken birikmiş amortismanlar
normal şekilde dikkate alınır. Ancak, satış karı tekrar
yenileme fonuna alınabilir.
Tasfiye, birleşme, devir ve nevi değişikliği durumunda
yenileme fonu
Vergi Usul Kanunu'nun 328'incimaddesine göre, üç yıldan önce
işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde,
yenileme fonuna alınan karlar o yılın matrahına eklenir.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 37 ve 38'inci maddeleri
hükümleri çerçevesinde gerçekleşen devir hükmünde
birleşmelerde, devir olan kuruma ait bir iktisadi kıymetin
satışından doğan karın, devir alan kurumda sabit kıymet
yenileme fonu hesabında tutulabilmesi mümkündür. Birleşen
iki kurumun yenileme fonları, aynı neviden bir veya birden
çok iktisadi kıymet alımında kullanılabilir. Ancak, her iki
şirkete ait yenileme fonlarının, devir hükmünde birleşmeden
sonra, yeni şirketin bilançosunda ayrı yer alması ve
fonların kar zarar hesabına intikali için gereken kanuni
sürelerin de ayrı ayrı dikkate alınması gerekir.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 38'inci maddesine göre,
kurumların aynı maddedeki şartlar dahilinde şekil
değiştirmeleri devir hükmünde kabul edildiğinden, bu
şartlara uygun nevi değişikliği halinde de devirde olduğu
gibi işlem yapılır.
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK /
akif.akarca@alfaymm.com
Dünya |