Prim affında
ince nüans
İster af diyelim ister
yapılandırma, cumhuriyet tarihinin en kapsamlı
borç yapılandırması çıkmak üzere.
Muhtemelen bu ay sonunda veya Ocak başı gibi
yasalaşır. Yasa tasarısı kamuoyuyla paylaşılmış
olsa da, satır aralarındaki teknik detaylar
kafaları karıştırabiliyor.
Bilindiği üzere en son prim affı 2008 yılında
gerçekleşti ve peşin ödemelerde faiz ve
cezaların %85'i silindi. Bu yönüyle söz konusu
paket, şimdi çıkacak olandan daha avantajlıydı.
Zira şimdiki yapılandırmada, ortalama olarak
faiz ve cezaların %40-50'si kadarı siliniyor.
Fakat yeni pakette, önceki yapılandırmaya
müracaat ettiği halde taksitlerini aksattığı
için yapılandırması bozulanlara da fırsat
veriliyor. Bu borçlular, dilerlerse önceki
yapılandırma şartlarıyla kalan taksitlerini
ödemeye devam edebilecekler. Ancak bunun için
bazı şartlar var. Örneğin daha önceki
yapılandırmada 12 taksit istemişseniz en az
8'ini ödemiş olmanız, 24 taksit istemişseniz en
az 16'sını ödemiş olmanız gerekiyor.
Öte yandan 2008 yılındaki aftan yararlanan
işveren ve Bağ-Kur'lulardan, yapılandırması
bozulanlar dilerlerse yeni paketten de
yararlanabilecekler. İşte burada borçluların
tereddüt yaşadığı konu ortaya çıkıyor. Yani
aksayan taksitler için 2008'deki yapılandırmayı
mı tercih edelim yoksa yeni paketten mi
yararlanalım diyorlar. Bizim tavsiyemiz, önceki
af paketi daha avantajlı olduğundan, bozulan
taksitleriniz için onu ihya (canlandırma)
etmekte fayda var. Ancak bu durum herkes için
geçerli genel bir kural değil. Borcun ne kadar
eski olduğu ve miktarına bağlı olarak bazen yeni
yapılandırma, bazen eskisi avantajlı olabiliyor.
Şu halde 2008'deki yapılandırmaya başvuran
işveren ve Bağ-Kur'lulara tavsiyemiz şudur;
yasalaşmak üzere olan paket yürürlüğe girdikten
sonra, süresinde SGK müdürlüklerine başvurun.
Başvuruda, daha önce aksattığınız taksitlerinizi
önce 2008'deki pakete göre hesaplatın. Daha
sonra aynı borç için yeni paketten
faydalandığınızdaki miktarı hesaplatın.
Karşılaştırmada hangisi avantajlı ise onu tercih
edersiniz.
Burada en önemli husus, daha önce aksattığınız
yapılandırma paketinden yine faydalanma hakkınız
olduğunu bilmenizdir.
Kıdem tazminatı şarta bağlıdır
Soru: Sadettin Bey, ben 8 yıldır özel bir
şirkette çalışıyorum. Sadece 2 ayrı yılda 15 gün
izin kullandım. Diğer izinlerim içeride duruyor.
Şu an patronum, her an işten çıkarırım diye
korkutuyor. Kıdem tazminatımı alıp kendi
isteğimle çıkabilir miyim veya kendim çıksam
işsizlik maaşı alır mıyım? Ayhan
Cevap: Değerli okurum, haklı bir gerekçe
olmaksızın kendi isteğinizle işten ayrılırsanız
kıdem tazminatı da işsizlik ödeneği de
alamazsınız. Ancak 15 yıllık sigortalılık süresi
ve 3600 gün (8 Eylül 1999 öncesi girişli olmak
şartıyla) prim şartını doldurduysanız, SGK'dan
'kıdem tazminatı alabilir' yazısını alarak
ayrılabilirsiniz. Bu durumda kendi isteğinizle
de ayrılsanız, işveren tarafından kıdem
tazminatınız ödenir. Fakat bu durumda işsizlik
ödeneğini yine alamazsınız.
Vergi indirim belgesi alamadıysanız
Soru: Merhabalar Sadettin Bey. Ben sol
ayağındaki sorundan dolayı %40 engelli biriyim.
%40 özürlü kimlik kartım var. Vergi indirimi ve
erken emekli olabilmek için başvurduğumda bana
hastaneden rapor almam gerektiğini söylediler.
Neyse 1 sene uğraşmam sonucunda %40 rapor
verdiler. Bu rapor Ankara'ya Maliye'ye gitti ve
raporumu %20'ye düşürerek vergi indiriminden
yararlanamaz diye rapor vermişler. Bu konuda ne
yapabiliriz? Ogün Yavuz
Cevap: Ogün Bey, sosyal güvenlik reformuyla
birlikte engellilerden emeklilik için vergi
indirim belgesi istenmeyeceği düzenlendiği
halde, 1 Ekim 2008 öncesi girişlilerden
istenmeye devam ediliyor. Bana göre, yeni
sigortalıların lehine olan bu hükmün eskiler
için de uygulanması gerekir. Dilerseniz bu
konuda yasal yolları deneyebilirsiniz.
Sadettin ORHAN
sorhan@bugun.com.tr |