Miadı dolan malların
KDV'si konusunda yürütmeyi durdurma talebi reddedildi
Değerli DÜNYA okurları,
Çarşamba günü bir yargı kararı paylaşmış ve
değerlendirmelerimi bilahare yapacağımı söylemiştim. Bugün
de değerlendirmelerimi bilahare yapmak üzere bir başka
önemli (ara) kararı paylaşıyorum.
Bu kararın ara karar olduğu, dolayısıyla nihai kararın bu
yönde çıkmayacağı umudumu ilk etapta paylaşmak isterim.
Aksi takdirde başta gıda ve ilaç olmak üzere kullanım ömrü
olan her türlü üründe, kullanım ömrünün dolması nedeniyle
piyasadan çekilen her türlü ürün için daha önce yüklenilen
KDV'nin düzeltilmesi gerekecektir. Böylesi bir yaklaşımın
kabulü halinde işletmeler, normal işleyiş içinde bir maliyet
unsuru olarak katlandıkları maliyetlerle ilgili
yüklendikleri KDV'nin bir kısmını indiremeyeceklerdir.
T.C.
DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No: 2010/588
Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen :
Vekili :
Davalı : Maliye Bakanlığı/ANKARA
İstemin Özeti : 5.12.2009 gün ve 27423 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak
Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV Hakkında Yapılacak
İşlem" başlıklı "E" bölümünün iptali istemiyle açılan dava
sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması isteminden
ibarettir.
Maliye Bakanlığı'nın Savunmasının Özeti: Kullanım süresi
geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve
imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğu, Katma
Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesi uyarınca mükelleflerce
bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen katma değer
vergisinin indirim konusu yapılmasının mümkün olmadığı
yapılan düzenlemenin Kanuna uygun olduğu ileri sürülerek
davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik hakimi Yavuz Şen'in Düşüncesi: Kullanım süresinin
geçmesi veya diğer nedenlerle kullanılamayacak hala gelen
malların takdir komisyonu kararıyla imha edilmesi işleminde,
mükellefin iradesi dahilinde bir yok etme veya zayi etme
olayı söz konusu olmadığı ve işlemin tamamen vergi
dairesinin bilgisi dahilinde ve onun kararı ile
gerçekleştirildiğinden Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c
maddesinde öngörülen anlamda bir zayi olan maldan söz
edilemeyeceği, aksi yönde düzenlenen genel tebliğin dava
konusu edilen bölümünün Kanunu aşar nitelikte olduğu
sonucuna ulaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin
kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A. Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi:
Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için, 2577
sayılı Yargılama Usulü Kanunu'nun 27'inci maddesinde
öngörülen koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından, istemin
kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü.
Dava, 5.12.2009 gün ve 27423 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanan 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak
Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV Hakkında Yapılacak
İşlem" başlıklı "E" bölümünün iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27'nci
maddesinin 2'nci fıkrasında, Danıştay veya idari
mahkemelerin idari işlemin uygulanması halinde telefisi güç
veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça
hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi
durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar
verebilecekleri belirtilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "Vergi İndirimi"
başlıklı 29'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında, mükelleflerin
yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma
değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça,
faaliyetlerine ilişkin olarak, (a) kendilerine yapılan
teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen
fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer
vergisini, (b) ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla
ödenen katma değer vergisini, (c) götürü veya telafi edici
usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde
vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap
dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda
gösterilen katma değer vergisini indirebileceği hüküm altına
alınmıştır. Aynı kanunun 30'uncu maddesinde ise
indirilemeyecek katma değer vergisi düzenlenmiş, maddendin
(c) bendinde deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı'nın
yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın
sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait
katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabii işlemler
üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden
indirilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun genel gerekçesinde, Katma
Değer Vergisi'nde üretim dağıtım ve hizmet sektörlerinin her
safhada vergiye tabi tutulmakta, ancak sistemin bünyesi
içindeki indirim mekanizması vasıtasıyla işletme girdileri
için ödenen vergi indirilmek suretiyle yalnızca o safhada
eklenen değer vergilendirilmiş olduğu Katma Değer
Vergisi'nde matrah üretim ve dağıtım süreçlerinde çeşitli
işletmeler arasında bölünmekte ve her işletme yalnızca kendi
kattı değerin vergisini satış bedeli içinde müşteriden
tahsil ederek vergi dairesine ödendiği açıklamasına yer
verilmiştir. Bu bakımdan, Katma Değer Vergisi'ni diğer
muamele vergilerinden ayıran en önemli özellik indirim
müessesesidir. Nihai tüketiciye kadar olan bütün safhalarda
bu vergi alınmakta, ancak her safhada hesaplanan katma değer
vergisinden bir önceki safhanın vergisi düşürülerek bakiye
vergi Hazine'ye intikal ettirilmektedir. Bu şekilde fiilen
sadece o aşamada eklenen değer vergiye tabi tutulmuş olup
vergi yükü de verginin konusuna giren mal veya hizmetin
nihai tüketicisinin üzerinde kalmaktadır.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesinin
gerekçesinde, maddenin (c) bendindeki hüküm esas itibariyle
vergilendirme emniyetini sağlamak ve malların zayi olduğu
gerekçesiyle yaratılabilecek vergi kaybını önlemek amacına
yönelik bulunmakta bunun yansıra tasarı genci esprisi
itibariyle her kademede yaratılan katma değer mutlaka
vergilendirmeyi hedef tutulduğu, bu açıdan bakıldığında
malların mükellef tarafından kendi özel ihtiyaçlarında
kullanılması veya her ne suretle olursa olsun işletmeden
çekilmesi ile zayi edilmesi arasında hiçbir fark
bulunmamakta, dolayısıyla zayi olan mallar için alış
vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirilmesi
mümkün görülmediği, bir vergi sisteminde alışlarla ilgili
verginin indirilmesi bu malların satışı sırasında nasıl olsa
vergiye tabi tutulacağı, diğer bir ifade ile mala eklenen
değerin vergilendirilmiş olacağı düşüncesine dayandığı, zayi
olan mallar için satış ve dolayısıyla yaratılan bir değer
olamayacağından bunlara ait vergilerin indirilmesi sistemin
mantığına ters düşeceği belirtilmiştir.
Dava konusu edilen 5.12.2009 gün ve 27-123 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak
Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV Hakkında Yapılacak
İşlem" başlıklı "E" bölümünde "Gelir İdaresi Başkanlığı'na
intikal eden olaylardan, mükelleflerin faaliyetlerine
ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi
geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan
malların, ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi
komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi
durumunda, bu mallara ilişkin yüklenilen KDV'nin indirilip
indirilemeyeceği hususunda tereddüde düşüldüğünün
anlaşıldığı, KDV Kanunu'nun (30/c) maddesinde; deprem, sel
felaketi ve Maliye Bakanlığı'nın yangın sebebiyle mücbir
sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar
hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV'nin indirim
konusu yapılamayacağının hükme bağlandığı, bu hüküm
uyarınca, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde
kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan
mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların
iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu
yapılmasının da mümkün bulunmadığı bu çerçevede, zayi olan
mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan
KDV'nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1
No'lu KDV beyannamesi'nin "İlave Edilecek KDV" satırına
dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması
gerektiği" açıklamasına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, idarenin önceki
uygulamalarında kulanım süresi geçen veya bir başka biçimde
kullanılamayacak hale gelip takdir komisyonu nezdinde imha
edilen malların zayi mal olarak kabul edilmeyip ve bu
mallara ait Katma Değer Vergisi'nin indirime konu yapıldığı
kaldı ki kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde
kullanılamayacak hale gelen emtiyanın zayi mal olarak
nitelendirilemeyeceği ileri sürülerek 113 seri nolu Katma
Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya
Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV
Hakkında Yapılacak İşlem" başlıklı "E" bölümünün iptalinin
istendiği anlaşılmıştır.
İptali istenen düzenlemede uyuşmazlığın özü, kullanım süresi
geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve
ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya
takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların zayi mal
olarak nitelendirip nitelendirilmeyeceğidir. Vergi
kanunlarında zayi olan mal ve ya zayi olma kavramlarının ne
anlama geldiği hususunda bir açıklamaya yer verilmediğinden
zayi olmanın kelime anlamının ortaya konulması
gerekmektedir. Zayinin sözlükteki anlamının kaybolma, yitme,
kayıp, yok olmuş, elden çıkmış, mahvolmuş olarak
tanımlandığı, zayi olmanın yitmek kaybolmak olarak tanı
edildiği görülmektedir. Bu itibarla, sebebi ne olursa olsun
ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya
takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların yitip
gittiği ve yok olduğu açıktır. Öte yandan idarenin önceki
uygulamalarının aksi yönde olması uyuşmazlık konusu malların
nitelendirilmesinde herhangi bir hukuki etkisi olmayacaktır.
Bu nedenle Genel Tebliğin dava konusu edilen bölümünde
hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda dava konusu 113 seri nolu Katma Değer Vergisi
Genel Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya
Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV
Hakkında Yapılacak İşlem" başlıklı "E" bölümü için 2577
sayılı Kanu'nun 27/2'nci maddesinde öngörülen koşulların
birlikte gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, yürütmenin durdurulması işleminin
reddine 20.07.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
………………. ………………. ………………. ………………. ……………….
KARŞI OY (X)
Dava, 5.12.2009 gün ve 27423 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel
Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak
Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV Hakkında Yapılacak
İşlem" başlıklı "E" bölümünün iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu düzenlemenin dayanağı 3065 sayılı KDV Kanununun
"İndirilemeyecek KDV" başlıklı 30. maddesinin 4503 ve 5228
sayılı Kanunlarla değişik (c) bendinde, deprem, sel felaketi
ve Maliye Bakanlığı'nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilan
ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak
üzere zayi olan malların alış vesikalarında gösterilen
KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu
hüküm uyarınca, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde
kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan
mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların
iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu
yapılması da mümkün bulunmamaktadır.
Dava konusu edilen 5.12.2009 gün ve 27423 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 113 seri no lu Katma Değer Vergisi
Genel Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya
Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV
Hakkında Yapılacak İşlem" başlıklı "E" bölümünde Gelir
İdaresi Başkanlığı'na intikal eden olaylardan mükelleflerin
faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak
kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle
kullanılamayacak durumda olan malların, ilgili mevzuat
uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir
Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda bu mallara
ilişkin yüklenilen KDV'nin indirilip indirilemeyeceği
hususunda tereddüde düşüldüğünün anlaşıldığı KDV Kanunu'nun
(30/c) maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye
Bakanlığı'nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği
yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere zayi
olan mallara ait KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı hükme
bağlandığı, bu hüküm uyarınca, kullanım süresi geçen veya
bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen
mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce
bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim
konusu yapılmasın da mümkün bulunmadığı, bu çerçevede, zayi
olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu
yapılan KDV'nin imha tarihini kapsayan vergilendirme
dönemine ait 1 nolu KDV beyannamesinin "İlave Edilecek KDV"
satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından
çıkarılması gerektiği" açıklamasına yer verilmiştir.
Kullanım süresinin geçmesi veya diğer nedenlerle
kullanılamayacak hale gelen malların takdir komisyonu
kararıyla imha edilmesi işleminde, mükellefin iradesi
dahilin de bir yok etme veya zayi etme olayı söz konusu
olamadığı ve işlemin tamamen vergi idaresinin bilgisi
dahilinde ve onun kararı ile gerçekleştirildiğinden Katma
Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesinde öngörülen anlamda
bir zayi olan maldan söz edilemeyeceği aksi yönde düzenlenen
genel tebliğin dava konusu edilen bölümünün kanunu aşar
nitelikte olduğu sonucuna ulaşıldığından genel tebliğin
iptali istenen bölümünde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yürütmenin durdurulması isteminin
kabulü gerektiği görüşüyle karara karşıyız.
Üye Üye
Zeki GÜNDÜZ / Dünya |