|
|
2009
beyanını veren yatırımcı indirim hakkından
yararlanır
Yatırım indirimi hakkından
yararlanma imkânı, Gelir Vergisi Kanunu'na
eklenen geçici 69. madde ile elinden alınan tam
anlamı ile yatırım indirimi mağduru bir kurumuz.
Anayasa Mahkemesi'nin konuya ilişkin olarak
vermiş bulunduğu karardan yararlanmamız mümkün
müdür? Bu konuda basında ve bazı mesleki
dergilerde yer alan görüşler birbirinden farklı
olduğundan tereddüt içindeyiz.
Bilindiği üzere Gelir Vergisi Yasası'nın geçici
69'uncu maddesiyle 01.01.2006 tarihinden önce
yatırım indirimine başlandığı halde
tamamlanamayan indirimlerden bazı koşullarla ve
2006, 2007 ve 2008 yılları ile sınırlı olmak
üzere yararlanma olanağı sağlanmıştır. Sözü
edilen madde kapsamında yatırım indirimi
istisnasından yararlanılması durumunda, bu
yıllarda gelir ve kurum kazançlarının
hesaplanmasında geçerli olacak vergi oranının
(vergi oranına ilişkin hükümler dahil sözcükleri
kullanılmak suretiyle) 31.12.2005 tarihi
itibariyle sabitlenmesi öngörülmüştür. Bir başka
anlatımla "vergi oranına ilişkin hükümler dahil"
sözcükleri kullanılmak suretiyle yürürlükteki
oranların uygulanmasına ilişkin genel hükme
istisna getirilmiştir.
Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 69'uncu maddesi
kapsamında, hem 31.12.2005 tarihi itibariyle
indirilememiş yatırım indirimi istisnası
tutarlarının hem de daha önce başlanmış
yatırımlarla ilgili olarak 01.01.2006 tarihinden
sonra yapılacak yatırım harcamalarının beyan
edilen kazançtan indirilmesi yükümlülerin
tercihine bırakılmıştır.
Esasında Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 69'uncu
maddesinde yer alan mükelleflerin yatırım
indirimi haklarını sadece 2006, 2007 ve 2008
yıllarına ait kazançlarından indirilebilecekleri
yönündeki hükmü, yatırımcıların yatırım
aşamasında kendilerine tanınan indirim hakkını
süre olarak sınırlı hale getirmiş, bunun
sonucunda kazanç yetersizliği nedeniyle indirim
hakkından yararlanamayanların bu haklarını bir
daha kullanamamaları sonucunu ortaya
çıkarmıştır.
Oysa yatırımcılar yatırım indirimi istisnasından
yararlanacaklarını düşünerek yatırımlarını
gerçekleştirmişler, Gelir Vergisi Yasası'nın
geçici 69. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar bu beklenti ile yatırımlarını
gerçekleştirmişlerdir.
Anayasa Mahkemesi'nin 15.10.2009 gün ve E.No:
2006/95, K. No: 2009/144 sayılı kararı ile Gelir
Vergisi Yasası'nın geçici 69'uncu maddesinde yer
alan "sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait"
ibaresi anayasaya aykırı olduğunu kabul etmiş,
ayrıca iptal edilen bu hükmün yürürlüğe girmiş
bulunduğu 08.04.2006 tarihine kadar aynı yasanın
19. maddesi kapsamında bulunan yatırım
harcamalarının da indirim hakkından
yararlanmalarına imkân sağlamıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin vermiş bulunduğu iptal
kararı ile yatırım indiriminden yararlanma hakkı
bulunan mükelleflerin verecekleri beyannameler
üzerinde bu indirim haklarını kullanabilir hale
gelmişlerdir. Eğer 2009 yılı son geçici vergi
beyannamesi üzerinde söz konusu indirim hakkını
kullanamayan mükellefler varsa, bu haklarını
2009 yılına ilişkin olarak verecekleri yıllık
beyannameleri üzerinde indirim haklarını
kullanabileceklerdir. (V. Seviğ)
FİNANSAL KİRALAMAYA KONU GAYRİMENKULÜN DEVRİNDEN
SAĞLANAN KAZANÇ
Finansal kiralama yolu ile edinmiş bulunduğumuz
bir gayrimenkulü haklar hesabında takip etmiş
bulunuyoruz. Söz konusu gayrimenkulün kiralama
yoluyla edinim tarihi 2007 yılı ortalarıdır. Söz
konusu gayrimenkulü bize finansal kiralama
yoluyla satan şirketle yapmış olduğumuz protokol
uyarınca söz konusu hakkımızı devrederken belli
bir kazanç ortaya çıktı. Kurumlar Vergisi
Yasası'nın 5'inci maddesinde yer alan
gayrimenkul satış istisnasından yararlanabilir
miyiz?
Kurumlar Vergisi Yasası'nın "istisnalar"ı
düzenleyen 5'inci maddesinde yer alan hüküm
gereğince "Kurumların en az iki tam yıl süreyle
aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak
hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları
kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan
haklarının satışından doğan kazançlar", Kurumlar
Vergisi'nden bağışık tutulmuş bulunmaktadır.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 5'inci maddesinde
yer alan hükmün içerdiği "taşınmazlar" kavramı
(1) Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel
Tebliği'nde tanımlanmış bulunmaktadır. Bu
tanımlamaya göre aşağıdaki varlıklar Türk Medeni
Kanunu'nun 704'üncü maddesinde taşınmaz olarak
kabul edilmektedir.
* Arazi
* Tapu siciline ayrı ayrı sayfaya kaydedilen
bağımsız ve sürekli haklar
* Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız
bölümler
Türk Medeni Kanunu'nun 705'inci maddesi gereği
olarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılması,
tescille olmaktadır. Bu bağlamda miras, mahkeme
kararı, cebri icar, işgal, kamulaştırma halleri
ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet
tescilden önce kazanılmaktadır. Ancak bu
hallerde malikin tasarruf işlemlerini
yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil
edilmiş olmasına bağlıdır.
Mevcut yasal düzenleme çerçevesinde elden
çıkarılacak olan taşınmazlardan doğan kazancın
Kurumlar Vergisi uygulaması açısından istisna
kapsamında kayıt altına alınabilmesi için söz
konusu taşınmazın Türk Medeni Kanunu'nun
705'inci maddesi kapsamında kuruma adına tescil
edilmiş olması, bilahare yapılan devir ve/veya
satış sonrasında devir veya satın alan adına
tapuya tescili gerekmektedir.
Şirketiniz adına henüz tescil işlemi yapılmamış
bulunan ve sadece yapımcı firma ile aranızda
özel nitelikte "finansal kiralama" sözleşmesi
bulunan bir kiralama ile kiralama hakkınızı söz
konusu varlığı size kiraya verenin izniyle bir
başkasına devrinizden doğan kazancın söz konusu
istisnadan yararlandırılması mümkün değildir.
Bir başka anlatımla mükelleflerin taşınmazları
aktiflerinde bulundurdukları iki yıllık süre
taşınmazların tapuya tescil edildiği tarihten
itibaren başlamaktadır. Veysi Seviğ - Bumin
Doğrusöz / referans |
|