Mükellef hakları ve yeni
düzenlemeler
Ülkemiz vergiciliğinde
mükellef hakları konusunda özel bir yasal düzenleme yoktur.
Ancak vergi Usul Kanunu hükümleri içinde dağılmış olarak yer
alan mükellef hakları söz konusudur. Temmuz ayı sonlarında
TBMM tarafından kabul edilen ve 1 Ağustos 2010 itibariyle
yürürlüğe giren 6009 Sayılı Yasa ile mükellef hakları ile
ilgili olarak yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Takdir komisyonu ve zaman aşımının durma süresine sınırlama
6009 Sayılı Kanun'la getirilen değişiklik öncesinde VUK'nun
114'üncü maddesi hükmü
"Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın
başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ
edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. (Anayasa Mahkemesi
Kararıyla iptal edilen fıkra) Şu kadar ki, vergi dairesince
matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması
zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon
kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden
itibaren işlemeye devam eder." şeklinde idi.
Bu hüküm Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir. Anayasa
Mahkemesi'nin iptal kararından önce hükmün uygulaması birçok
sıkıntıya neden olmuştu. Takdir komisyonuna başvurmanın
zaman aşımını ne kadar süre ile durduracağı hususu maddede
yer almadığı için, istisnai de olsa ilgili vergileme
döneminden on beş-yirmi yıl sonra da mükelleflerin cezalı
tarhiyata muhatap olmaları durumu ile karşılaşılabilmiştir.
Belirsizlik yaratan ve mükelleflerin savunma haklarını
kullanmalarını güçleştiren bu hüküm 2010 yılı başında
Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ve ülkemizde mükellef
hakları anlayışındaki değişiklik dolayısıyla iptal edilen
fıkranın yerine aşağıdaki hüküm eklenmiştir.
"Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir
komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran
zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine
tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye
devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir
yıldan fazla olamaz."
Ayrıca, 2005 yılından önceki dönemlerle ilgili olarak takdir
komisyonuna gönderilmiş matrah takdiri talepleri konusunda,
geçici madde ile ek düzenleme yapılmıştır. Buna göre; 01 /
01 / 2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için
takdir komisyonuna sevk edilmiş olup, komisyonca takdir
edilen matrah üzerinden 31 / 12 / 2012 tarihine kadar tarh
ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu hüküm,
374 maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açından da
uygulanır.
Vergi incelemelerinde yeni imkanlar
Vergi incelemelerinin süresinde ve uygulanan prosedürlerdeki
bir kısım belirsizlikler ve denetim kuruluşları arasındaki
uygulama farklılıkları vergi mükellefleri üzerinde olumsuz
etkiler yaratıyordu. Günümüzde vergi idaresi mükellef
ilişkilerindeki iyileşmeler, mükellef hakları anlayışında
dünyada ve ülkemizde meydana gelen gelişmeler de göz önünde
tutularak kanun koyucu tarafından vergi incelemeleri ile
ilgili Vergi Usul Kanunu'nun 140'ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (1) numaralı bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (2) numaralı bent eklenmiş, mevcut (2) ve (3)
numaralı bentler (3) ve (4) numaralı bentler olarak teselsül
ettirilmiş, aynı fıkraya aşağıdaki (5) ve (6) numaralı
bentler ile maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"2'nci (İnceleme yapanlar): Vergi incelemesine başlanıldığı
hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi
incelemesi yapılana verirler. Ayrıca, tutanağın bir örneğini
bağlı olduğu birime, diğer örneğini de ilgili vergi
dairesine gönderirler."
"5'inci (İnceleme yapanlar): Vergi kanunlarıyla ilgili
kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere
aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu
düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine
varırlarsa bu hususu bağlı oldukları birimler aracılığıyla
Gelir İdaresi Başkanlığına düzenleyecekleri bir rapor ile
bildirirler.
6'ncı: İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, tam
inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı
inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde
incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde
incelmenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir.
Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu
birim tarafından değerlendirilir ve altı ayı geçmemek üzere
ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya
yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin
bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme
yapılana bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanların bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin
öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri
alırlar.
Getirilen yeni hükümler ve burada yer veremediğimiz diğer
düzenlemeler mükellef haklarına önemli katkılar
sağlamaktadır. Maddede belirtilen sürelere uyulmaması
halinde zarar gören mükelleflerin dava yoluna gitmeleri dahi
mümkün görünmektedir.
Yanılma ve görüş değişikliği halinde ceza ve gecikme
faizinin durumu
Yanılma ve idarenin görüş değiştirmesi ile ilgili Vergi Usul
Kanunu'nun 369'ncu maddesinin 6009 Sayılı Kanun'la
değişiklik yapılmadan önce ki halinde;
1. Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış
izahat vermiş olmaları;
2. Bir hüküm uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların
görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait bir
içtihadın değişmiş olması halinde ceza kesilmez şeklinde
olan hükmü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
( Yürürlük 01 / 08 / 2010) Yetkili makamların mükellefin
kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir
hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş
olması halinde vergi cezası kesilme ve gecikme faizi
hesaplanmaz.
Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların
genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle
görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş
ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı
tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak
uygulanamaz. Şu kadar ki, bu hüküm yargı mercileri
tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında
uygulanmaz.
Yeni düzenlemeye kadar yanılma ve görüş değişikliği
hallerinde ceza kesilmiyor ancak vergi aslı ile birlikte
gecikme faizi tahsil ediliyordu. Yeni durumda vergi aslı
dışında bir ödeme talebi söz konusu olmayacaktır. Ayrıca
idarenin mükellefi yanıltabileceğinden söz edilmiyordu.
Getirilen düzenleme de bu hususa da yer verilmiştir.
Düzenlemeler vergi idaresi mükellef ilişkilerindeki olumlu
gelişmelerin de sonucudur.
Mükelleflerin vergi idaresinden açıklama talebi
(MADDE 413) Mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan veya
bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi durumları ve
vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip
gördükleri hususlar hakkında yazı ile izahat isteyebilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden istenecek izahatı
özelge ile cevaplandırabileceği gibi, aynı durunda olan tüm
mükellefler bakımından uygulamaya yön vermek ve açıklık
getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.
Sirküler ve özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde,
Gelir İdaresi Başkanı veya tevkil edeceği bir başkan
yardımcısının başkanlığında en az üç daire başkanından
müteşekkil bir komisyon marifetiyle oluşturulur.
Söz konusu komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler
ile konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakımından tamamen
aynı mahiyeti taşıyan bir hususta izahat talebinde
bulunulması halinde, komisyon tarafından oluşturulan
sirküler veya özelgelere uygun olmak şartıyla Gelir İdaresi
Başkanlığı taşra teşkilatı tarafından da özelgeler
verilebilir.
Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler göz önünde
bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi
Başkanlığı'nca internet ortamında yayımlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığı'nca çıkarılan yönetmelikle belirlenir."
Yukarıda belirtilen Yönetmelik (Mükelleflerin İzahat
Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik) 28.08.2010
tarih ve 27686 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Yapılan düzenlemelerle vergi mükelleflerinin ihtiyaç
duydukları konularda vergi idaresinden açıklama
talebetmeleri daha açık ve belirli esaslara bağlanmıştır.
Ortak konuların Sirkülerler vasıtasıyla açıklanması birçok
konuda hem genel bir görüş birliği sağlanması hem de görüş
talebi sayısının azalması bakımından olumlu sonuçlar
verecektir.
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK /
akif.akarca@alfaymm.com |