İş dünyası vergi ve SGK
affını bekliyor
Tüm dünyayı kasıp kavuran
ekonomik kriz, ülkemizde de iş dünyasının dengelerini,
hesaplarını alt üst etti.
İş adamları borçlarını ödeyemedi, çek-senetlerinin günü
geçmesine rağmen karşılığını bankaya yatıramadı, işçisinin
maaşını ödemekte zorlandı.
İşçisinin maaşını ödeyemeyen iş adamları dünyanın en ağır
vergi ve sosyal güvenlik primini nasıl ödesin ki..
Elbette SGK ve vergi borçları dağ gibi yığıldı. Şimdi nesi
var nesi yok satsa ödeyemiyor.
Sanayici ürettiğini pazarlayamıyor, esnaf aldığını
satamıyor. Eskiden 3-5 ay olan vadeler bir iki yıla yayıldı.
Esnafın tüccarın parasını alamadığı satışlardan doğan vergi
ve KDV'ler üst üste birikiyor. Tahsilatını yapamadığı
ürünlerin hem vergisini ve hem de KDV'sini ödüyorlar.
Alacaklıya, işçisine, maliyeye, SGK'ya borçlarını
ödeyememenin ezikliği altında esnaf, tüccar, iş adamı bir
çıkış yolu arıyor.
Her zaman ülkemizde vergi sisteminin ve sosyal güvenlik
primlerinin ağır yükünü dile getirmeye çalışıyoruz.
Basit bir hesapla, yüzde 20 Kurumlar Vergisi, yüzde 15 kar
dağıtımı stopajı ve yüzde 18 KDV eklenince yüzde 53 vergi
yükünü buluyoruz. Bu arada dolaylı vergilerden kaynaklanan
yükü yazmaya gerek bile kalmıyor. Şirket için yaptıkları
birçok harcama ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak
dikkate alındığı için vergi matrahından düşülemiyor. Yani
şirkete harcama yapmanıza rağmen, vergiden düşemiyorsunuz.
Bunun yanında en düşük yüzde 36.5 olan SGK prim yükü de
eklenince iş adamının keyfi kaçıyor.
Tanıdığım bütün iş adamları, artık kayıtlı sisteme
geçmelerinin gerektiğini bilmelerine rağmen ağır vergi
yükünden dolayı yüzde yüz kayıt altına geçemediklerini
anlatıyor.
SGK'da sosyal güvenliği bilen yok mu?
SGK'nın sosyal güvenlikten anlayan yönetici yok. Kimi
Maliye'de kontrolörlük, kimi DPT'de uzmanlık, kimi makine
mühendisliği, kimisi de psikolojik danışmanlıktan geliyor.
SGK'nın sosyal güvenlikten anlamayan DPT uzmanı kökenli
Başkanı Emin Zararsız, iş dünyasından gelen yeniden
yapılandırma ve af çağrılarına bugüne kadar hep kulaklarını
tıkadı. Bildikleri tek şey olan, "düzenli olarak ödeme
alışkanlığı olan insanı cezalandırılması"nın arkasına
sığınarak bugüne kadar hep itiraz ettiler. Bakın aşağıda yer
alan rakamlar bu açıklamayı nasıl yalanlıyor.
Rakamlar başkanı yalanlıyor
Esnaf, tüccar sanayici SGK primini ödeyemeyince, hem üç ay
süreyle yüzde 3 gecikme cezası ödüyor, hem yüzde 1 civarında
değişen devlet iç borçlanma senetlerinin faizi oranında
gecikme zammı ödüyor ve hem de ödenecek SGK priminin yüzde
15'ine karşılık gelen beş puanlık indirimden yararlanamıyor.
Borçlu işveren 100 TL öderken, beş puandan yararlanan
işveren 85 TL SGK primi ödemektedir. Bir de gecikme zammı ve
cezalarını da eklediğinizde yük gittikçe artıyor.
- 2000 yılı Ocak ayında 100.000 TL borcu olan işverenin
bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 1.168.393.85 TL,
- 2005'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara
hariç gecikme zammı borcu 144.384,94 TL,
- 2008'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara
hariç gecikme zammı borcu 50.128,01TL,
borcu olmuş.
Bakın 2008'den 2010'a 2 yıl içinde enflasyon oranı toplam
yüzde 15 iken, 3 yıl önceki SGK borcuna uygulanan gecikme
zam ve cezasının toplamı yüzde 50'yi geçmiş.
SGK ve vergi affı işte tam da çarkların yavaş yavaş hareket
etmeye başladığı bugünlerde yeniden önem taşıyor.
İbrahim IŞIKLI / SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU |