Vergi ve
prim borçlarında yapılandırma beklentisi
Soru: Annem
memur emeklisi. Emekli olduktan sonra,
annemin adına işletmesini kuzeninin yaptığı
kuaför salonu açıldı. Annem emekli
olduğundan salonunun vergileri daha düşük
ödeniyordu. Memurlara tanınan düşük vergi
hakkı ortadan kalkınca, annem ayrıldı. Daha
sonra SSK dan annem adına 7.000 TL borç
olduğunu öğrendik. Kuzeni bizden habersiz bu
borcu ödememiş. Bunu kuzenine söyleyince,
vergi-sigorta affı geleceğini biraz daha
beklememiz gerektiğini söyledi. Yaklaşık 1
yıldır bekliyoruz af çıkmadı. Borç da
faiziyle beraber artıyor. Taksit seçeneği de
yokmuş. Ne yapmamız gerekir annemin emekli
maaşına bir haciz uygulaması gelebilir mi?
Bu konuda beni aydınlatırsanız çok
sevinirim.
Cevap: Yapılması gereken prim borcunu bir an
önce ödemek. Sorunuzda da belirttiğiniz gibi
borç, her ay gecikme zammı alarak artıyor.
Ekonomik kriz nedeniyle mükellefler vergi ve
prim borçlarını süresinde ödeyemiyor. Toplum
yeni bir borç yapılandırılması beklentisine
girdi. Esasında yeni bir borç
yapılandırılması hem tahsil edilemeyen
milyarlarca TL lik vergi ve prim
alacaklarının tahsili ile Hazineyi
rahatlatır. Hem de borçlarını ödeyemeyen
mükellefleri rahatlatır. Borç
yapılandırılması için yasal bir düzenleme
gerekiyor. Yasa içinde iktidarın kararı
gerek. Dolayısıyla, yeniden yapılandırma
yasasının ne zaman çıkacağını bilmek mümkün
değil. İktidar ne zaman isterse o zaman
çıkar.
Kendi arsası üzerine kiraya vermek üzere
bina yapımı ticari faaliyet değildir
Soru: Bağ-Kur emeklisiyim. Herhangi bir
ticari faaliyette bulunmuyorum. 15 yıl önce
aldığım arsanın imar uygulaması bitti.
Arsaya zemin artı üç kat inşaata izni
veriyorlar. Zemine tek dükkân, üstüne de 6
daire yapacağım. İki çocuğum var. Çocuklara
birer daire verdikten sonra kalan dört daire
ile bir dükkânı satmayıp kiraya vereceğim.
Ancak, bu inşaat için tüccar gibi vergiye
kaydolup, defter tasdik ettirmem gerektiği
söyleniyor. Bu doğru mu? Bugüne kadar pek
çok tanıdığım bu şekilde inşaat yaptı. Ne
vergiye kaydoldu ne de defter tasdik
ettirdi.
Cevap: Maliye; satma amacı olup olmadığına,
inşaat işinin devamlı olarak yapılıp
yapılmadığına bakılmaksızın, kendi arsası
üzerine konut yanında, işyeri(dükkan, depo,
mağaza vb.) inşa edilmesinin, ticari
faaliyet olduğu görüşündedir. Maliyenin bu
görüşüne göre; özel inşaatında konutun
yanında işyeri de bulunanlar, gelir vergisi
mükellefiyeti tesis ettirmeleri ve defter
tasdik ettirmeleri gerekmektedir. Ancak,
Maliyenin bu görüşüne katılmak mümkün değil.
Çünkü bu görüş, hem Vergi Usul Kanunu’na,(VUK)
hem de Gelir Vergisi Kanununa(GVK)
aykırıdır. VUK. 3 ncü maddesi hükmüne göre;
vergilendirmeye olayların gerçek mahiyeti
esastır. GVK 37/4 ncü maddesinde de;
gayrimenkul alım satımı ve inşa işleriyle
devamlı olarak uğraşanların, bu işlerden
elde ettikleri kazanç, ticari kazanç
sayılmıştır. Kiraya vermek üzere kendi
arsası üzerine bina inşa eden biri, inşaat
işini devamlı yapmadığından, ticari
faaliyette bulunduğunu ve ticari kazanç elde
ettiğini ileri sürmek GVK Md. 37/4
aykırıdır. Ayrıca, kendi arsası üzerine
kiraya vermek üzere konut ve dükkân inşa
edilmesinde olayın gerçek mahiyeti, ticari
kazanç elde etmek değil, gayrimenkul sermaye
iradı(kira geliri) elde etmek olduğundan,
Maliyenin görüşü VUK 3 ncü madde hükmüne de
aykırıdır. Hukuk devletlerinde vergilendirme
idarenin görüşüne göre değil, kanunlara göre
yapılır. Türkiye de hukuk devleti olduğuna
göre, Maliyenin yasalara aykırı olan
görüşünü terk etmesinde yarar var. Aksi
halde, pek çok dava oluşacağından hem yersiz
yere yargının iş yükü artacak, hem de dava
masrafları üstlenilmiş olacaktır. Bize göre,
mükellefiyet kaydı yaptırmanıza, defter
tasdik ettirmenize de gerek yok. Şayet bu
konuda vergi ve cezaya maruz kalırsanız,
Mahkemenin salınan vergi ve kesilen cezaları
kaldıracağına hiç şüpheniz olmasın. EKREM
SARISU / Posta |