1. Defterlerin yazdırılması ve kapanış tasdikleri
Mal ve hizmet alım belgelerinin yasal defterlere
kaydedilmemesi veya yasal defterlerin zamanında
yazdırılmaması, özel usulsüzlük cezası yanında
yüklenilen katma değer vergisinin indiriminin
yapılamaması ile sonuçlanabilmektedir.
Yasal defterlerin zamanında yazdırılmamasını tespit eden
vergi inceleme elemanlarının, vergi indirimini reddedip
cezalı katma değer vergisi tarhiyatı istemeleri
kesindir.
Bu çerçevede yapılacak tarhiyata karşı açılacak davanın
ne şekilde sonuçlanacağı kesin olmayıp, kaybedilmesi
riski ise alınabilecek bir risk değildir. Kaldı ki dava
kazanılsa dahi, dava süreci ve maliyeti, yasal
yükümlülüğün yerine getirilmesinin maliyeti ile
karşılaştırılabilir değildir.
Sonuç olarak, katlanılamayacak maliyetlerle
karşılaşmamak için, yasal defterlerin zamanında
bastırılması konusunda dikkatli olunmasında yarar
bulunmaktadır.
Defterlerin zamanında yazdırılmasının yanı sıra;
. Hesap dönemi içinde dolması halinde yeni defter tasdik
ettirilerek işlemlerin bu deftere kaydedilmesi
gerektiği,
. Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde kapanış
tasdiklerinin yaptırılmamasının defterlerin delil
niteliği açısından önemli olduğu unutulmamalıdır.
2. Yıl sonu envanter ve değerleme işlemleri
Vergi Usul Kanunu, yıl sonu
itibariyle envanter çıkartılmasını; mevcut, alacak ve
borçların tespiti ve bunların Kanun'un ilgili
maddelerinde öngörülen kurallar doğrultusunda
değerlenmesini öngörmektedir.
Envanter işlemi 31 Aralık itibariyle yapıldığına göre,
önümüzdeki günlerde değerleme işlemleri yapılacaktır.
Rutin değerleme işlemlerinin bir özelliği yoktur. Ancak,
Vergi Usul Kanunu'nun 274 ve 278. maddelerinde
öngörüldüğü şekilde olağan veya olağanüstü nedenlerle
işletmelerimizde değeri düşen mal varsa, gerekli
prosedürleri yerine getirerek bu malların emsal
bedellerinin tespit ettirilmesi, gerek dönem kazancının
doğru belirlenmesi gerekse de koşullar gerçekleşmişse
fazladan vergi ödenmemesi açısından önemlidir.
3. Şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayırma
prosedürünün yerine getirilmesi
Vergi Usul Kanunu'na göre, dava / icra aşamasında
bulunan veya yapılan protestoya / yazı ile bir defadan
fazla istenilmesine rağmen ödenmemiş bulunan küçük
alacaklar için şüpheli alacak karşılığı
ayrılabilmektedir.
Bu çerçevede;
- 2009 yılında dava ve icra konusu yapılan alacaklar
için, daha sonraki yıllarda karşılık ayrılamayacağı da
dikkate alınarak, bu yılda karşılık ayrılması,
- Dava veya icra konusu alacakların doğrudan gider
yazılmayıp, karşılık ayırmak suretiyle dönem matrahının
tespitinde dikkate alınması,
- Daha önceki yıllarda şüpheli hale gelen ve karşılık
ayrılan alacaklardan 2009 yılında tahsil edilenlerin
gelir yazılması,
- Yasal koşullar doğrultusunda tahsili olanaksız hale
gelenlerin ise karşılık hesaplarının kapatılarak
izlenmeye son verilmesi unutulmamalıdır.
4. Vazgeçilen alacakların takibi
Vergi Usul Kanunu'nun
324. maddesinde, konkordato veya sulh yoluyla
alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun
defterlerinde bir karşılık hesabında izlenmesi, bu
tutarın üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde
kâr hesabına alınması öngörülmüştür.
Olağan ve sık karşılaşılan bir durum olmamakla birlikte,
zararla itfa edilmemiş ve süresini doldurmuş vazgeçilen
alacakların gelir yazılması unutulmamalıdır.
5. Yenileme fonunun takibi
Vergi Usul Kanunu'nun 328. maddesine göre, maddede
belirlenen koşullara uyulması halinde, sabit kıymetlerin
satışından doğan kazanç vergilenmeksizin pasifte geçici
bir hesapta üç yıl süreyle tutulabilmektedir. Bu süre
sonuna kadar kullanılmaması durumunda ise kullanılmamış
olan kazanç, üçüncü yılın vergi matrahına eklenmektedir.
Yenileme fonunun kullanılma süresi konusunda Gelir
İdaresi görüşü ile yargı kararları arasında farklılık
bulunmakta olup, bu farklılık sürenin başlangıç yılının
tespitinden kaynaklanmaktadır. Gelir İdaresi süreyi,
iktisadi kıymetin satıldığı yıldan başlatırken, yargı
kararlarında ise süre satışın yapıldığı tarihi izleyen
yıldan başlatılmaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde üç yıllık süre konusunda
karar verilmesi ve süre dolmasına karşılık kullanılmamış
yenileme fonu varsa, bu tutarın üçüncü yılın vergi
matrahına eklenmesi gerekir.
6. Belgelendirilmemiş yurt dışı giderler için götürü
gider hesaplanması
Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin (1) numaralı
bendinde yer alan düzenlemeyle, ihracatçıların bazı yurt
dışı giderlerinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre
belgelendirilemediği hallerde de ticari kazancın
tespitinde indirimine izin verilmiştir.
Maliye Bakanlığı,
belgelendirilmemiş giderlere karşılık olmak üzere götürü
gider kaydının yapılabilmesi için giderin mutlaka
yapılmış, ancak belgesinin temin edilememiş olması
gerektiği görüşündedir. Bakanlık verdiği özelgelerde
bunu açıkça ifade etmekte; götürü olarak hesaplanan
giderlerin kazancın tespitinde indirim konusu
yapılabilmesi için sözü edilen faaliyetlere ilişkin
giderlerin mutlaka yapılmış olması şartını aramakta,
işletmeden mutlaka gider karşılığı nakit çıkışının
olması ve bu çıkışın da muhasebe kayıtlarında izlenmesi
gerektiği belirtilmektedir. Bu görüşe göre gider
yapılmadıkça, hâsılatın doğrudan binde beşinin götürü
gider olarak hesaplanıp, safi kazancın tespitinde
indirim konusu yapılmasının mümkün bulunmamaktadır.
Yargı kararları Maliye Bakanlığı görüşü doğrultusunda
olmayıp, çeşitli Danıştay kararlarında;
- Götürü gider indiriminden yararlanabilmek için,
yapılan işin sayılan faaliyetler kapsamında bulunması ve
yapılacak götürü gider indiriminin yurt dışındaki bu
işlerle giderlere ilişkin olması şartı arandığı,
- Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi
için yapılan giderlerin tevsik edilmesinin zorunlu
olduğu, ancak Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/1. maddesinde
yer alan hükümle bazı giderlerin tevsik edilmediği
hallerde de gider yazılmasına izin verildiği,
- İhracat hâsılatının binde 5'i oranındaki tutarın
götürü gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için
belgesi temin edilemeyen bir harcamanın mevcut olduğunun
ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettiğinin
ispatına gerek olmadığı belirtilmektedir.
Bizim görüşümüz de yargı kararları doğrultusunda, yani
ihracat hâsılatının binde 5'i oranındaki tutarın götürü
gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için belgesi
temin edilemeyen bir harcamanın mevcut olduğunun ve bu
harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettiğinin
ispatına gerek olmadığı yönündedir. Böyle olmakla
birlikte, gereksiz tarhiyatlarla ve ihtilaflarla
karşılaşmamak için, gerekli muhasebe kayıtlarının
zamanında yapılmasında yarar vardır.
7. Aralık 2009
işlemlerine ait faturalardaki katma değer vergisinin
indirimi
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin üçüncü
fıkrasına göre, indirim hakkı vergiyi doğuran olayın
vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili
belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme
döneminde kullanılabilmektedir.
Bu düzenleme nedeniyle;
- Vergiyi doğuran olayın 2009 yılında olduğu işlemler
için mutlaka 2009 tarihli fatura alınması,
- Alınan faturaların 2009 yılı defterlerine
kaydedilmesi,
- Söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisinin
de Aralık 2009 beyannamesinde indirim konusu yapılması
konusuna özen göstermekte yarar bulunmaktadır.
Bütün okurlara, sağlıklı ve mutlu yeni bir yıl
dileğiyle!
Recep BIYIK
YMM
recep.biyik@tr.pwc.com
01.01.2010 |