Daha önce, halkımızın
kendisine layık olan başkanı seçeceğini yazdım. Nitekim
her il, ilçe, belde kendisine layık olan başkanı seçti.
Şimdi bu yarış burada kalmalı ve günlük yaşama
dönülmelidir. Ama Başbakan'ın seçimin sonucunun
değerlendirileceği açıklaması seçimin bundan sonraki
yaşama değişik şekillerde etki edeceğini gösteriyor.
Birkaç yıldır yeni Gelir Vergisi Kanun tasarısı
üzerinde çalışılıyor. Seçimler muhtemelen bu
çalışmaları da etkileyecek. Son olarak tasarının hazır
olduğu ve Maliye Bakanı Unakıtan'ın değerlendirmesinden
sonra son şekli verileceği belirtiliyor. Fakat, bu
noktada kulislerde konuşulan ve fısıltı halinde yayılan
bir kabine değişikliği söylentisi var. Söylentiye göre
Unakıtan kabine değişikliğinde Bakanlıktan
ayrılacakmış. Bu söylenti Başbakanın kabine
değişikliği yapılacağını açıklamasıyla kısmen
doğrulandı. Maliye Bakanı'nın değişip değişmeyeceğini
ise kabine değişikliği yapıldığı zaman net olarak
göreceğiz. Kulislerde
Maliye Bakanlığı için Nurettin Canikli ismi
de geçiyordu. Ancak belediye seçimlerinde Canikli'nin
seçim bölgesi Giresun'da belediyenin CHP'ye geçmesi bu
olasılığı azaltabilir.
Kanunda olması doğal
Dolayısıyla yeni Gelir Vergisi Kanunu hakkında
değerlendirme yapacak olan bakanın kim olacağı konusunda
da kulislerde farklı söylentiler dolaşıyor.
Kimin değerlendirme yapacağının da aslında çok fazla
önemi yok. Eskiden Gelir Vergisi Kanunu'nda yer alan
ancak zaman içinde kaldırılan vergi güvenlik
önlemlerinin yeniden konulması gerekiyor. Şekli ne
olursa olsun, servetin vergisinin ödenip ödenmediğinin
sorgulanması başta olmak üzere değişik önlemlerin
konulmasının önemi büyük. Servet beyanının
kalkmasından sonra, diğer güvenlik önlemleri de zaman
içinde tamamen kaldırıldı. En sonunda defter belgede
iz bırakmamak koşulu ile vergi ödememek, hem yasal hem
marifet durumuna geldi. Gelir Vergisi Kanununu yeniden
yazılır ve yasalaştırılır ama bu vergi güvenlik
önlemlerinin en azından bir kısmı konulmazsa, yeni
kanunun pek bir anlamı olmaz. Sadece şu andaki kanun
sadeleştirilmiş olur. Bu da çıkarılan gürültüye değmez.
Seçimlerin arkasından vergi ödeme alışkanlığı olmayan
kesimlerin tepkisini alacak olmasına karşın bu
önlemlerin Kanun'da yer alması hem doğal, hem gereklidir
ve beklenmelidir.
Vergi
indirimleri işe yarayacak mı?
Son vergi indirimlerinden beklenenin ne olduğunu tam
olarak bilemiyorum. Ama özellikle ofis makineleri ile
işyeri satışlarında KDV'nin düşürülmesi sanıldığı kadar
etkili olmaz. Çünkü bunları alanlar için KDV'nin
düşürülmesinin pek önemi yok, ofis makinesi alanlar
genelde KDV mükellefleri. Onlar da satıcıya ödedikleri
KDV'yi devlete ödeyecekleri KDV'den indiriyorlar. Aynı
şey işyeri satışları için de geçerli. Bir de işyeri,
ofis makinesi, beyaz eşya ve mobilyada KDV indiriminin,
bunları alma gücü olanlara katkısı oluyor. Ama bunları
almayanlar ve alamayanların da yararlanacağı genel bir
KDV indirimi, hem aile bütçelerine hem de ekonomik
canlanmaya katkı açısından daha iyi olurdu. Tekrar
tekrar belirtilmesi gereken bir konu var. Bütün bu
indirimlerin, desteklerin bir de maliyeti var. Ne kadar
destek, o kadar bütçe açığı.
Harcamaların verimli olması bunun için çok önemli.
Bütçeye yük olmadan yapılabilecek şeyler varsa bunlara
da bakılmalı. Örneğin; işsizlik sigortasının parası. Bu
paranın sahibi bu primleri ödemiş olanlar. İşsizlik
primi ödemiş olanlara bu fondan bir miktar ödeme
yapılabilir. İşsiz olsun olmasın, hatta isterse emekli
olsun. Hem paralar gerçek sahiplerine gitmiş olur, hem
de harcanıp ekonomide canlanma, vergi gelirlerinde artış
sağlar.
Yeni bir para sistemi mi?
Geçen yıl Amerikan imparatorluğunun duraklama hatta
gerileme dönemine girdiğini yazmıştım. Daha önce de
önümüzdeki yıllarda ABD Doları'nın yerine, başka bir
paranın 'rezerv para' denilen belirleyici bir para
alacağını. Amerika'nın Nobel ödüllü, dünyaca ünlü ve
sözü dinlenilen ekonomisti Prof. Joseph Stiglitz
uyarıyor, diyor ki:
* 2009 yılında 2007 yılına göre 30 milyon insan daha
işsiz olacak. Bu sayı 50 milyonu bulabilir.
* Önlemler alınmazsa kalkınmakta olan ülkelerde 200
milyon insan yoksulluğa sürüklenecek.
Sonra da yapılması gerekenleri sıralıyor. Yeni bir
finansal mimari kurmak gerektiğini, başarılmazsa, bunun
en büyük acısını, dünyanın en yoksul ülkelerinin
hissedeceğini söylüyor. Bakın en sonunda ne diyor: "Yeni
bir küresel rezerv sistemi de gerekiyor. Doların rezerv
parası olduğu mevcut sistem yıprandı. Dolar da oynak
oldu. Gelecekteki enflasyonist risklere ilişkin kaygılar
var."
Seçim: Yarın seçim var. Eminiz ki halkımız kendisine
yakışanı seçecektir. Sandığa gitmeyenlerin de daha sonra
eleştirmeye hakları olmayacaktır.
KAZIM YILMAZ
Takvim/31.03.2009 |