Mükellef sayısı ve
vergilendirme
Ülkemizde beyanname vermekle yükümlü bulunan mükellef
sayısı vergi türlerine göre 01.01.2009 tarihinde
şöyledir:
· Gelir Vergisi faal
mükellef....................1.701.865
· Kurumlar Vergisi faal mükellef..............640.679
· Katma Değer Vergisi faal mükellef...........2.266.053
2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası'na göre içinde
bulunduğumuz yılda mükellef başına düşen Katma Değer
Vergisi miktarı 31.189 TL'dir.
Mükellef sayıları dikkate alındığında ülkemizde yaklaşık
her 14 kişiden bir kişi yıllık beyanname vermekle
yükümlü Gelir Vergisi mükellefi konumunda olup, yine
ülkemizde yaklaşık 112 kişiye bir Kurumlar Vergisi
mükellefi düşmektedir. Bu rakamlar ülkemizde tabanının
özellikle Avrupa Birliği ülkelerine nazaran dar olduğunu
göstermektedir.
Ülkemizde az sayıda beyanname vermekle yükümlü gerçek ve
tüzelkişi vergi gelirlerini toplamak ve vergi
dairelerinde intikal ettirmekle yükümlüdür. Bu
yükümlülük tevkifat yoluyla vergilendirme tekniğinin
uygulama alanının artırılması ile daha da önemli bir
konuma gelmiş olup, beyannameli mükelleflerin sayıca az
olmaları sonucunda gerçek vergi ödemekle yükümlü
olanlarla vergi tahsilatını yapmakla görevli olan vergi
daireleri arasında köprü vazifesi görmeleri giderek
zorlaşmaktadır.
Yıllar itibariyle vergi gelirlerinin artırılmasına
yönelik yasal düzenlemeler yapılırken mükellef sayısının
artırılmasına yönelik herhangi bir reformist değişimin
yapılamamış olması vergi gelirlerinin toplanmasını
zorlaştırmaktadır.
Bu görüntünün değiştirilmesi için özellikle Gelir
Vergisi mükellef sayısının artırılması gerekmektedir.
Gerçekte ülkemizde potansiyel vergi mükellefi sayısı
31.12.2008 tarihi itibariyle 35.477.359'dur. Bu grup
içerisinde 29.172.180 kişinin muhtemelen gelir sahibi
olmalarına rağmen, beyanname vermekle yükümlü
olmadıkları tahmin edilmektedir.
Ülkemizde özellikle Gelir Vergisi'nin büyük bir
bölümünün tevkifat yoluyla sağlandığı dikkate
alındığında söz konusu verginin verimliliğini
artırabilmek için bu grup içerisinde beyanname
verenlerin sayısını artırmak artık zorunlu hale
gelmiştir.
Diğer yönden vergi yasalarında yer alan muafiyet ve
istisnalar olması gerekenden fazladır. Örneğin Türk
vergi sisteminde Gelir Vergisi'nde 45, Kurumlar Vergisi
Yasası'nda 19, Katma Değer Vergisi Yasası'nda ise 10,
Özel Tüketim Vergisi'nde 9 ayrı düzenleme dışı bırakılan
konu vardır. Bu konular "indirim, istisna ve muafiyetler
ve teşvikler" olarak vergi yasalarında özel hükümler
olarak yer almaktadır. Bu hükümlerle vergi dışı
bırakılan alanlardan alınmasından vazgeçilen vergi
miktarlarına "Vergi Harcaması" denilmektedir. Bu
bağlamda vergi harcaması kavramı; en genel anlamda
"standart vergi sisteminden sapmalar" olarak
tanımlanabilir. Aşağıdaki tabloda 2009 yılında vergi
türleri itibariyle toplam vergi harcamaları tahmini yer
almaktadır.
Vergi Türleri İtibari ile Toplam
Vergi Harcaması (2009)
|
Yasa
Adı
|
Miktar
(TL)
|
* Gelir
Vergisi Yasası
|
9.730
|
* Kurumlar
Vergisi Yasası
|
2.440
|
* Katma Değer
Vergisi Yasası
|
859
|
* Özel Tüketim
Vergisi
|
260
|
* Diğer
Yasalar
|
1.397
|
* Toplam
|
14.685
|
Söz konusu harcamaların beyanname veren
mükelleflerin, mükellefiyetleri ile ilgili ödemeleri
dışında daha çok tevkifat suretiyle yapacakları veya
yansıtılabilir vergilerle ilgili olması vergi hasılatını
olumsuz etkilemektedir.
Bir ülkede uygulanan vergi yasaları ve dolayısıyla vergi
sistemi ile yaşanan ekonomik olayların birebir ilişkisi
vardır. Bu anlamda dünya üzerinde uygulanmakta olan
vergi sistemlerini ekonomik yapıya ve oluşumuna göre
sınıflandırmak mümkündür. Buna göre oluşturulacak vergi
sistemlerinin;
· Büyüme dönemlerine
· Resesyon dönemlerine
· Kriz dönemlerine
göre farklılaşması gerekmektedir.
Ancak ülkemizde Türk Vergi Sistemi'nin dolaylı vergilere
dayalı olduğu vergi hasılatının büyük bir bölümün
dolaylı vergilerle sağlandığı, buna karşılık dolaysız
vergilerin göz ardı edildiği, bu uygulamanın vergi
hasılatını özellikle kriz dönemlerinde olumsuz
etkilendiği gözlenmektedir.
Finansal krizin tüketimi ve harcamaları olumsuz
etkilediği dikkate alındığında, dolaylı vergilere dayalı
bir sistemin hem vergi hasılatı yönünden hem de fiyat
oluşumu açısından tartışılabilir bir konuma geleceğini
kabul etmek gerekmektedir.
Finansal kriz dönemlerinde dolaylı vergilerin kısmen
azaltılması ve vergilendirme ağırlığının spekülatif
faaliyet alanlarına kaydırılması gerekmektedir.
Veysi Seviğ
referans/31.01.2009 |