|
|
2009
Yılı kapanırken hangi konulara dikkat edilmeli?
Yapılması gereken işlemler |
2009 yılı
kapanırken yapılması gereken vergisel işlemlere
ve dikkat edilmesi gereken konulara ilişkin
hatırlatmalar |
|
|
1. 2010 Yılı Defter
Tasdikleri
2010 yılı defterlerinin tasdikine ilişkin ayrıntılı
hatırlatmalar yapılmıştır.
Öteden beri işe devam etmekte olan ve hesap dönemi
takvim yılı olanların, 2010 yılında kullanacakları
tasdike tabi yasal defterlerini 31.12.2009 tarihine
kadar tasdik ettirmeleri gerektiğini bir kere daha
hatırlatmak isteriz.
2. Yıl Sonu Envanter ve Değerleme İşlemleri
Vergi Usul Kanunu’nun 186. maddesi çerçevesinde,
31.12.2009 tarihi itibariyle envanter çıkartılması;
mevcut, alacak ve borçların tespiti ve bunların Kanun’un
ilgili maddelerinde öngörülen kurallar doğrultusunda
değerlenmesi gerekmektedir.
Vergi Usul Kanunu’nun 274 ve 278. maddelerinde
öngörüldüğü şekilde olağan veya olağanüstü nedenlerle
değeri düşen mal varsa, Takdir Komisyonu kararı alınması
için gerekli işlemlerin yapılması, gerek dönem
kazancının doğru belirlenmesi, gerekse de koşullar
gerçekleşmişse fazladan vergi ödenmemesi açısından
önemlidir.
Öte yandan, envanter çalışmaları kapsamında kasa sayımı
da yapılmalı, tespit edilen kasa sayım noksanları KKEG,
kasa sayım fazlaları ise olağandışı gelir olarak dikkate
alınmalıdır.
3. Şüpheli Hale Gelen Alacaklar İçin Karşılık Ayırma
Prosedürünün Yerine Getirilmesi
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre, dava veya
icra aşamasında bulunan veya yapılan protestoya veya
yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen
ödenmemiş bulunan küçük alacaklar için şüpheli alacak
karşılığı ayrılabilmektedir.
Bu düzenlemeye göre, tahsili şüpheli hale gelen
alacaklar için karşılık ayrılabilmesi için alacağın dava
veya icra aşamasına gelmiş olması veya alacak tutarı
küçükse yazı ile birden fazla defa istenmesi
gerekmektedir.
Bu çerçevede;
2009 yılında tahsili şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılmak
isteniyorsa, alacak için dava ve icra işlemlerine
mutlaka başlanmalı,
-Dava veya icra konusu yapılan alacaklar için bu dönemde karşılık
ayrılmalı,
-Dava veya icra konusu alacak doğrudan gider yazılmayıp, karşılık ayırmak
suretiyle dönem matrahının tespitinde dikkate
alınmalıdır.
Öte yandan, daha önceki yıllarda şüpheli hale gelen ve
karşılık ayrılan alacaklardan;
-2009 yılında tahsil edilenlerin gelir yazılması,
-Yasal koşullar doğrultusunda tahsili olanaksız hale gelenlerin ise
karşılık hesaplarının kapatılarak izlenmeye son
verilmesi, unutulmamalıdır.
4. Vazgeçilen Alacakların Takibi
Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesinde, konkordato veya
sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların,
borçlunun defterlerinde bir karşılık hesabında
izlenmesi, bu tutarın üç yıl içinde zararla itfa
edilmediği takdirde kâr hesabına alınması öngörülmüştür.
Olağan ve sık karşılaşılan bir durum olmamakla birlikte,
zararla itfa edilmemiş ve süresini doldurmuş vazgeçilen
alacakların gelir yazılması unutulmamalıdır.
5. Yenileme Fonunun Takibi
Vergi Usul Kanunu’nun 328. maddesine göre, maddede
belirlenen koşullara uyulması koşuluyla, sabit
kıymetlerin satışından doğan kazanç vergilenmeksizin
pasifte geçici bir hesapta üç yıl süreyle
tutulabilmekte, bu süre sonuna kadar kullanılmaması
halinde ise kullanılmamış olan kazanç, üçüncü yılın
vergi matrahına eklenmektedir.
Yenileme fonunun kullanılma süresi konusunda Gelir
İdaresi görüşü ile yargı kararları arasında farklılık
bulunmakta olup, bu farklılık sürenin başlangıç yılının
tespitinden kaynaklanmaktadır. Gelir İdaresi süreyi,
iktisadi kıymetin satıldığı yıldan başlatırken, yargı
kararlarında süre satışın yapıldığı yılı izleyen yıldan
başlatılmaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde üç yıllık süre konusunda
karar verilmesi, üç yıllık süre dolmasına karşılık
kullanılmamış yenileme fonu varsa, bu tutarın üçüncü
yılın vergi matrahına eklenmesi gerekir.
6. Götürü Gider
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı
bendinde yer alan düzenlemeyle, bazı giderlerin Vergi
Usul Kanunu hükümlerine göre tevsik edilemediği hallerde
de ticari kazancın tespitinde indirimine izin
verilmiştir.
Maliye Bakanlığı, belgelendirilmemiş giderlere karşılık
olmak üzere götürü gider kaydının yapılabilmesi için
giderin mutlaka yapılmış, ancak belgesinin temin
edilememiş olması gerektiği görüşündedir. Bakanlık
verdiği özelgelerde bunu açıkça ifade etmekte, götürü
olarak hesaplanan giderlerin kazancın tespitinde indirim
konusu yapılabilmesi için sözü edilen faaliyetlere
ilişkin giderlerin mutlaka yapılmış olması şartını
aramakta, işletmeden mutlaka gider karşılığı nakit
çıkışının olması ve bu çıkışın da muhasebe kayıtlarında
izlenmesi gerektiği, gider yapılmadıkça, hâsılatın
doğrudan binde beşinin götürü gider olarak hesaplanıp,
safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılmasının
mümkün bulunmadığı özelgelerde belirtilmektedir.
Yargı kararları Maliye Bakanlığı görüşü doğrultusunda
olmayıp, çeşitli Danıştay kararlarında;
- Götürü gider indiriminden yararlanabilmek için,
yapılan işin sayılan faaliyetler kapsamında bulunması ve
yapılacak götürü gider indiriminin yurt dışındaki bu
işlerle giderlere ilişkin olması şartı arandığı,
- Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi
için yapılan giderlerin tevsik edilmesinin zorunlu
olduğu, ancak Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesinde
yer alan hükümle bazı giderlerin tevsik edilmediği
hallerde de gider yazılmasına izin verildiği,
- İhracat hâsılatının binde 5'i oranındaki tutarın
götürü gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için
belgesi temin edilemeyen bir harcamanın mevcut olduğunun
ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettiğinin
ispatına gerek olmadığı, belirtilmektedir.
Bizim görüşümüz de yargı kararları doğrultusunda, yani
ihracat hâsılatının binde 5'i oranındaki tutarın götürü
gider olarak indirim konusu yapılabilmesi için belgesi
temin edilemeyen bir harcamanın mevcut olduğunun ve bu
harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettiğinin
ispatına gerek olmadığı yönündedir. Böyle olmakla
birlikte, gereksiz tarhiyatlarla ve ihtilaflarla
karşılaşmamak için, gerekli muhasebe kayıtlarının
zamanında yapılmasında yarar görülmektedir.
7. Aralık 2009 İşlemlerine Ait Faturalardaki Katma
Değer Vergisinin İndirimi
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin üçüncü
fıkrasına göre, indirim hakkı vergiyi doğuran olayın
vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili
vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme
döneminde kullanılabilmektedir.
Bu düzenleme nedeniyle;
- Vergiyi doğuran olayın 2009 yılında olduğu işlemler
için mutlaka 2009 tarihli fatura alınması,
- Alınan faturaların 2009 yılı defterlerine
kaydedilmesi,
- Söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisinin
de Aralık 2009 beyannamesinde indirim konusu yapılması,
konusuna özen göstermekte yarar bulunmaktadır.
8. Vergisiz KOBİ Birleşmelerinin Tamamlama Süresi
Kurumlar Vergisi Kanunu’na 5904 sayılı Kanun’la eklenen
geçici 5. maddeyle KOBİ’ler için vergisiz birleşme
olanağı getirilmiş, ayrıca;
- Birleşme nedeniyle infisah eden kurumun, birleşme
tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği
kazançları ile
- Birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği
hesap dönemi dahil olmak üzere, üç hesap döneminde elde
ettiği kazançlara, indirimli kurumlar vergisi oranı
uygulanması öngörülmüştür.
Düzenlemeyle vergisiz birleşme olanağı sadece KOBİ’lerin
31.12.2009 tarihine kadar yapacakları birleşmeler için
öngörülmüştür. Bu çerçevede birleşme işlemlerinin
yılsonuna kadar tamamlanması gerekmektedir.
Konuyla ilgili ayrıntılı açıklamalar için 2009/50 sayılı
Vergi Bültenimize bakılabilir.
9. Varlık Barışından Yararlanma Süresi
5811 sayılı Kanun kapsamına giren varlıkların beyan ve
bildirim süresi 31 Aralık 2009 Perşembe günü sona
ermektedir.
Recep Bıyık
YMM
30.12.2009 |
|
|
|