Resmi belgelere göre
kayıtdışılık ve vergilendirme
Başbakanlık genelgesi olarak yayımlanan "Kayıtdışı
Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı"nda ifade edildiği üzere
"kayıtdışı ekonomi kavramı içerik olarak çok geniş bir
alanı kapsadığı için konuyu ele alanların öncelikleri
ile ilgili olarak da anlam değişikliğine uğramaktadır."
Bu nedenle kayıtdışı ekonomi tanımı içerisinde mevcut
ekonomik faaliyetlerin gizliliği belirtilmek
isteniyorsa, gölge ekonomi, gizli ekonomi, saklı
ekonomi, yeraltı ekonomisi, alacakaranlık ekonomisi,
faaliyetin yasadışılığı belirtilmek isteniyorsa kara
ekonomi, gri ekonomi, illegal ekonomi veya yasadışı
ekonomi; faaliyetin devletin bilgisi dışında tutuluyor
olması belirtilmek isteniyorsa gayri resmi ekonomi,
resmi olmayan ekonomi, enformel ekonomi veya kayıtdışı
ekonomi ve son olarak faaliyetin önemsiz olması
sebebiyle GSMH (gayri safi milli hasıla) kayıtlarında
tutulmayışı belirtilmek isteniyorsa marjinal ekonomi,
ikinci ekonomi, ikincil ekonomi gibi ifadeler
kullanılmaktadır. (05.5.2009 gün ve 27132 sayılı Resmi
Gazete)
Yukarıda yer alan tanımlamalar farklı içeriklere sahip
olmalarına rağmen üzerinde uzlaşmaya varılmış bir
tanımın olmaması nedeniyle birbiri yerine de
kullanılabilmektedir. Eylem Planı'nda yapılan açıklamaya
göre "kayıtdışı ekonomi, devletten gizlenen, kayda
geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenmeyen
faaliyetler olarak tanımlanabilir. Bu tanımlamadan yola
çıktığımızda, bazı kayıtdışı ekonomik faaliyetler
yasadışı faaliyetler olduğu halde, bazıları ise
yasaklanmamış bir faaliyetin bilinçli olarak kayıtlara
geçirilmemesi, dolayısıyla vergilendirilmemesi şeklinde
ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, yasaklanmamış
faaliyetlerden olup bilinçli olarak kayıtdışı olan kalan
işlemler ve bu işlemler dolayısıyla ortaya çıkan vergi
kayıp ve kaçağı önemli bir unsur olarak karşımıza
çıkmaktadır."
Ülkemizde kayıtdışı ekonominin ortaya çıkış nedenlerine
vergisel açıdan baktığımızda aşağıdaki sonuçlara
ulaşılmaktadır:
* Vergi mevzuatındaki karmaşıklığın, yasaların
anlaşılabilirliğini ve uygulanabilirliğini
zorlaştırması,
* Vergi oranlarının yüksekliği, vergi oranlarının sık
sık değişmesi ve ek vergiler konulması,
* Türk vergi mevzuatında yer alan muafiyet ve
istisnalar,
* Denetim sürecinin etkinliğini ve kalitesini önemli
derecede etkileyen denetim ilke ve standartlarının
geliştirilmesinin gerekliliği,
* Denetimde koordinasyon eksikliği,
* Mevcut vergi ceza sisteminin caydırıcı olmaması,
* Vergi yasalarını uygulamakta olan birimlerin
bürokratik işlemlere boğulmuş olması,
* Ekonomik kriz dönemleri haricinde vergi afları,
* Bilgilendirici ve yönlendirici muhasebe ve mali
müşavirlik hizmetlerinin yetersizliği.
Yukarıdaki tespitler "Kayıtdışı ekonomiyle mücadele
stratejisi" eylem planında aynen yer almakta olup,
yapılan bu analiz sırasında incelenen bazı çalışmalarda,
Türkiye'de vergi oranlarının yüksek olduğu vurgusu
yapılmaktadır. Ancak ülkemizde uygulanan Katma Değer
Vergisi ve Kurumlar Vergisi oranlarının ülkemizde
özellikle Avrupa Birliği ülkelerine nazaran yüksek
olmadığı anlaşılmaktadır.
Kayıtdışı ekonominin en önemli etkilerinden birisi,
devletin temel gelir kaynağı olan vergi gelirlerini
azaltmasıdır. Bazı ekonomik faaliyetlerin kayıtdışında
kalması, vergilerin eksik ödenmesine ya da hiç
ödenmemesine neden olmakta ve sonuçta devletin vergi
gelirlerini azaltmaktadır.
İşletmeler, yarattıkları katma değerleri gizledikleri ya
da eksik gösterdikleri oranda, Katma Değer Vergisi'nin
yanı sıra, mükellefiyet durumlarına göre Gelir ya da
Kurumlar Vergisi'ni de eksik beyan etmiş olmaktadır.
Buna göre Katma Değer Vergisi matrahına konu olan, ancak
beyan dışı bırakılan satış hasılatları,
* Katma Değer Vergisi,
* Gelir Vergisi,
* Kurumlar Vergisi,
açısından birbirine yakın oranlarda vergi kaybına sebep
olmaktadır.
Dolayısıyla kayıtdışı ekonomi, bir taraftan devletin
vergi gelirlerini aşındırırken diğer taraftan bazı
kişiler vergi dışı kalmış gelir elde etmiş olduklarından
vergisini tam ödeyenlerle ödemeyenler arasında adaletsiz
bir durum ortaya çıkmaktadır. Vergi yükündeki
adaletsizlik, gelir dağılımında da adaletsizliğe neden
olmaktadır.
Diğer yandan kayıtdışılığın yaygın olması ve gerekli
önlemlerin alınamaması, yarattığı olumsuzluklar
nedeniyle vatandaş ile kamu kurumları arasındaki güven
ilişkisini zedelemekte, kayıtdışı ekonomi ile mücadelede
toplumsal mutabakatı zayıflattığından daha fazla
kayıtdışılık için zemin oluşturmaktadır. Kayıtdışı
faaliyetlerin artması toplumun ahlaki değerlerinin
bozulmasına ve yasadışı faaliyetlerin yaygınlaşmasına
neden olmaktadır. Böyle bir durumda uygulanan vergi
oranlarının düşürülmesi zorlaşır, tüketici hakları zarar
görür, sigortasız çalışan sayısı artar, sosyal güvenlik
sistemi zarar görür, devletin borçları artar, gelir
adaleti bozulur, ekonominin gerçek büyüklüğü
hesaplanamaz, vergi verenlerle vermeyenler arasında
haksız rekabet olur ve sonuçta devletin geliri azalır.
Sistemin etkinliğini azaltmak ve hatta kayıtdışılığa son
vermek siyasi otoritenin kararına ve uygulamasına
bağlıdır.
Veysi Seviğ |