DEFTERLERİN YİTİRİLMESİNDE ZAYİ BELGESİ
SORU: Tutmakta olduğumuz ticari defterlerimiz
işyerimizde çıkmış bulunan yangın nedeniyle yanmış
bulunmaktadır. Bu nedenle sözü edilen ticari
defterlerimiz yangın nedeniyle zayi olduğu konusunda
avukatımız zayi belgesi almak için mahkemeye başvurdu.
Defterlerimizin yangın nedeniyle zayi olduğuna dair
mahkemenin vermiş olduğu karar vergi idaresi tarafından
kabul edilir mi?
YANIT: Türk Ticaret Yasası'nın 68'inci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmü uyarınca "Bir tacirin saklamakla
mükellef olduğu defter ve kâğıtlar; yangın, su baskını
veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni
müddet içinde ziya uğrarsa, tacir ziyaı öğrendiği
tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin
bulunduğu yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir
vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü
delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika
almamış olan tacir defterlerin ibrasından kaçınmış
sayılır."
Ticari defterlerin ziyaı sebebiyle ve fakat muayyen
talep süresi geçtikten sonra yapılan bir talep sonucu
verilen ziyaı belgesinin ilgili kimselerce iptali
mahkemeden talep olunabilmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin vermiş bulunduğu bir
karara göre, "Türk Ticaret Kanunu'nun 68/son maddesine
dayanılarak mahkemeden alınan nizasız ve hasımsız kaza
usulüne göre yapılan takip üzerine verilen kararın" her
vakit aksi ispatlanabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
E.No:1981/3250, K.No:1981/3536)
"Zayi belgesi verilmesine ilişkin dava, hasımsız
açıldığı için çekişmesiz yargıya ve basit yargılama
hükümlerine göre sonuçlandırılacaktır. Çekişmesiz
yargıya göre verilen kararlar ise, gerçek anlamda bir
hüküm niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle, çekişmesiz
yargılama sonunda verilen karalar, maddi anlamda bir
hüküm oluşturmazlar. Bu yargı şeklinde hâkim, verdiği
kararın hatalı ya da haksız olduğu kanaatine varırsa,
daha sonra bu kararı değiştirebilir. Keza, kararın
verilmesinden sonra ortaya çıkacak, yeni delil ve
olaylara göre, aynı konuda yeniden talepte bulunabilir
ve önceki kararın dışında bir karar verebilir."
(Yılmaz-Halil ‘Ticari defter ve Belgelerin Kaybolması'
Adalet Dergisi, sayı 15, Atlaş, Soner ‘Kaybolan Ticari
Defter ve Belgeler İçin Alınan Zayi Belgesinin İptal
Edilebilirliği' Mali Pusula Dergisi Sayı:55)
Zayi belgesi ancak tacirler için verilebilmektedir.
Çünkü tacir olmayan kişilere yasal düzenleme gereği zayi
belgesi alma hakkı tanınmamıştır. Bu husus yargı
kararlarına da yansımış bulunmaktadır.
Vergi denetim elemanları zayi belgesi olması halinde de
gerçek durumu araştırabilmektedirler. (V. Seviğ)
HOBİ OLARAK SERGİLENEN MAKİNELERİN KDV'Sİ
SORU: Şirket merkez binamız girişinde yazı makinelerinin
sergilendiği bir alan mevcuttur. Zaman zaman buraya hobi
olarak müzayedelerden satın alınan makineler de dahil
edilmektedir. Müzayededen satın alınan makineler için
ayrıca Katma Değer Vergisi de ödenmektedir. Biz bu
makinelerin Katma Değer Vergisi'ni indirim konusu
yapabilir miyiz?
YANIT: Katma Değer Vergisi Yasası'nın birinci maddesi
gereği olarak "Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest
meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve
hizmetler Katma Değer Vergisi'ne tabidir." Aynı yasal
düzenleme çerçevesinde "müzayede mahallerinden ve gümrük
depolarından" yapılan satışlarda Katma Değer Vergisi'ne
tabi tutulmaktadır. Ancak aynı Yasa'nın 29'uncu maddesi
gereği olarak mükellefler, yaptıkları vergiye tabi
işlemler üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi'nden,
yasada aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin
olarak ödemiş bulundukları katma değer vergisini indirim
konusu yapabilirler. Bir hobi olarak müzayededen satın
aldığınız varlıkların ticari faaliyetinizle ilgili
olmaması nedeniyle, bu varlıklar için müzayede
mahallinden ödemiş bulunduğunuz Katma Değer Vergisi'ni
ticari faaliyetinizle ilgili Katma Değer Vergisi'nden
indirim konusu yapmanız mümkün değildir. (V. Seviğ)
YARGI KARARLARINDA
UZLAŞMA
1. Danıştay 3. Dairesi'nin E.1999/173, K.2000/1411 sayı
ve 13.4.2000 tarihli Kararı;
"Uzlaşmaya varılması neticesinde düzenlenen tahakkuk
fişi ile, uzlaşılan miktar üzerinden hesaplanan gecikme
faizi davacı şirketten ilk defa istenilmekte olduğundan,
tahakkuk fişi gecikme faizi açısından ihbarname
hükmündedir. Bu sebeple, uzlaşma sonrasında neticeye
göre düzenlenen tahakkuk fişinin uzlaşma tarafı şirkete
tebliği zorunludur."
2. Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun E.2005/331,
K.2006/37 sayı ve 24.2.2006 tarihli Kararı;" "VUK'un ek
7. maddesinde uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde dava
yoluna gidilebileceği hükmüne yer verilmiştir. Maddenin
2. fıkrasında 'uzlaşma talebinden önce davanın açılması
halinde, uzlaşma sonuçlanmadan davanın
neticelendirilemeyeceği' yönünde düzenlemeye yer
verilmiş olması, uzlaşma görüşmelerinden önce dava
açılmasını yasaklayan bir hükmün olmadığının
göstergesidir. Ayrıca, zaten uzlaşmanın sağlanamaması
halinde uzlaşmaya konu tarhiyatın dava konusu
edilebilmesi içine ek 15 günlük sürenin tanınmış olması
da böyle bir yasak olmadığı yönünde bir yorumu
gerektirmektedir. Bu sebeple uzlaşma görüşmesi
yapılmadan açılmış olan davayı, uzlaşma başvurunda
bulunulmuş olduğu gerekçesiyle uzlaşma neticesi
beklenilmeksizin esastan incelenmeyerek reddi hukuka
uygun değildir."
3. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2005/1796, K.2006/3042 sayı
ve 22.11.2006 tarihli Kararı;
"VUK'un ek 7. maddesinde düzenlenen ek 15 günlük dava
açma süresi, dava açma süresi içinde uzlaşmaya müracaat
eden ve uzlaşma görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması
üzerine bu arada dava açma süresi dolan mükelleflere
tanınan bir haktır. Uzlaşma komisyonunun uzlaşma
talebini, talebe konu verginin uzlaşma yetkisi dahilinde
olmadığı gerekçesiyle uzlaşma görüşmesi yapılmaksızın
reddetmesi halinde, ek 15 günlük dava açma süresinin
varlığından söz edilemez. Bu arada, VUK'un 344/3.
maddesine istinaden kesilen vergi ziyaı cezasını ihtiva
eden vergi tarhiyatının uzlaşma kapsamında olmadığı
açıktır. Bu sebeple, uzlaşma komisyonunun yetkisi
dahilinde olmadığı gerekçesiyle görüşme yapmaksızın
talebi red kararının ardından 15 gün içinde dava açılmış
olması halinde, vergi dairesinin dava açma süre aşımı
def'i de dikkate alınmaksızın davanın esastan
incelenmesi hukuka aykırıdır."
4. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2000/3173, K.2003/607 sayı
ve 29.1.2003 tarihli Kararı;
"VUK'un ek 7. maddesi düzenlemesi gereğince, uzlaşmanın
sağlanamaması üzerine ek 15 günlük dava açma süresinin
başlaması için uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın
ilgili mükellefe tebliği gerekir. Mükellefin uzlaşma
görüşmesi katılmış olması, uzlaşmanın vaki olmadığına
dair tutanağı imzalamış olması ek 15 günlük dava açma
süresinin başlaması için yeterli değildir. Bu sebeple,
ilgili tutanağın mükellefe tebliğ edilip edilmediği ve
tebliğ tarihi araştırılmaksızın verilen davanın süre
aşımından reddi yönündeki Yerel Mahkeme Kararı hukuka
uygun bulunmamıştır."
ÖZELGELERDE
UZLAŞMA
1. Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nün
9.12.2001 tarih ve 66094 sayılı özelgesi;
"VUk'un Ek 1. maddesi uyarınca uzlaşmanın sağlanması
halinde, uzlaşma tutanağı ile tespit edilen hususların
davaya veya idari başvuruya konu edilemeyeceği
düzenlenmiştir. Bununla birlikte uzlaşmaya konu
tarhiyatın, vergi konusuna girmeyen veya vergiden muaf
olanlar için yapılmış olması, vergiye tabi olmaması
gerekenler adına yapılmış olması, aynı vergilendirme
dönemine ilişkin mükerrer vergilendirmeye sebep olmuş
olması hallerinden ibaret olmak üzere vergilendirme
hatalarını ihtiva etmesi halinde, uzlaşma görüşmeleri
esnasında da nazar alınmamış bu vergilendirme hatalarına
istinaden, uzlaşma ile kesinleşen miktar için düzeltme
zamanaşımı süresi içinde düzeltme başvurusunda
bulunulabilir."
www.muhasebenet.net
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 24.4.2008 tarih
ve 13749 sayılı özelgesi;
"2007 yılına ilişkin gelir vergisini kanuni süresinden
sonra elektronik ortamda pişmanlık talebi ile vermeye
çalışırken yanlış butona basması sonucu, VUK'un 376.
maddesinde düzenlenen indirim talebinin seçilmiş olduğu
belirtilerek kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin olarak
uzlaşma talep edilmiştir. Esasen uzlaşma talep edilmiş
olması halinde uzlaşılan tutarlar için VUK'un 376.
maddesine istinaden indirim talebinde bulunulması mümkün
değildir. Bununla beraber, ihbarnamenin tarafına
tebliğinden itibaren 30 günlük süre içinde indirim
talebinde bulunan mükellef söz konusu 30 günlük süre
içinde indirim talebinden vazgeçtiğini yazılı olarak
bildirerek uzlaşma talebinde bulunabilir. Açıklanan
sebeplerle, sehven indirim talebinde bulunan mükellefin
yazılı olarak ilgili vergi dairesine müracaatla indirim
talebinden vazgeçip uzlaşma talebinde bulunması
mümkündür."
3. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 29.8.2001 tarih ve
11607 sayılı özelgesi;
"Süresi içinde hem uzlaşma hem de VUK'un 376. maddesine
istinaden indirim talebinde bulunulmuş olması halinde,
idarece hangi talebin esas alınacağı hususunda açık bir
hüküm olmamakla beraber, uzlaşma hükümlerinin
düzenleniliş gayesindeki maksat göz önüne alındığında
uzlaşma talebine öncelik tanınması gerekmektedir.
Beyannamesini pişmanlık talebi ile veren mükellefin
vergi ve cezaları vadesinde ödemeyerek pişmanlık
şartlarını ihlal etmiş olması halinde, mükellefin yine
süresi içinde yaptığı uzlaşma talebinin dikkate alınması
gerekir.
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 29.3.2007 tarih
ve 2474 sayılı özelgesi;
"Mükellef, 16.1.2007 tarihinde tebliğ edilen vergi/ceza
ihbarnamesine ilişkin olarak 6.2.2007 tarihinde düzeltme
talep etmiştir. Düzletme işlemi neticesinde düzenlenen
düzeltme fişi 8.2.2007 tarihinde mükellefe tebliğ
edilmiştir. 6.3.2007 tarihinde uzlaşma talebinde
bulunulmuş olmakla berber, uzlaşma talebinin
değerlendirmesinde vergi/ceza ihbarnamesinin mi,
düzletme fişinin mi tebliğ tarihinin dikkate alınacağı
sorulmaktadır. Gerek VUK'un Ek-1. maddesinde gerekse
Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Yönetmeliği'nin 9. maddesinde
uzlaşma müracaatının vergi/ceza ihbarnamesinin
tebliğinden itibaren 30 günlük süre içinde yapılacağı
açıkça düzenlenmiş olup, uzlaşmaya müracaat tarihinin
başlangıcında düzeltme fişinin değil talebe konu
vergi/ceza ihbarnamesinin dikkate alınması gerekir.
Mukteza talebine konu olayda 30 günlük süre dolduktan
sonra uzlaşmaya müracaat edildiği görüldüğünden, uzlaşma
talebinin kabulü mümkün değildir.
DÜŞÜNDÜREN / GÜLDÜREN SÖZLER
Bu haftanın düşündüren/gülderen sözlerin konusu :
Bilgisayar Virüsleri
-Virüs ferman dinlemez.
-Virüs bulaşa bulaşa yayılır.
-Arayan virüsünü de bulur, Truva atını da.
-Virüsünü söylemeyen antivirüsünü bulamaz.
-Güzelliğine güvenme sivilce alır, PC'ne güvenme virüs
alır gider.
-Virüs ölür, gözü diskette kalır.
-Vakitsiz kilitlenen bilgisayarı resetlerler.
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/29.07.2009 |