Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  29 Haziran 2009

   Ana sayfa

   2009 Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


 

Emekli olamıyorum, ne yapmalıyım?
 


H.A.  Nüfusta 1966 doğumluyum. İlkokulu 1972'de bitirdim. Diplomamı nüfus kaydına göre 6 yaşında aldım. 1979'da SSK'ya giriş yaptım. Ben SSK'ya giriş yaptığımda yaş sınırı yoktu. 25 yılda 5000 iş günü dolduran emekli olabiliyordu. Şimdi bu kanuna göre prim gün sayım doldu. Ama yaş engeline takıldım, bunun sebebi Nüfus Müdürlüğü'nün beni küçük yazması. Bu olay diplomamla sabittir. İlkokul diplomamı aldığımda 6 yaşında göründüğümü belirtmiştim. Nüfus'u mahkemeye vererek adli tıp (kemik yaşı) raporu ile yaşımı 1962 doğumlu olarak düzelttirdim. SSK yaş büyütmemi geçerli saymadı. Burada iki devlet kurumunun hataları sebebi ile ben mağdur duruma düştüm. Bir nüfus müdürlüğü beni yürüyerek gittiğim mekânlarında yenidünya olarak yazdı. İkincisi ise Figani Köyü İlkokulu beni bir yaşında okula kayıt etti de neden yaşımı düzelttirmedi; altı yaşında diplomayı nasıl verdiler. Bu sebeplerle ben emekli olamıyorum. Bu hususta bana yol göstermenizi istiyorum.

C: Okuyucumun emekli olamama serzenişine katılmamak mümkün değil. Gerçekten 1 yaşındaki çocuk nasıl ilkokula başlatılmış ve nasıl 6 yaşında mezuniyet diploması verilmiş, şaşırmamak da mümkün değil. Ve normal şartlarda böyle bir uygulama, idarî soruşturmayı bile gerektirebilirken yaş büyütme konusunun niçin istenemediğini merak etmemek, akla ziyan.. Ancak okuyucumun içler acısı durumunu mevcut yasal şartlar içerisinde çözemiyoruz. Çünkü yasa, her kişiye farklı uygulanamaz. Üstelik Ankara 5. İş Mahkemesi'nin Anayasa Mahkemesine yapılmış Anayasa'ya aykırılık iddiası reddedilmiş bulunuyor. Buna rağmen okuyucumun da SGK'nın emekliliğini reddettiği yazıya dayanarak İş Mahkemesine dava açmasını öneriyorum. Bu davada çok özgün durumunu dikkatle savunarak, yaş tashihinin geçerliliğini istemesinin ve bunda inatçı tutum göstermesinin hem kendisi, hem de hukuka hizmet olacağını düşüyorum. Şimdi sözkonusu Anayasa Mahkemesi Kararını da istifadeye sunuyorum ve bilhassa karşıoy yazısına dikkati çekmek istiyorum: www.muhasebenet.net


ANAYASA MAHKEMESİ KARARI



Anayasa Mahkemesi Başkanlığından, Resmî Gazete: 05.11.2008 / 27045


Esas Sayısı : 2005/17
Karar Sayısı : 2008/95
Karar Günü : 17.4.2008
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 5. İş Mahkemesi


İTİRAZIN KONUSU: 17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 120. maddesinin ikinci fıkrasının, Anayasa'nın 2. ve 138. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.


I - OLAY


Sosyal Sigortalar Kurumunun kayıtlarındaki davacı sigortalıya ait doğum tarihinin, 1979 yılında yerel mahkemece verilen doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin karar uyarınca değiştirilmesi istemiyle açılan davada ileri sürülen itiraz konusu kuralın anayasaya aykırılığı itirazının ciddi olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.


II - İTİRAZIN GEREKÇESİ


Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir.


“Davacı Kahraman Özdemir 2.5.1977 tarihinde 506 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başlamış ve SSK sigortalısı olarak tescil edilmiştir. Babası olan Mahmut Özdemir oğluna velayeten 1978 yılında davacının nüfusta 1961 olan doğum tarihinin 1959 olarak düzeltilmesi isteğiyle yaş tashihi davası açmış, Çayıralan Asliye Hukuk Mahkemesi 1978/398 Esas, 1979/3 karar nolu 10.1.1979 tarihli kararı ile davacının 4.6.1961 olan doğum kaydının 4.6.1959 olarak düzeltilmesine karar verilmiş ve verilen karar kesinleşerek nüfus kaydına işlenmiştir. Tashih davası açıldığında davacı henüz bir yıllık sigortalı bile olmayıp, tashihe konu 4.6.1961 doğum tarihine göre davacı zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başladığı 2.5.1977 tarihinde 15 yaş 10 ay 28 günlüktür.


506 sayılı Kanunun 120/2 nci maddesinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında sigortalıların ve ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihlerinin esas alınacağı bildirilmiştir.


506 sayılı Kanunun 120/2 nci maddesi bu düzenleniş biçimiyle Mahkeme kararlarının yerine getirilmesini imkansız kılmaktadır.


Anayasanın 138 nci maddesinde yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları; bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, Anayasanın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir.


506 sayılı Kanunun 120/2 nci maddesi ile yasa koyucunun yaş tashihi ile ilgili mahkeme kararlarının uygulanmasını bertaraf etme amacı taşıdığı tartışmasız olup bu durum Anayasa'nın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti olma vasfı ile açıkça bir aykırılık teşkil ettiğinden davacı vekilinin Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülerek yukarıda belirtilen maddenin iptali istemi ile Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, bu başvurunun bekletici mesele sayılmasına dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.”


III - YASA METİNLERİ


A - İtiraz konusu yasa kuralı


17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun itiraz konusu fıkrayı da içeren 120. maddesi şöyledir:


“İş kazalariyle Meslek Hastalıkları Sigortasının uygulanmasında, hak sahiplerine bağlanacak gelirlerle sigortalılara ödenecek sermayelerin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporu ile ilk defa tesbit edildiği tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri esas tutulur.


Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.


(Ek fıkra: 24/6/2004-5198/16 md.)İş kazalarıyla meslek hastalıkları, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasından gelir ve aylık tahsisleri ile sermaye değerinin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya 506 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik kurumlarına tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmaz.


Nüfus kayıtlarında doğum ay ve günleri yazılı olmıyanlar 1 Temmuzda, doğum ayı yazılı olup da günü yazılı olmıyanlar o ayın 1 inde doğmuş sayılır.”


B - Dayanılan ve ilgili görülen anayasa kuralları


Başvuru kararında Anayasa'nın 2. ve 138. maddelerine dayanılmış; konu Anayasanın 60. maddesiyle de ilgili görülmüştür.


IV - İLK İNCELEME


Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Cafer ŞAT, A. Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR'ün katılmalarıyla 22.2.2005 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.


V - ESASIN İNCELENMESİ


Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:


A - Kuralın anlam ve kapsamı


17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 120. maddesinin iptali istenilen 2. fıkrasında, “Malûllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanuna tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” denilmektedir.


İtiraz konusu kural, özü itibariyle, emeklilik hakkının kazanılmasında ve malûllük ile ölüm sigortalarına ilişkin diğer bazı haklardan yararlanılmasında sigortalı olarak çalışmaya başlanılan tarihten sonraki yaş tashihlerinin dikkate alınmayacağına ilişkindir.


506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 120. maddesinde yer alan bu düzenlemenin benzerlerine 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nda (m.105) ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'nda (m.66) da yer verilmiş olduğu görülmektedir.


506 sayılı Yasa'nın 120. maddesi dört fıkradan oluşmaktadır. Maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yaş tashihlerinin dikkate alınmayacağına ilişkin düzenlemeler bulunmasına rağmen, bu düzenlemelerin anlamı konusunda uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve çalışmaya başlanıldıktan sonraki yaş tashihlerinin dikkate alınmayacağının daha açık bir şekilde vurgulanması amacıyla 24.6.2004 günlü, 5198 sayılı Yasayla madde metnine üçüncü fıkra eklenmiştir.


B - Anayasaya aykırılık sorunu


Başvuru kararında, Anayasanın 138. maddesinde yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları; bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, Anayasa'nın 2. maddesinde de Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunun belirtildiği, itiraz konusu yasa kuralı ile yasa koyucunun yaş tashihi ile ilgili mahkeme kararlarının uygulanmasını bertaraf etme amacı taşıdığı, bu durumun Anayasa'nın 2. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. İtiraz başvurusu Anayasanın 60. maddesi ile de ilgili görülmüştür.


Anayasanın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı denetimine açık olan devlettir.


Anayasa Mahkemesi'nin konuyla ilgili süreklilik taşıyan içtihatlarında vurgulandığı üzere, Devletin, personel politikasını belirlemede büyük önemi olan emeklilik düzenini, aktüeryal dengeleri gözeterek bilimsel verilere göre belirlemesi ve buna göre gerekli yasal düzenlemeleri yapması doğaldır. Devletin bilimsel verilere dayanarak kurduğu bu düzenin korunması Anayasa'nın 60. maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkının güvenceye alınması için de zorunlu bir gerekliliktir. Nesnel ve sürekli kurallarla sağlam ve sağlıklı temellere oturtulmayan bir sosyal güvenlik kuruluşunun, mahkeme kararları ile alınan yaş düzeltmeleri sonucu ortaya çıkan erken emeklilik gibi nedenlerle aktüeryal dengesinin bozulması, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülemez bir duruma gelmesine sebep olabilir.


Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak çalışılmaya başlanıldığı tarihten sonraki yaş düzeltmelerinin belli sigorta işlemleri yönünden dikkate alınmayacağını öngören itiraz konusu kuralın, sosyal güvenlik sisteminin kimi aksaklıklara yol açmadan sürdürülmesi amacına yönelik olarak düzenlendiği kuşkusuzdur. Burada yargı kararı hukuksal olarak değerini ve geçerliliğini korumakta, sadece emeklilik yönünden sonuç doğurmamaktadır.


Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2., 60. ve 138. maddelerine aykırı değildir. İstemin reddi gerekir.


Serruh KALELİ bu görüşe katılmamıştır.


VI- SONUÇ


17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 120. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serruh KALELİ'nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 17.4.2008 gününde karar verildi.

Tahsin SINAV

Y.Şafak/29.06.2009

 

  
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.