Kamu borçlarında
üçüncü şahısların sorumluluğu
İcra ve İflas Yasası'nın "alacaklar ve üçüncü şahıs
elinde haczedilen mallar hakkındaki" 89'uncu maddesine
paralel bir düzenleme de Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkındaki Yasa'nın 79'uncu maddesinde "Üçüncü
şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi"
başlığı altında yer almaktadır. Sözü edilen yasa maddesi
gereği olarak "Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil
senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira
vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak
düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü
şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed
olan veya alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve
tüzelkişilere, kurumların haciz keyfiyetinin tebliğ
suretiyle yapılmaktadır. Böyle bir durumda üçüncü
şahıslara alacaklı tahsil (vergi) dairesi tarafından
tebliğ edilecek haciz bildirisiyle bundan böyle borcunu
ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna
yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde
bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine
(alacaklı vergi dairesine) teslim edebileceği
bildirilir. Bu bağlamda yapılan haciz bildirimi ile
elinde sözü edilen amme borçlusuna ait malı bulunduran
gerçek veya tüzelkişinin bu malları amme (kamu)
borçlusuna veremeyeceği veya mevcut alacağının kendisine
ödenmeyeceği yazılı olarak bir defa daha bildirilir.
Alacaklı tahsil daireleri tarafından düzenlenen haciz
bildirileri, alacaklı tahsil dairesi tarafından ya da
alacaklı amme idaresi aracılığı ile posta yerine
elektronik ortamda tebliğ edilebilmekte ve bu
tebligatlara aynı ortamda cevap verilebilmektedir.
Yasal düzenleme gereği olarak alacaklı vergi
dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme
borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği
bankaların şubelerinden doğrudan veya mahallindeki
tahsil daireleri aracılığı ile tebliğ edilebileceği gibi
Maliye Bakanlığı'nca belirlenen miktarın üzerindeki
alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine
de tebliğ edilebilmektedir.
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu
olmadığı veya malın yerinde bulunmadığı veya haczin
tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği
ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak
borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir
iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine
tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine
yazılı olarak bildirmek zorundadır.
Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde mal
elinde ve borç zimmetinde sayılır ve Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü hakkındaki yasa hükümlerine göre işlem
yapılır.
Uygulamada; özellikle inceleme elemanları tarafından
yapılan listelerde adı ve soyadı belirtilen kişiler için
yapılan haciz işlemleri bankalara bildirilmekte ve bu
mükelleflerin banka nezdinde bulunan hak ve alacaklarına
haciz tatbik edilmesi ve sonucun on beş gün içinde
bildirilmesi talep edilmektedir. Bu bildirimde ayrıca
söz konusu süre içinde yapılan işlemlerle ilgili ve
istenen bilginin verilmemesi halinde bankanın sorumlu
tutulacağı yazılı olarak ilgili bankaya
bildirilmektedir.
Böyle bir bildirim Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkındaki Yasa'nın 79 ve Türk Medeni Kanunu'nun 2'nci
maddesine aykırıdır. (Danıştay 3. Daire E.No: 2007/696,
K.No: 2008/1865)
Danıştay 3. Dairesi'nin bu kararı uyarınca uygulamada
banka şubelerine gönderilen talimatla banka nezdinde
menkul kıymeti, herhangi bir hakkı veya alacağı bulunup
bulunmadığı belirsiz mükelleflerin hesap durumlarının
araştırılarak, isimlerinin karşısında yazılı borç
miktarına yetecek kadar varlığının bloke istenmesi
hususunun Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki
Yasa'nın 79'uncu maddesinde öngörülen düzenleme ile
örtüşmediği kabul edilmiştir.
Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası'nın 79'uncu
maddesi hükmü uyarınca herhangi bir nedenle üçüncü
şahsın kendisine yapılan tebliğe karşı itiraz etmez ise
bu takdirde haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir
yıl içinde genel mahkemelerde tespit davası açmak ve
haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme
borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde
bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Bu bağlamda menfi
tespit davasının açılması halinde mahkeme teminat
karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar
verebilmektedir.
Teminat alacaklı tahsil dairesine verilmektedir. Mevcut
haciz varakasına dayanılarak teminat haczedilir.
Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan
anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında
kararı veren mahkeme tarafından çözümlenmektedir.
Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Yasa
uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava
açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü
şahıs dava hakkında, menfi tespit davasının lehine
sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu
amme alacağının tamamen ödenmiş olması durumunda inkâr
tazminatı uygulanmaz. Yasal düzenleme gereği davasında
haksız çıkan üçüncü şahıslar haksız çıktığı tutarın
yüzde 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatı ödemekle
yükümlü kılınmaktadır.
Veysi Seviğ
29.05.2009 |