Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  29 Nisan  2009

   Ana sayfa

   2009 Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


 

ŞİRKET TASFİYELERİNDE DEFTER TASDİKİ

 


SORU: Tasfiye memuru, almış olduğu tasfiye görevini yerine getirirken defter tasdik ettirmek zorunda mıdır?


YANIT: Tasfiye döneminin başlangıcı hukuki açıdan yeni bir vergilendirme döneminin de başlangıcıdır. Bu nedenle tasfiye dönemi için tasfiye memurlarınca kullanılması zorunlu defterlerin tasdiki gerekmektedir. Bu bağlamda da tasfiyenin başladığı tarih ve bu tarih ile aynı takvim yılı sonuna kadar olan süre ve bu dönemden sonraki her takvim yılının ayrı bir dönem olarak kabul edilmesi nedeniyle her döneme ait kanunen tutulması zorunlu defterlerin tasdiki gerekmektedir. Bu görev tasfiye memurlarına aittir. Dolayısıyla tasfiye ile görevlendirilmiş tasfiye memurlarının süresi içerisinde tasdik ettirilmeyen defterlerden sorumlu tutulması gerekmektedir. (V. Seviğ)


YARGI KARARLARINDA

Hata ve düzeltme

Danıştay 7. Dairesi E.2000/10117 K.2001/3444 T.7.11.2001
Davacı, ilgili yıllara ilişkin katma değer vergisi, gecikme faizi ve gecikme zammı borcunun kaldırılması istemiyle yaptığı şikayet başvurusunu cevap vermemek suretiyle reddeden Maliye Bakanlığının işleminin iptali için dava açmışsa da; Vergi indirimlerinin Katma Değer Vergisi Kanununun 29 ve 34. maddeleri uyarınca belgelendirilmemiş olmasından kaynaklanan, haksız indirim nedeniyle idarece tarh olunan ve dava konusu edilmeksizin kesinleşen katma değer vergisinin, indirime esas teşkil eden defter ve belgelerinin işyerinde çıkan yangında yandığından bahisle düzeltme yoluyla kaldırılmasının istenilemeyecek olması, zira vergi hatalarının ayrıca yorumu gerektirmeyecek açıklıktaki hatalar olması ve vergi tarh işlemlerine yasal süresinde açılan davalarda ileri sürülmesi ve incelenmesi mümkün olan bu iddianın, dava açma süresi geçtikten sonra Vergi Usul Kanununun 124. maddesi uyarınca yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi üzerine açılan davada ileri sürülmesi ve incelenmesi olanağının bulunmaması sebepleriyle, davayı reddeden mahkeme kararında hukuka aykırılık yoktur.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.1999/466 K.2000/165 T.21.4.2000
İlgili yıla ilişkin kurumlar vergisi borcunun vadesinde ödenmemesi nedeniyle hesaplanarak ödeme emriyle istenen, daha sonra hakkında haciz varakası düzenlenen davacının, gecikme zammının düzeltilmesi amacıyla yaptığı şikayet başvurusunun reddine ilişkin işleme karşı açtığı dava yerel mahkemece reddedilmişse de; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 41. maddesinde amme alacaklarının Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar dahilinde bankalar veya postaneler vasıta kılınmak suretiyle ödenebileceği, 44. maddesinde de 41. maddeye göre yapılan ödemelerde ödemenin; çekin tahsil dairesine veya bankaya verildiği, paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı gün yapılmış sayılacağı kurala bağlanmış olup, davacı kurumun tahakkuk eden vergi borçlarını ödemek üzere vade tarihinde çek düzenleyerek çek bedelini vergi dairesi namına bloke ettirdiği ve aynı tarihte posta yoluyla çeki, ekindeki dilekçeyle birlikte tahsil dairesine gönderdiği olayda, vergi dairesi adına bloke edilerek davacının tasarrufundan çıkan çek bedelinin vade tarihinde vergi dairesinin tasarrufuna girdiğinin kabulü gerektiğinden, davanın reddi yolundaki kararda hukuka uygunluk yoktur.

Danıştay 4. Daiesi E.1999/1620 K.2000/4277 T.23.10.2000
Davacı şirketin düzenlemiş olduğu sevk irsaliyesine fiili sevk tarihini yazmaması nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı yaptığı düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali için açtığı davada, Vergi Mahkemesi, düzeltme ve şikayet yoluna başvurulabilmesi için vergilendirme işleminde Vergi Usul kanununda tanımlanan bir hatanın olması gerektiği, bu yasa maddelerinin sadece vergi ve vergiye bağlı olarak kesilen cezaları kapsadığı, özel usulsüzlük cezasının bu kapsamda ele alınıp çözümlenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmişse de; anılan Kanunun 375. maddesindeki vergi cezalarında yapılan hataların da, bu kanunda vergi hataları için belli edilen usul ve şartlara göre düzeltileceğine ilişkin açık hükmü uyarınca, bir vergi cezası olduğu tartışmasız olan özel usulsüzlük cezasının da vergi hataları için belli edilen usul ve şartlara göre incelenip, uyuşmazlık konusu vergi cezasında bir hatanın söz konusu olup olmadığı araştırılarak buna göre karar verilmesi gerekir.

ÖZELGELERDE

Kurumlar vergisinde istisnalar

1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 1.4.2008 tarih ve 2846 sayılı özelgesi;
"Doğrudan ve dolaylı iştirake verilen borçların, iştirakin dönem başı öz sermayesinin üç katını aşması üzerine, borcun öz sermayenin üç katını aşan kısmı borç veren şirket tarafından KVK'nın 12. maddesi kapsamında nitelendirilerek, söz konusu borç için hesaplanan faiz ve katma değer vergisi iştirake fatura edilerek gelir kaydedilmiştir. İştirak ise söz konusu fatura tutarlarını kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate almıştır. Bu durumda, söz konusu ortağa verilen borçlarla ilişkili olarak alınan faiz gelirlerinin, borç alan şirket tarafından düzeltme beyannamesi ile düzeltme işlemleri yapılarak tahakkuk eden vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartıyla, örtülü sermayeye isabet eden kısımlarının kâr payı olarak dikkate alınması ve KVK 5/1-a maddesinde yazılı şartların varlığı halinde iştirak kazançları istisnasından yararlandırılması mümkündür. Bu arada, elde edilmiş olan faiz gelirlerinin Türk Ticaret Kanunu kapsamında bir kâr dağıtımı olarak değil, sadece vergisel yükümlülükler bakımından kâr dağıtımı olarak dikkate alınması gerekir. Bu nedenle zararlı durumlarda da örtülü sermaye faizi ödenmesi durumu ile karşılaşılabilir. Bu takdirde, ilerde elde edilecek kazanca mahsuben yapılan bir dağıtım söz konusu olup, borç alan kurumun zarar etmesi veya kâr dağıtımı olarak dikkate alındığında faiz gelirinden daha az kâr elde etmesi istisna uygulamasına engel teşkil etmeyecektir."

2. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 9.3.2009 tarih ve 3171 sayılı özelgesi;
"KVK'nın 5/1-ı bendinde belli konularda eğitim faaliyeti veren kurumlara faaliyete başlanması tarihinden itibaren beş hesap dönemi için tanınmış olan vergi istisnası, söz konusu özel okulların işletilmesinden elde edilen eğitim-öğretim kazançlarına tanınmış bir istisnadır. Bu sebeple, şirket merkezinde açılan, öğrenci ve velilere görsel eğitim vermek, hareketli ve sesli sunumlar yapmak, ayrıca diğer okullara da talep halinde kiralama ve bilet satışı karşılığında sunumlar yapmak suretiyle işletilen planetoryumdan (dijital teknolojik gökevi) elde edilen kazancın bu bent kapsamında kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün değildir."

3. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 23.1.2008 Ve 169 Sayılı Özelgesi;
"KVK'nın istisnalara ilişkin 5. maddesinin (f) bendi ile bankalara borçları nedeniyle kanuni takibe alınmış veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri, intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu borçlara karşılık bankalara veya bu fona devrinden sağlanan hâsılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançların tamamı ile bankaların bu şekilde elde ettikleri söz konusu kıymetlerin satışından doğan kazançlarının % 75 ‘lik kısmı vergiden istisna edilmiştir. Aynı maddenin (e) bendi ile gayrimenkul satış kazancı istisnası düzenlenmiş ise de, bu iki istisnanın birlikte uygulanması mümkün değildir. Bu hüküm ve açıklamalar gereğince, bankaya olan kredi borçlarınız nedeniyle gayrimenkullerin bu borçlara karşılık bankaya devrinden sağlanan hâsılatın, sadece bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazanç tutarı KVK'nın 5/f maddesi hükmü gereği kurumlar vergisinden istisnadır."

4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 13.3.2009 tarih ve 5901 sayılı özelgesi;
"KVK'nın 5/1-e maddesi hükümlerine göre, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmı maddede sayılan şartları taşımak kaydıyla kurumlar vergisinden müstesna olup, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satılmasından elde edilen kazançların bu hükme göre istisna uygulamasından yararlanması mümkün değildir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecektir. Bu durumda, Finansal Kiralama Kanunu kapsamında faaliyet gösteren mükellefin finansal kiralamaya konu gayrimenkulü elden çıkarılmasından elde edeceği kazancın diğer şartlara haiz olsa dahi Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1.e kapsamında kurumlar vergisi istisnasına konu edilmesi mümkün değildir."


SÖZÜN ÖZÜ
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
N. F. KISAKÜREK
 

Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

Referans/29.04.2009

 

  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.