|
|
|
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayın
Gayrimenkul
alım-satımı, kriz döneminde
durgunlaşmış olsa da günlük yaşamda
sıklıkla karşılaşılan bir olay.
Değişik nedenlere bağlı olarak ev,
işyeri, arsa ve benzeri
gayrimenkuller alınıp satılıyor...
Krize karşı alınan önlemler
kapsamında katma değer vergisi ve
tapu harcının düşürülmesinin,
önümüzdeki günlerde gayrimenkul
piyasasını hareketlendirmesi
bekleniyor...
İşte burada okurlarımızın dikkatini
çekmek istediğimiz ince bir nokta
var. Eğer konu yeterince
bilinmiyorsa gayrimenkul alıp
satanların ileride vergi sürprizi
ile karşılaşması mümkün...
ALIŞ BEDELİNİN
DÜŞÜK GÖSTERİLMESİ
Gayrimenkullerde mülkiyet tapu
siciline tescil ile kazanılıyor.
Tapu siciline yapılan tesciller için
tapu harcı alınıyor. Gayrimenkul
satışlarının tapuya tescilinde satış
bedeli üzerinden toplam binde 30
harç alınıyor. Kanuna göre bu harcın
yarısı olan binde 15'ini alıcının,
diğer yarısını da satıcının ödemesi
gerekiyor. Beşinci Paket kapsamında
bu oran, üç aylık süre için geçerli
olmak üzere binde 5'e düşürülüyor.
Gayrimenkul alışlarında en çok
karşılaşılan durum, daha az tapu
harcı ödemek amacıyla alış bedelinin
düşük gösterilmesidir. Yasaya göre
tapu harcı alıcı ve satıcıdan ayrı
ayrı alındığından, bedelin düşük
gösterilmesi her iki tarafın da
çıkarına gibi gözüküyor.
Tapuda bildirilecek değer konusunda
tek kısıt, emlak vergisi değeri.
Yani tapu harcı, emlak vergisi
değerinden az olmamak üzere beyan
edilen satış değeri üzerinden
hesaplanıyor. Bunun sonucu olarak,
genellikle gerçek değerin çok
altında bir satış değeri
bildiriliyor ve tapu harcı da bu
bedel üzerinden hesaplanıyor. Bu
açıdan bakıldığında, ortaya çıkan
tablo 'alan memnun, satan memnun'
şeklinde özetlenebilir.
ALINAN
GAYRİMENKUL SATILIRSA
Tapuda düşük
bedel gösterilerek satın alınan
gayrimenkul, değişik nedenlerle
satılırsa tapu harcından kurtulmak
için yapılan düşük beyan sorun
yaratabiliyor. Olay şu şekilde
gelişiyor: Alıcı, satışın gerçek
bedel üzerinden yapılmasında ısrar
ediyor. Satıcı, müşteriyi kaçırmamak
için kabul ediyor. Bu noktadan
sonra, satıcının gayrimenkulü
alırken tapuya yapmış olduğu düşük
beyan başına dert açabiliyor.
DEĞER ARTIŞ
KAZANCI
Gelir Vergisi
Kanunu'nun mükerrer 80. maddesine
göre; gayrimenkullerin alındığı
tarihten itibaren 5 yıl içinde
(1.1.2007 tarihinden önce
edinilenlerde 4 yıl içinde) elden
çıkarılmasından doğan kazanç değer
artış kazancı kabul ediliyor. Değer
artış kazancı hesaplanırken, alış
bedeli satışın yapıldığı ay hariç
ÜFE endeksindeki artışa göre
artırılıyor. Bu şekilde bulunan
değer, satış bedeli ile
kıyaslanıyor. Bulunan farkın 2009
yılında 7 bin 600 TL'yi aşması
halinde, aşan kısım gelir vergisine
tabi
tutuluyor.
ÖRNEK: 2005 Ekim ayında bir gerçek
kişi tarafından 100 bin TL'ye
alınan, ancak tapuda 50 bin TL
gösterilen bir gayrimenkul, 2009
Mart ayında 200 bin TL'ye
satılmıştır.
Bu durumda, elden çıkarma dört yıl
içinde gerçekleştiği için elde
edilen kazanç, değer artış kazancı
sayılacak. Kazanç tutarını
belirlemek için aşağıdaki
hesaplamaların yapılması
gerekecektir.
Endeksleme, gayrimenkulün iktisap
(edinme) bedeli olarak gösterilen 50
bin TL üzerinden yapılacak.
Endeksleme oranının hesaplanmasında
esas alınacak ÜFE endeks değerleri
Eylül 2005 için 122,68; Şubat 2009
için 158,48'dir.
Buna göre;
l Endekslemede
esas alınacak oran; (158,48-122,68)
/ 122,68 = 0,2918.
l Değer artış kazancının safi
tutarının hesaplanmasında esas
alınacak olan endekslenmiş bedel
(iktisap bedeli); (1 + 0,2918) x
50.000 = 64.590 TL,
l Safi kazanç ise; (200.000 -
64.590) = 135.410 TL,
olacaktır.
Bu tutar değer artış kazancını ifade
etmektedir. Bu kazançtan 2009 yılı
için geçerli olan 7.600 TL istisna
düşülecek, kalan tutar olan 127.810
TL üzerinden gelir vergisi
hesaplanacaktır. 127.810 TL'nin
gelir vergisi 38.759 TL yapmaktadır.
Bu durumda kişi gayrimenkulü satın
alırken 100.000 TL üzerinden 1.500
TL ödemekten kurtulmak için değeri
50.000 TL göstermiş ve 750 TL harç
ödemiştir. Yani ödemesi gereken
harcı 750 TL az ödeyerek aklınca
'uyanıklık' yapmıştır.
Oysa alış sırasında doğru beyanda
bulunmuş olsaydı;
Endekslenmiş bedel (iktisap bedeli);
(1 + 0,2918) x 100.000 = 129.180 TL,
Safi kazanç ise; (200.000-129.180) =
70.820 TL olacaktı. Bu tutardan
7.600 TL istisna düşüldüğünde vergi
matrahı 63.220 TL olacak ve bu değer
üzerinden 16.152 TL vergi
ödenecekti.
Değerleri karşılaştırdığımızda; tapu
harcını 750 TL daha az ödemek için
yapılan bu işlemin satıcıya
maliyeti, yani uyanıklığının
faturası (38.759-16.152)= 22.607 TL
olmaktadır.
Gayrimenkul almayı düşünenlerin, bu
durumu dikkate almaları kendi
menfaatleri gereği. Aman dikkat!
Yağmurdan kaçarken doluya
tutulmayın.
Rapor
alırsanız erken emekli olabilirsiniz
04.08.1994 tarihinde başlayan ve
kesintili olarak devam eden Bağ-Kur
sigortalılığım 29.08.2008 tarihinden
itibaren kesintisiz olarak devam
ediyor. 6 yıl 5 ay prim günüm var.
Altı yaşında iken gözlerim kör oldu,
şu an gözlerim görmüyor. Yine aynı
yaşlarda yine bu hastalık sonucunda
kulaklarım da duymamaya başladı.
Emekli olmam için ne yapmam gerekli?
Resul Atile
Yeni sosyal güvenlik yasası ile
engelli Bağ-Kur'lulara da erken
emeklilik hakkı tanındı. Çalışma
gücündeki kayıp oranınızın en az
yüzde 40 veya üzerinde olduğuna dair
rapor almanız halinde, siz de
engellilere sağlanan erken emeklilik
hakkından yararlanabilirsiniz.
Sosyal Güvenlik Kurumunca (SGK)
yetkilendirilen herhangi bir
hastaneden rapor almanız, bu rapor
ve dayanağı tıbbi belgelerin SGK
Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu,
çalışma gücünüzdeki kayıp oranının
belirlenmesi gerekiyor. Alacağınız
rapora göre çalışma gücündeki kayıp
oranınız;
l Yüzde 60'ın üzerinde ise en az 15
yıllık sigortalılık süresi ve 3960
gün,
l Yüzde 50 ila yüzde 59 arasında ise
en az 16 yıllık sigortalılık süresi
ve 4320 gün,
l Yüzde 40 ila yüzde 49 arasında
ise, en az 18 yıllık sigortalılık
süresi ve 4680 gün,
prim ödemiş olmak şartıyla, yaş
şartı aranmaksızın yaşlılık aylığına
hak kazanabileceksiniz.
AKLINIZDA BULUNSUN
Apartman denetçisi dışarıdan
seçilemez
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 41.
maddesinin üçüncü fıkrasına göre,
denetçinin kat malikleri arasından
seçilmesi gerekir.
GÜNÜN SÖZÜ
'Kendi kendine yardım etmeyi
bilmeyene hiç kimse yardım edemez.'
(Johann H. Pestalozzi)
Metin Taş-Sezgin Özcan
Akşam/28.03.2009 |
|
|
|
|