Varlık barışında son günler
KAMUOYUNDA varlık barışı olarak bilinen ve 2 Mart 2009
tarihinde sona eren bazı varlıkların milli ekonomiye
kazandırılması hakkındaki kanunun 30 Eylül 2009 tarihine
kadar bir daha uzatılan süresi doluyor.
Maliye yetkilileri mükelleflerin bu ikinci fırsatı bir
şans olarak görüp iyi değerlendirmelerini aylardır yurt
içinde ve dışında anlatmaya çalıştılar. Konuyla ilgili
broşürler hazırlandı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve üst
düzey bürokratların bizzat katıldığı konferanslar
düzenlendi. Yazılı ve görsel basında mükellefleri
uyarıcı yayınlar fazlasıyla yapıldı.
Eksiklikler ve adaletsizlikler var
BİRİNCİ uygulamada beklenen 20-25 milyar TL’lik gelirin
çok uzağında kalan ve bazı hayali beyanları da kabul
edip bir başarı gibi kamuoyuna sunan yetkililer, sütten
ağzı yanmış olacak ki bu defa işi sıkı tutuyorlar.
Öncekinde olduğu gibi yurt dışından getirilecek para ve
diğer menkul varlıkların 30 Eylül’e kadar vergi
dairesine ya da bir banka veya aracı kuruma beyan
edilerek bir ay içinde Türkiye’ye getirilmesi halinde
yine sadece yüzde 2 oranında vergi ödenecek
Beyan edilen varlıklarla ilgili inceleme
2004-2005-2006-2007 yıllarına ilişkin bir vergi
incelemesi yapılamayacak. Yapılır ve bir matrah farkı
bulunursa da beyan edilen bu tutarlar bulunan farktan
mahsup edilebilecek. Birincisinden farklı olarak bu defa
gelir ve kurumlar vergisinin yanında KDV matrah farkları
da kapsama alınarak bir ölçüde adalet sağlanmaya
çalışıldı. Ancak kamuoyunda sıkça gündeme geldiği gibi
2008 yılına ilişkin bir inceleme güvencesi maalesef yine
yok. Yani getirilen paraların yurt dışındaki 2008 yılına
ilişkin nemaları veya başka bir deyişle faiz gelirleri
cezalı olarak istenebilecek.
Ayrıca bu köşede defalarca dile getirdiğimiz gibi
inceleme ve yargı aşamasındaki dosyalar yine kapsam
dışında bırakıldı. Bu durumun sebebi de artık herkesin
malumu olan bir medya grubunun yararlandırılmak
istenmemesi. Oysa yine tekrarla belirtiyorum ki kanunlar
kişiye özel olamaz genel ve herkes için eşit
uygulanmalı. Yoksa Anayasa’ya aykırılık iddiasında
bulunulabilinir kaldı ki inceleme ve yargı aşamasındaki
dosyaların sahibi yüzbinlerce vatandaş bu büyük barışın
dışında tutularak hem adaletsizliğe maruz bırakıldılar
hem de küstürülmüş oldular.
Gecikme zammı indirilmeli
YASAYLA yurt içinden işletmelere kazandırılacak menkul
ve gayrimenkul varlıklar için ise yine eskiden olduğu
gibi yüzde 5 vergi ödenerek yararlanma imkanı var. Ancak
bu varlıkların beyan tarihinden itibaren yasal
defterlere kaydedilerek değerlerinin 6 ay içerisinde
işletme sermayesine ilave edilmesi gerekiyor. Yüzde 5
oranındaki verginin de fiilen ödenmiş olması şartı
geçerli. Beyan edilen varlıklar nedeni ile vergi
ödenmeyip sonradan vazgeçilme imkânı bulunmamakta. Bu
nedenle mükelleflerin iyi düşünüp karar vermelerinde
yarar var.
Sonuç olarak birtakım eksiklik ve adaletsizliklerine
rağmen varlık barışının mükellefler için bir şans
olduğunu kabul ediyor ve bir tür sigorta niteliğindeki
bu uygulamadan yararlanmalarını bizde tavsiye ediyoruz.
Ama gönül isterdi ki yıllık yüzde 30’ları geçen vergi ve
SSK gecikme faizleri Merkez Bankasının uyguladığı yüzde
7-8’lere çekilsin, inceleme ve yargı aşamasındakiler de
dahil edilerek birikmiş borçların en az yarısı silinerek
kalanı 24-36 ay sıfır faizle vadeye bağlansın. Dileğimiz
30 Eylül’den önce gelecek muhtemel bir 3 aylık uzatma
kararı ile birlikte bu adaletsizliklerin de giderilmesi,
kanun değişikliği gerekiyorsa da zaten TBMM Ekim başında
açılıyor, tek maddelik bir tasarı sevk edilebilir.
ARİF ŞİMŞEK
arif.simsek@tercuman.com.tr
Tercuman/26.09.2009 |