Personelin tedavi ve
ilaç giderlerinin karşılanması
İşverenlerin personel için ücret dışında bazı ücret
dışı hak verdikleri görülmektedir.
Personelin tedavi ve ilaç giderlerinin karşılanmasının
vergi ve sosyal güvenlik mevzuatı karşısındaki durumu
tartışma konusu olabilmektedir.
Personele yapılan ücret ödemelerinde;
- Gelir vergisi stopajı,
- Damga vergisi stopajı ve
- SGK primi
şeklinde üç çeşit mali mükellefiyet ortaya çıkmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/2'nci maddesinde hizmetli ve
işçi ayırımı yapılmaksızın tüm personelin tedavi ve ilâç
giderlerinin, ticarî kazançtan indirilebilecek bir gider
olduğu belirtilmiş ve bunun için herhangi bir şart ve
sınır öngörülmemiştir.
Böyle olduğu içindir ki, personel için yapılan ilâç ve
tedavi giderlerinin, tedavi ister işyerinde, ister
evinde ve ister resmî veya özel sağlık kuruluşlarında,
ister yurtiçinde veya yurtdışında yapılmış olsun, tutar
itibariyle bir sınırlama da söz konusu olmaksızın gider
yazılması ve KDV indirimi mümkündür.
Personelin SGK hastanelerinde parasız olarak tedavî
edilmesi ve ilâçlarının bedelsiz olarak veya cüzi
bedelle alınması imkânının mevcut olması; hem bu
hastanelerin yükünü azaltması, hem vakit israfını
önlemesi, hem daha mükemmel bir tedaviye imkân
sağlayabilmesi ve hem de Kanunda bunu engelleyen bir
hükmün bulunmaması, özel tedavi ve ilâç giderlerinin
gider olarak kabul edilmemesini gerektiren bir neden
değildir.
Nihayet, tedavi ve ilâç giderlerinin işveren yerine
personel adına düzenlenen faturalarla tevsik edilip
işverene devir veya ciro edilmesi de, vergilemede
işlemlerin gerçek niteliğinin esas olması sebebiyle,
bunların gider yazılmasına ve KDV indirimine engel
teşkil etmemesi gerekir.
Bu vesile ile hemen belirtmek gerekir ki, işletme gideri
sayılan tedavi ve ilâç giderleri, sadece personelin
şahsına ait olanlardır. İşveren tarafından personelin
şahsı için değil aile efradı için yapılan bu tür
giderlerin, KDV dâhil brüt tutarlarının net ücret
sayılması ve vergi dâhil brüt tutarları üzerinden
stopaja tâbi tutulması zorunluluğu vardır.
Personele ilaç verilmesi ve tedavisinin sağlanması ayni
yardım niteliğinde olduğundan damga vergisi ve SGK primi
söz konusu değildir.
Bizim anlayışımıza göre işverenlerin personelin tedavi
ve ilaç giderlerini karşılamak yerine personel lehine
sağlık sigortası yaptırması da GVK'nın 40/2'nci maddesi
kapsamında yorumlanmalı ve bu sağlık sigortalarının
primleri tedavi ve ilaç gideri yerine ikame olduğundan
bu kapsamda ve sınırsız olarak (işletme gideri şeklinde)
masraf kaydedilebilmelidir.
Ancak uygulamada personel lehine yaptırılan sağlık
sigortaları da, personel lehine yaptırılan diğer şahıs
sigortalarıyla aynı kapsamda mütalaa edilmekte ve
işçilerinin daha iyi koşullarda sağlık yardımı alması
için fedakarlık yapan ve sigortalıları için Özel Sağlık
Sigortalarına prim veya katkı payı ödeyen işverenlerin
ayrıca SGK'ya sigorta primi de ödemesi istenmektedir.
Özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sağlık alanındaki
harcamalarını azaltacak uygulamaların desteklenmesi
gerektiği açıktır.
Bu bağlamda, kamuoyunda sosyal güvenlik reformu olarak
adlandırılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile özel sağlık sigortalarına ve
bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı
asgarî ücretin yüzde 30'unu (01.01.2009-30.06.2009
dönemi asgari ücreti üzerinden 199,8.-TL) geçmeyen özel
sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı
payları tutarlarından prim alınmayacağı öngörülmüştür.
www.muhasebenet.net
Ancak, hayat sigortaları işveren katkı payları bu
kapsamda olmayıp, SGK primi kesintisine tabidir.
Resul KURT / İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK
info@resulkurt.com
26.06.2009 |