Özel
uzlaşmanın kapsamı genişliyor
27.2.2006 tarihli Resmi Gazetede
yayımlanan 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma
Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun ile haklarında yapılan
tarhiyatlar henüz kesinleşmemiş veya ihtilaflı durumda
bulunanlara, bir uzlaşma olanağı daha sağlanmış ve
uzlaşmalarını teşvik amacıyla da uzlaşılan tutarları on
sekiz taksitte ödeme kolaylığı getirilmişti.
5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle
Tahsili Hakkında Kanunun kapsamına, Devlete ait olup
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re'sen veya
idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve
bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve
özel usulsüzlük cezaları alınmıştı. Ayrıca söz konusu
tarhiyatın, Kanunun 1. maddesinin yürürlüğe girdiği 27
Şubat 2008 tarihinden önceki dönemlere (beyana dayanan
vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken
beyannamelere) ilişkin olması da gerekmekteydi.
Ancak kanun, Vergi Usul Kanunun 344. ve geçici 27.
maddeleri uyarınca vergi ziyaı cezasının üç kat olarak
uygulandığı, daha açık anlatımla fiilin Vergi Usul
Kanunu'nun 359. maddesinin hürriyeti bağlayıcı ceza ile
yaptırımlanmasını öngördüğü hallerden olması dolayısıyla
cezanın üç kat olarak uygulandığı tarhiyatları, kapsam
dışında bırakmıştı.
Maliye Bakanlığı ise bu konuda daha da ileri giderek,
5736 sayılı Kanuna ilişkin 1 sayılı Genel Tebliğ'de,
Vergi Usul Kanunu'nun 344. ve geçici 27. maddeleri
uyarınca üç kat kesilen vergi ziyaı cezasının daha sonra
yargı kararı ile bir kat olarak değiştirilmek suretiyle
onanmış olması halinde de, bu tarhiyata konu vergi ve
cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarının yine 5736 sayılı Kanun kapsamına
girmeyeceğini açıklamıştı.
Bizde bunun üzerine 3 Mart 2008 tarihli Referans
gazetesinde yayımlanan köşe yazımızda bu açıklamanın
yanlış ve hukuka aykırı olduğunu yazmıştık.
Görüşümüzün gerekçesini de yazımızda şöyle açıklamıştık
: "Yanlıştır çünkü, idari yargıda iptal veya
bahsettiğimiz şekilde çevirmeye ilişkin mahkeme
kararları, karar veya tebliğ tarihinden itibaren değil,
davaya konu idari işlemin oluşum anından itibaren hüküm
doğurur. İdari yargı kararları bu yüzden Anayasa
Mahkemesi Kararlarından farklıdır. Anayasa Mahkemesi
Kararları yayımından sonrası için hüküm doğururken,
idari yargı kararları davaya konu işlemin oluşum anından
itibaren hüküm doğurur. Örneğin mükellef dava konusu
cezayı dava sırasında ödese dahi, ceza sonradan bir kata
dönüşürse, idare fazla aldığı kısmı iade etmek
zorundadır. İdare burada, tahsilat esnasında mahkeme
kararının olmadığı ve üç kat cezanın yürürlükte
bulunduğu iddiasında bulunamaz. İşlem ilk andan itibaren
bir kata dönüştürüldü ise ve dönüştüren mahkeme kararı
temyiz aşamasında ise, cezalı tarhiyatın bu Kanundan
yararlandırılması gerektiği düşüncesindeyiz. Zaten
Kanunun amacı ihtilaflı dosyaları ortadan kaldırmak,
ihtilafları azaltarak yargının iş yükünü hafifletmek
olduğuna göre, bu dosyalarda böylece ortadan kaldırılmış
olur."
Nitekim Kocaeli'nde bir mükellef tebliğin bu kısmı için
iptal davası açmış ve Danıştay 4. Dairesi 2008/2836
sayılı dosya kapsamında verdiği 23.10.2008 günlü ara
kararı ile 1 sayılı Genel Tebliğ'in kanunun kapsamı ile
ilgili I/A maddesinin son paragrafının yürütmesini
durdurmuştur. Galiba, yine haklı çıktık.
Bu yürütmeyi durdurma kararı gazetemizde dün Neşe
Karanfil arkadaşımızın haberi ile de yer almıştı.
Öğrendiğimiz kadarı ile Maliye Bakanlığı Yürütmeyi
durdurma kararına itiraz etmiş ve konu Danıştay Vergi
Dava Daireleri Kurulunun gündemine girmiştir. Kanaatimce
itirazın reddedilme olasılığı çok yüksektir.
Bu durumda hak kayıplarına sebebiyet verilmemesi ve
hatta kusurlu işlem tesisi sebebiyle idarenin tazmin
borcunun ortaya çıkmaması için Maliye Bakanlığının yeni
bir Genel Tebliğ'le bu durumda olanlara 5736 sayılı
Kanun kapsamında uzlaşmaya müracaat için ek süre
tanıması gerekmektedir. Çünkü Bakanlık burada, kişilerin
yasa ile tanınmış haklarını hukuka aykırı işlemle
engellemiş konumunda olmaktadır. İşlemin hukuka
aykırılığı yargı kararı ile tespit edilirse, bu işlemin
engellediği hakların yeniden tesisi gerekmektedir.
Bumin Doğrusöz
Referans/26.02.2009 |