Sel felaketinin
değerlendirilmesinde takdir komisyonları
Vergi Usul Yasası'nın 30'uncu maddesi gereği olarak
"vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve
belgelere ya da kanuni ölçülere dayanılarak tespitine
imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından
takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında
belirtilen matrah ve matrah kısmı üzerinden vergi" tarh
olunabilmektedir.
Bazı hallerde vergi matrahlarının belirlenmesi veya bir
varlığın gerçek bedelinin tespit edilmesi mümkün
olmayabilmektedir. Bu gibi durumlarda takdir
komisyonlarınca tespit edilen değerler vergilendirmeye
esas alınmaktadır. Bir başka anlatımla "gerek matrah
veya servetin gerek fiyat, bedel, ücret gibi değerlerin
kesin olarak maddi delillere dayandırılarak tespiti her
zaman mümkün olamamaktadır. Bazen de maddi delillere
dayanarak bir değer tespit edilmesi mümkün olsa bile
tespit edilen değer konjonktüre ve ilgili kıymetin
gerçek değerine uymayabilmektedir. İşte böylesi
durumların ortaya çıkması halinde zaman geçirmeden
gerçek bir değer belirlenmesi için bir organa
gereksinim" duyulmaktadır. (Özyer, M.Ali "Açıklama ve
Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması" 4. Baskı, Mart
2008, Sf:133)
Vergi Usul Yasası'nın "Vergilendirme" başlıklı birinci
kitabının üçüncü kısmında yer alan birinci bölümde,
"takdir komisyonları"nın kuruluş ve görevleri ve
yetkileri belirlenmiş bulunmaktadır. (Madde: 72-76)
"Takdir komisyonlarının yetkisi" sözü edilen yasanın
74'üncü maddesinde belirlenmiş bulunmaktadır. Buna göre
takdir komisyonları;
* Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet
takdirlerini yapmaktadır.
* Vergi yasalarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah
ve kıymetleri takdir etmektedir. (Bu gibi takdirler de
takdir kararına bağlanır.)
Takdir komisyonları gerekli tespitleri yaparken inceleme
yetkisine sahip bulunmaktadır. (Vergi Usul Yasası Md:
75) Ancak söz konusu komisyonlar servetleri, sinai
hakları ve telif hakların imtiyazları, madenleri,
mücevheratı, eski eserleri ve sanat eserlerini
değerlendirmede bilirkişiye başvurabilmektedir."
Yasal düzenleme gereği mükelleflerin "evvelce beyan
ettiği bir matraha ait olan takdir işlerinde, takdir
olunan matrah mükellefin beyanından düşük"
olamamaktadır. (Vergi Usul Yasası Md: 76)
Yukarıya aktarılan bilgiler çerçevesinde takdir
komisyonlarının görevleri arasında yetkili makamlar
tarafından istenilen matrah ve servetlerin takdirlerini
yapmak yer almaktadır.
Vergi Usul Yasası'nın 267'nci maddesinde gerçek bedeli
olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit
edilemeyen bir malın değerinin takdir yoluyla
belirlenmesi mümkün bulunmaktadır.
Bir başka anlatımla, gerçek değeri belirlenemeyen
varlıkların emsal bedelleri ilgililerin müracaatı
üzerine takdir komisyonlarınca takdir yoluyla belli
edilir. Takdirler maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri
araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma
dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir
edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava
açma hakkı vardır. Ancak bu bağlamda açılan davalar
verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmamaktadır.
Halihazırda mevzuata göre, bir mükellefe ait takdir
işleminin mükelleflerin bağlı olduğu vergi dairesinin
bulunduğu il veya ilçedeki takdir komisyonunca yapılması
gerekmektedir. Ancak, özellik arz edebilecek bazı
durumlarda takdir işlemlerinin başka mahalde bulunan il
takdir komisyonlarınca da yapılmasında herhangi bir
sakınca bulunmamaktadır.
Ülkemizde son zamanlarda yaşanan sel felaketi nedeniyle
telef olan varlıkların değerlendirilmesinde takdir
komisyonlarına önemli görevler düşmektedir. Halen faal
olan takdir komisyonları çok kısıtlı imkânlarla
çalışmaktadır.
Takdir komisyonları selden zarar gören mal ve iktisadi
kıymetlere sıfır değer biçme yetkisine de sahip
bulunmaktadır. Ancak özellikle sel felaketine maruz
kalan bölgelerin takdir işlerini gerçekleştirecek olan
takdir komisyonlarının yapılan başvuruları çabuklukla
sonuçlandırabilmeleri için bu komisyonlara gerekli
desteğin verilmesi gerekmektedir.
Yaşanan sel felaketinin hacmi ve etkileme alanları ile
etkileme kapsamı dikkate alınarak, başvurulardaki
gecikmelerin normal karşılanması ve hatta idarece bu
konuda takdir komisyonlarına yapılacak başvurular için
belli bir sürenin belirlenerek açıklanması
gerekmektedir.
Bazı hallerde hasarlı hale gelen emtianın
değerlendirilmesinde ortaya çıkan duraksamanın teknik
açıdan değerlendirilmesi zorluk yaratmaktadır. Bu
bağlamda da teknik olarak destek alınacak uzmanların
çalışmalarına yeterli ortamın sağlanması da zorunlu
olmaktadır.
Üzülerek belirtelim ki yaşanan sel felaketinden bu yana
yaklaşık on beş günü aşkın bir süre geçmiş olmasına
rağmen, selden zarar gören mükelleflerin zayi olan veya
hasara uğrayan mal varlıkları için kendilerine yol
gösterecek teknik destek tam anlamı ile sağlanamamıştır.
Veysi Seviğ
25.09.2009 |