Dar mükellef
ulaştırma kurumlarında verginin muhatabı
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 23'üncü maddesi hükmü
gereği olarak, "Yabancı ulaştırma kurumlarının vergiye
matrah olacak kurum kazancı, hasılata ortalama emsal
oranlarının uygulanması suretiyle" hesaplanmaktadır.
Ortalama emsal oranları, Türkiye'de daimi veya arizi
olarak çalışan tüm kurumlar için; kara taşımacılığında
yüzde 12, deniz taşımacılığında yüzde 15, hava
taşımacılığında yüzde 5 olarak uygulanmaktadır.
Ticari ve arizi ticari kazançları dar mükellefiyet
kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma
kurumlarının, Türkiye'de elde edilmiş sayılan hasılatı
aşağıdaki unsurlardan oluşmaktadır.
* Türkiye sınırları içinde gerçekleşen kara
taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider
karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj
taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun aldıkları
tutarlar,
* Türkiye'deki yükleme limanlarından yabancı ülkelerdeki
varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine
aktarma yapılacak limana kadar gerçekleşen deniz ve hava
taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider
karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj
taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun aldıkları
tutarlar,
* Türkiye dışındaki taşımacılık faaliyeti için diğer
kurumların hesabına Türkiye'de sattıkları yolcu ve bagaj
biletleri ile Türkiye'de yaptıkları navlun sözleşmeleri
dolayısıyla kendilerine verilen komisyonlar ve ücretler.
Dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilen yabancı
ulaştırma kurumlarının kazancı, niteliği itibariyle kimi
durumlarda Kurumlar Vergisi Yasası'nın 3'üncü maddesinin
3-a bendinde yer alan ticari kazanç niteliğinde; kimi
durumlarda ise aynı maddenin 3-e bendinde yer alan diğer
kazanç ve irat (arizi kazanç) niteliğindedir. (Beyanname
Düzenleme Kılavuzu 2009, HUD Yayınları, Sf: 746)
Bir başka anlatımla, yabancı ulaştırma kurumunun
Türkiye'de Vergi Usul Yasası'nda tanımlanan bir işyeri
ya da daimi temsilcisi vasıtasıyla kazanç elde etmesi
halinde, elde edilen gelir ticari kazanç, Türkiye'de
elde edilen kazanç, Vergi Usul Yasası'nda tanımlanan bir
işyeri ya da daimi temsilcisi vasıtasıyla sağlanmıyorsa
elde edilen gelir, diğer kazanç ve irat niteliğindedir.
Gerçekte, dar mükellef kurumların niteliği itibariyle
ticari kazanç özelliği taşıyan ulaştırma işlerinden elde
ettikleri kazançlarının Kurumlar Vergisi Yasası'nda
belirlenen nitelikler çerçevesinde tam mükellefiyet
esasında kurum kazancının belirlenmesine yönelik
hükümlere göre saptanması gerekmektedir. Dolayısıyla,
örneğin Türkiye sınırları içinde ulaştırma faaliyetinde
bulunan dar mükellef kurum kazancı, tam mükellefiyet
esasında kurum kazancının belirlenmesine ilişkin
hükümler çerçevesinde vergilendirilecektir.
Ancak buna karşılık, kanuni ve iş merkezleri Türkiye
dışında bulunan kurumların ulaştırma işlerinden elde
ettikleri kurum kazancının gerçek ve safi tutarının
tespiti, işin niteliği gereği bazı güçlükleri
içerdiğinden ve bu işlemlerin ana merkezleri Türkiye
dışında bulunduğundan, kurum safi kazancının Türkiye'ye
isabet eden miktarı kesin olarak saptanmadığı gibi, bu
konuda yapılan hesaplamaların doğruluk derecesini tespit
etmek de bazı durumlarda imkânsız olabilmektedir.
Bu nedenlerle Türkiye ile yabancı ülkeler arasında
ulaştırma işleriyle uğrayan yabancı kurumların vergi
matrahının belirlenmesi için ayrı bir uygulamaya
gidilmesi zorunlu hale gelmiştir.
Gelir Vergisi Yasası'nın 45'inci maddesi uyarınca da
"Dar mükellefiyete tabi olanların Türkiye ile yabancı
memleketler arasında yaptıkları ulaştırma işlerinde elde
ettikleri kazançlar, Kurumlar Vergisi'ne tabi yabancı
ulaştırma kurumlarının kazançlarının" belirlenmesine
yönelik esaslara göre tespit olunmaktadır.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 23'üncü maddesi
uygulamasında, dar mükellef ulaştırma kurumunun elde
etmiş olduğu kazancın ticari kazanç ya da arizi kazanç
niteliğinde olması, matrahın tespiti açısından bir fark
doğurmamasına karşın zaman zaman adına vergi tarh
edilecek muhatabın belirlenmesi zorlaşabilmektedir.
Çünkü Kurumlar Vergisi Yasası'nın 28/1'inci maddesi
hükmü gereği olarak "Dar mükellefiyete tabi yabancı
kurumların vergisi, bunlar hesabına Türkiye'de müdür
veya temsilcileri; müdür veya temsilcileri mevcut
değilse kazanç ve iratları yabancı kurumlara sağlayanlar
adına tarh" olunmaktadır.
Yabancı ulaştırma kurumlarının ticari kazançlarının
Türkiye'de elde edilip edilmediğinin tespitinde;
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 23/3'üncü maddesinde sözü
edilen yolcu, yük ve bagaj taşımalarına ilişkin
sözleşmelerin Türkiye'deki işyerlerinde veya daimi
temsilci tarafından yapılmış olması ya da taşıma
bedellerinin Türkiye'de ödenmiş bulunması, ticari
kazancın oluşması için yeterli sayılmaktadır. Bu
bağlamda biletin bu işyerinde veya temsilci tarafından
satılması koşulu aranmamaktadır.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 28'inci maddesi özellikle
yabancı ulaştırma kurumlarının Türkiye'de elde ettikleri
varsayılan kazançlarının vergilendirilmesinde tarha
muhatap tutulacaklar açısından uygulamada sorun ve
tedirginlik yaratacak bir görüntü sergilemektedir.
Veysi Seviğ
25.08.2009 |