Evde
bakım hizmeti ve ücreti
Öncelikle “evde bakımın anlamı”
üzeride düşünmeliiz. Hemen söyleyebiliriz ki, sağlık
hizmeti sunumunun kalitesini yükselten bir yöntem, evde
bakım hizmet. Yaygın anlatımlara göre, “Evde Bakım”,
gerek teşhis ve tedavi sonrası bakım sürecinde, gerek
kronik bir hastalığın takibinde, gerekse herhangi bir
sağlık problemi olmaksızın koruyucu sağlık ve tetkik
hizmetlerinin verilmesi süreçlerinde, ihtiyaç
sahiplerine kendi ortamlarında sağlık bakımı
hizmetlerinin verilmesidir. Evde Bakım, hasta doktorunun
teşhis ve tedavisi sonrasında, ilgili tıp
profesyonelleri ile koordinasyon içinde, profesyonel bir
kadro ile evde, işyerinde veya hastanın mekânında
verilmektedir. Çeşitli nedenlerle kesintiye uğrayan
yaşam sürecinde sağlığın yeniden kazandırılması, yaşam
standartlarının korunması ve sürdürülmesini amaçlar.
Bu bakımdan “Evde Bakım Hizmeti, zor durumdaki özürlü
hastaların bakımı açısından çok önemlidir. Toplumsal
sorumluluk bilinciyle bu süreci olumlu bir şekilde
yönetme başarısına talip olmalıyız. İşte bu doğrultuda
“Çalışanın Sesi” Programımızda, bu Pazar (24.05.2009),
saat 14,15-15,00 arasında gelinen aşamada, “Evde Bakım
Hizmeti” konusunu ele aldım:
Evde Bakım Hizmetini düzenleyen “yasal ilkeler”e bir göz
atacak olursak, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu Kanunu'nun ek 7'nci maddesine göre;
“Her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirleri
toplamı esas alınmak suretiyle; kendilerine ait veya
bakmakla yükümlü olduğu birey sayısına göre kendilerine
düşen ortalama aylık gelir tutarı bir aylık net asgari
ücret tutarının 2/3'ünden daha az olan bakıma muhtaç
özürlülere, resmi veya özel bakım merkezlerinde ya da
ikametgâhlarında bakım hizmeti verilmesi sağlanır.
Bakıma muhtaç özürlülere sunulacak bakım hizmetinin
karşılığı olarak belirlenecek kişi başına aylık bakım
ücreti tutarı, iki aylık net asgari ücretten fazla
olamaz./ Bakıma muhtaç özürlülerden Kurumca ve diğer
resmi kurumlarca bakılanlar dışında kalanlara ilişkin
bakım ücreti, bu amaçla Kurum bütçesine konulacak
ödeneklerden karşılanır...”
Bilindiği gibi, Haziran sonuna kadar yürürlükte kalacak
olan asgarî ücret düzeyine göre, 666.00 : 3 = 222.00
TL/brüttür. Bunun 2/3'ü ise 444.00 TL /brüttür. Aylık
asgarî ücretin net tutarı üzerinden asgarî ücretin
2/3'ünü hesaplarsak; 477,18 : 3 = 159,06 TL. 159,06 x 2
= 318,12 TL'dir (asgarî ücretin 2/3'ü). Kendilerine ait
veya bakmakla yükümlü olduğu birey sayısına göre
kendilerine düşen ortalama aylık gelir tutarı bir aylık
net asgari ücret tutarının 2/3'ünden (318,12 TL'den –Bu
tutar, 1 Temmuz itibariyle yükselecektir.) daha az olan
bakıma muhtaç özürlülere, resmi veya özel bakım
merkezlerinde ya da ikametgâhlarında bakım hizmeti
verilmesi sağlanır. Yani eve giren toplam maaş, evde
yaşayan kişi sayısına bölündüğünde, kişi başına düşen
miktar, 318,12 TL'den az olmak zorundadır. Bunun yanı
sıra engelli olan kişinin sağlık raporunda, “Ağır
Özürlü” kısmında “Evet” yazmak zorundadır. Bakıma muhtaç
özürlülere sunulacak bakım hizmetinin karşılığı olarak
belirlenecek kişi başına aylık bakım ücreti tutarı, iki
aylık net asgari ücretten fazla olamaz.
Bakıma muhtaç özürlülere verilecek evde bakım ücreti
kişiye kim bakıyorsa ona verilmektedir. Ancak engelli
olan ve engelliye bakmakla yükümlü olan kişi arasında
kan bağı olmalı ve engelli ve ona bakan kişinin ayni
evde ikamet etmesi zorunludur.
Evde bakım parası için Sosyal Hizmet İl Müdürlüğüne
başvurulur. Daha sonra Sosyal hizmetlerden bir ekip
başvuru yapan kişinin evine incelemeye gider. Eğer uygun
olduğuna karar verilirse ve kişinin evde bakılmasına
karar verilirse asgari ücret miktarı kadar kişiye evde
bakım parası verilir. Ancak kişi evde değil de herhangi
bir bakım merkezinde kalacaksa asgari ücretin 2 katı
maaş verilir.
İstenecek Belgeler:
Başvuruda, bakıma muhtaç özürlüden, ailesinden veya
yasal temsilcisinden aşağıdaki belgeler istenir.
1. Sağlık Kurulu Raporu,
2. Vukuatlı nüfus kayıt örneği,
3. İkametgâh belgesi,(Çocuk ve bakan kişi)
4. Çocuk için 2 adet vesikalık fotoğraf
5. SSK - Emekli Sandığı - Bağ-Kur kurumlarından alınacak
gelir beyanı bilgileri
6. Anne-Baba boşanmış ise; boşandığına dair mahkeme
kararı.
7. Bakımı yapacak kişinin dilekçesi ve engellinin vasisi
varsa, vesayete ve vasi atanmasına ilişkin mahkeme
kararı
8. Tapudan alınacak eşler adına ev kayıt bilgileri
9. Varsa öğrenim durumunu gösteren belge sureti.
Evde hemşire bakımından tıbbi cihaz ve yatak
kiralanmasına, evde solunum terapisinden sağlık destek
personeline kadar geniş bir yelpazede hizmet
verilmektedir. Evde Bakım hizmeti kapsamında;
* Evde Doktor,
* Evde Hemşire,
* Evde Sağlık Destek Personeli,
* Evde Rehabilitasyon,
* Evde Tıbbi Cihaz,
* Evde Yoğun Bakım,
* Evde Sağlık Eğitimleri verilmektedir.
Evde Sağlık Bakımı Hizmetlerinden Kimler
Faydalanabilecektir?
Evde Sağlık Bakımı Hizmetleri, ameliyat sonrası bakım
gereksinimi olanlardan uzun süreli bakıma ihtiyacı olan
hasta ve yaşlılara, yeni doğum yapan annelerden tedavisi
evde de sürdürülebilecek hastalara, kısa süreli
hemşirelik hizmetlerine gereksinim duyanlardan, aşılama
ve laboratuvar tetkikleri gibi hizmetleri evinde veya
işyerinde almak isteyenlere kadar çok geniş bir
yelpazede ihtiyaç sahiplerine hitap etmektedir. Evde
Sağlık Bakımı Hizmetleri alanlar arasında en büyük
çoğunluğu oluşturan gruplar aşağıda sıralanmıştır.
* Ameliyat sonrası bakım ihtiyacı olanlar
* Ortopedi ve Travmatoloji hastaları
* Kalp, Damar ve Hipertansiyon hastaları
* Hemipleji (Felçli) hastaları
* Onkoloji (Kanser) hastaları
* Akciğer ve Solunum hastaları
* Diabet hastaları
* Nöroloji hastaları
* Oksijen tedavisine ihtiyacı olan diğer hastalar
* Yeni doğum yapan anne ve bebekleri
* Bakım ihtiyacı olan yaşlılar ve özürlüler
* Yara bakımı, enjeksiyon, infüzyon ve diğer kısa süreli
hemşirelik hizmetlerine ihtiyaç duyanlar
* Grip, Hepatit-B, Zatüre gibi hastalıklardan korunmak
için aşılanmak isteyenler
* Laboratuvar tetkik ve test hizmetlerine ihtiyacı
olanlar
* Evinde her türlü medikal ekipman ihtiyacı olanlar vb.
Evde bakım, sağlık hizmetlerinde kalite artışı
getirmektedir. Sağlık bilinçlenmesini artırmaya da katkı
sağlamaktadır.
Sorulara cevaplar
Doğum Borçlanması hakkında tereddütlerimi nasıl
giderebilirim?
Gönül İÇİL: Sayın Tahsin Sınav Bey, 27/11/59 doğumluyum.
01/03/79'da Akbank'da memur olarak işe başladım.
05/06/80' de 1.çocuğum doğdu. 22/06/81'de Akbank'tan
ayrıldım ve başka bir yerde çalışmadım. 05/11/84'de
2.çocuğum doğdu. 01/05/99 tarihinden itibaren isteğe
bağlı olarak Akbank Mensupları Tekaüt Sandığı Vakfı'na
ödeme yapıyorum. 2010 yılı Kasım ayında emekli
olabiliyormuşum. Doğum borçlanmasından yararlanmak için
Akbank Mensupları Tekaüt Sandığı Vakfı'na müracaat
ettim. Doğum borçlanması 5510 Sayılı Kanuna tabi
olanlara geçerli imiş. Benim ödeme yaptığım Akbank
Mensupları Tekaüt Sandığı Vakfı, 506 Sayılı Kanuna tabi
olduğu için Doğum Borçlanması Yolu ile Erken Emekli
olamıyormuşum. Doğum borçlanmasından yararlanmak için ne
tavsiye edersiniz? Buradan ayrılıp başka yerden emekli
olabilir miyim? Bir de Bu Kurumlar arasındaki
emeklilikte maaş farkı var mı?
C: Henüz 5510 sayılı Yasa anlamında geçiş şartları
oluşmadı. Halen 506 sayılı Kanunun Geçici 20'inci
maddesine göre uygulama yapılıyor. Ve yeni Yasa
uygulanmıyor. Bu nedenle doğum borçlanması yapmak için
yeni bir strateji uygulama imkânınız bulunmuyor ve yargı
yoluyla da lehinizde bir süreç oluşturamazsınız, Gönül
hanım. Halen Akbank Mensupları Tekaüt Sandığı Vakfı
sigortalısı olarak emeklilik koşullarınızın lehinize
olduğunu düşünüyorum.
O.İ.: Merhabalar hocam. Sizi internetten takip ediyoruz.
Ben sizi annem için rahatsız ediyorum. Annemin ilk işe
giriş tarihi 01.04.1977 yılı. 1979 yılında işten
ayrılıyor. İlk çocuk 27/10/1988 yılında ikinci çocuk
04/11/1991 yılında dünyaya geliyor.1999 yılında tekrar
sigortalı olarak çalışmaya başlıyor. Kanunda 300 gün
diye bir süre var. Annem bu borçlanmadan yararlanabilir
mi? Eğer 300 günü mazeret gösterirlerse mahkemeye versek
kazanır mıyız?
C: Okuyucumun annesinin doğum borçlanması şartları yok.
Yargı yoluyla da bu alanda başarı şansı görmüyorum. Eğer
Yargıda sigortalılık başlangıcı sonrasında her halükarda
doğum borçlanması yapılmasını mümkün gören hükümler
oluşursa, emsal yapıdan yararlanılabilir ki henüz böyle
bir durum yok ve yasal şartlar böyle bir görüş
oluşmasına elverişli de değil. Bu nedenle yararsız yargı
masrafına girilmemelidir.
Tahsin Sınav
Y.Şafak/25.05.2009 |