Vergi ziyaı
cezalarında gecikme zammı uygulaması
Bugün yazımızda bazı özellikler taşıyan vergi
cezalarında gecikme zammı konusunu açıklamaya gayret
edeceğiz. Daha önceki yazımızda da belirtildiği üzere,
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun'un 5. maddesinin dördüncü fıkrasının Bakanlar
Kurulu'na verdiği yetkiye istinaden 19/11/2009 tarih ve
27411 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 02/11/2009
tarihli ve 2009/15565 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile
amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına
vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı
%1,95 oranında gecikme zammı uygulanması
kararlaştırılmış ve belirtilen karar 19/11/2009
tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Buna göre, 19/11/2009 tarihinden önce vadesi geldiği
halde bu tarihe kadar ödenmemiş olan amme alacaklarının
bu tarihten itibaren ödenecek kısımlarına ve 19/11/2009
tarihinden itibaren vadesi geldiği halde vadelerinde
ödenmeyen amme alacaklarına her ay için ayrı ayrı %1,95
oranında ve Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği'nde
yer alan esaslar doğrultusunda gecikme zammı
uygulanacaktır.
Gecikme zammı uygulaması:
Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına
vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı
%1.95 oranında gecikme zammı uygulanır. Ay kesirlerine
isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir.
Gecikme zammı bir Türk Lirası'ndan az olamaz.
Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre
uygulanan vergi ziyaı cezalarında 51'inci madde uyarınca
belirlenen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza
mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı
ölçüsünde uygulanır. Bunların dışındaki ceza mahiyetinde
olan amme alacaklarına gecikme zammı tatbik edilmez.
52. maddeye göre, gecikme zammının tatbik müddeti, amme
alacağının tecilinde tecilin yapıldığı, iflas halinde
iflasın açıldığı, aciz halinde bu durumun sabit olduğu
güne kadar olan müddettir.
Gecikme zammının önceden borçluya bildirilmesi gerekmez.
Aslın ödenmiş olması gecikme zammının takip ve tahsiline
mani değildir.
Kesinleşen cezalar ve gecikme zammı
Vergi Usul Kanunu'na göre kesilen vergi ziyaı cezası:
Vergi Usul Kanunu'na göre kesilen vergi ziyaı cezası
genel esaslara göre gecikme zammına tabidir. Bunun
dışında usulsüzlük vb. cezalar da Vergi Usul Kanunu'na
göre kesilecek olmakla beraber gecikme zammı
uygulamasına konu olmazlar.
Gecikme zammı vadede ödeme yapılmadığında uygulanacağı
için Vergi Usul Kanunu'na göre kesilen vergi ziyaı
cezasında ödeme vadesinin ne zaman dolmuş olduğunun
tesbiti önem taşır. Söz konusu ceza, genelde ikmalen
veya re'sen salınan vergi aslına bağlı olarak kesilir.
Gecikme zammı kamu alacağının vadesinde ödenmeyen
kısmına uygulanır. Ödeme vadesinin dolması bakımından
aşağıdaki durumlar özellik arzeder.
Kesilen cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmaması:
Bu takdirde cezanın ödeme vadesi, Vergi Usul Kanunu'nu
368. maddesine göre dava açma süresinin bittiği tarihten
başlayarak bir ayın sonunda dolar. Bu süre içinde ödeme
yapılmadığında, gecikme zammı uygulaması başlar.
Uzlaşma halinde ödeme vadesi:
İster tarhiyat öncesi isterse tarhiyat sonrası olsun,
uzlaşılan cezalar (ve vergiler) uzlaşma tutanağının
muhataba tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.
Vadeleri daha sonra gelecek taksitlerde ödeme vadesi
normal taksit vadesidir. Bu sürelerin sonu vadenin bitim
tarihidir. Bu sürelerde ödeme yapılmadığında, gecikme
zammı uygulanır.
Ceza indiriminde durum:
Vergi Usul Kanunu'nun 376. madde hükmü dahilinde ikmalen
veya re'sen salınan vergi veya vergi farkına bağlı
cezanın belli indirimlerden sonra kalan kısmının maddede
öngörülen vadelerde ödenmesi indirimden yararlanmanın
asli şartıdır. Ödeme yapılmadığında indirim geçerli
olmaktan çıkar. Bu takdirde dava hakkı da
kullanılamayacağı için, ceza ihbarnamesinin tebliğini
izleyen 30 günlük dava açma süresinin dolmasından
sonraki bir ay içinde cezanın ödeme vadesi dolmuş olduğu
kabul edilir. Bu tarihten itibaren gecikme zammı
uygulanır.
Kesilen cezaya karşı dava yoluna başvurulması:
Kesilen cezaya karşı dava yoluna gidildiği hallerde,
ödeme vadesi, gene Vergi Usul Kanunu'nun 368. maddesine
göre, vergi mahkemesinin cezaya onay vermesi üzerine,
vergi dairesinin çıkaracağı ödeme ihbarnamesinin
muhataba tebliğinden başlayarak bir ayın sonunda dolar.
Gecikme zammı da ancak bundan sonra uygulanma durumuna
girer.
Vergi mahkemesinin başlangıçta terkin kararı vermesi ve
kararın Danıştay'ca bozulması durumunda, gerekli karar
gene vergi mahkemesince verileceği için, Vergi Usul
Kanunu'nun 368. madde hükmü gene uygulanacak, ödeme
ihbarnamesi bu ikinci karar üzerine çıkarılacaktır.
Vade, ödeme ihbarnamesinin tebliğinden itibaren bir ayın
sonunda dolacaktır. Daha önce gecikme zammı uygulanması
söz konusu değildir.
Vergi mahkemesi kararının Danıştay'ca bozulması:
Vergi mahkemesinin kesilen cezayı onaylayan kararının
Danıştay'ca bozulması üzerine ceza, "tahsil edilebilir"
olma niteliğini kaybedecektir. Daha önce tahsil edilmiş
olsa bile, bozma kararı üzerine iade yapılması gereği,
normal olarak doğacaktır. Vergi mahkemesinin ısrar
kararı vermesi halinde alacak tekrar tahsil edilebilir
hale gelecek, ancak, gene Vergi Usul Kanunu'nun 368.
madde hükmüne göre ödeme ihbarnamesi çıkarılacaktır.
Israr kararı Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel
Kurulu'na intikal edecek, kurulca da bozma veya tasdik
kararı verilebilecektir. Bunun devamında da tashihi
karar yoluna başvurulabilecektir. Bu seyir içinde ödeme
vadesinin tesbiti ve gecikme zammı uygulanacak tarihin
belirlenmesi özellikler taşır. Ancak, fiili
planda,genelde vergi mahkemesinin ilk kararı üzerine
tahsil edilmiş olan cezanın iadesi için nihai
kesinleşmenin beklendiği görülmektedir. Ceza aslı
bakımından bu uygulama devam ettirilecek olsa bile,
varsa, arada uygulanmış gecikme zammının Danıştay'ın
bozma kararı üzerine iadesi gerekli sayılmalıdır. Zira
bu durumda ceza, "vadesi içinde ödenmemiş" olmaktan
çıkmaktadır.
Gecikme faizi ve gecikme zammı:
Gecikme faizi ve gecikme zammı üzerinden yeniden gecikme
zammı hesaplanmaz.
Ölüm halinde gecikme zammı:
Vergi Usul Kanunu'nun 372. maddesinde ölüm halinde vergi
cezalarının düşeceği hükme bağlanmıştır. Gecikme zammı
bir yönü ile ceza niteliğinde olmakla beraber, mali
müeyyide olma yönü ile de ağırlık taşır. Danıştay
içtihatları gecikme zammının ölümle düşmeyeceği
şeklindedir.
Mücbir sebep hallerinde durum:
Mücbir sebep bulunması halinde gecikme zammı
uygulanmayacağı görüşü hakimdir. Ancak idarenin görüşü
gecikme zammı alınması yönündedir.
Teminatlı alacaklarda ve hacizli mallarda paraya çevirme
süresi:
Teminatlı alacaklarda borçluya çıkarılacak bir yazı ile
7 gün içinde borcun ödemesi aksi takdirde teminatın
paraya çevrilerek alacağın tahsil edileceği bildirilir.
Gecikme zammı uygulaması bakımından önem taşıyan husus,
borçluya ödemede bulunması için verilen 7 günlük sürede
ödeme yapılmadığında, gecikme zammı uygulamasına bu
tarihte son verilip verilmeyeceğidir. Bu tarihten
itibaren teminatın paraya çevrilerek alacağın tahsili
gerekmekte olup, bu ise tamamen İdarenin inisiyatifinde
bulunmaktadır.
Birçok Danıştay kararında 7 günlük sürenin bitmesi ile
paraya çevirme işleminin derhal yapılamayacağı
dolayısiyle paraya çevirme bakımından idareye münasip
bir müddet tanınması gerekeceği, bu arada da gecikme
zammı uygulamasına devam olunacağı görüşü
benimsenmektedir.
Konu, 2975 sayılı Kanun değişikliğinden başlayarak haciz
tatbikinin gecikme zammı uygulamasını kesen neden
olmaktan çıkmış olması üzerine, haczedilen malların
paraya çevrilmesinde daha da fazla önem taşımaktadır.
Bileşik faiz yöntemi ile gecikme zammı hesabı:
51'inci maddenin 5035 sayılı Kanun'la değiştirilen
şeklinde, Bakanlar Kurulu'nun bileşik faiz usulüyle
aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak gecikme
zammı hesaplatabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Gecikme zammını, tekrar gecikme zammına tabi tutan
düzenleme geçmişte 3505 sayılı kanunla getirilmiş ve bir
süre uygulamada kalmıştır. Belli sakıncaların görülmesi
üzerine ise yürürlükten kaldırılmıştır.
Bakanlar Kurulu yetkisi dahilinde birleşik faiz esasında
gecikme zammı hesaplanması bu konudaki yeni bir durum
teşkil etmektedir. İdari karar çerçevesinde daha
elastiki bir uygulama yapılmasının öngörüldüğü
anlaşılmaktadır. Ancak, enflasyon seviyesine göre yüksek
seviyede bulunan gecikme faizinin birleşik faiz yöntemi
ile uygulanması güç görünmektedir.
Akif AKARCA
akif.akarca@alfaymm.com
23.12.2009 |