Muhasebe  

Maliye

Vergi

Yasal Uyarı

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  23 Aralık  2009

   Ana sayfa

   2010 Çalışmaları

   2010 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 


 

Vergi idaresinin habersiz haczi
 

SORU: Ödeme talimatlı çalışan banka hesabından, ilgili hesaplara ödemelerin yapılmadığını kiracısı olduğum işyeri sahibinden öğrendim. İlgili banka ile yapmış bulunduğum görüşmede, vergi dairesi tarafından hesabıma haciz işlemi uygulandığını öğrendim. Bu nedenle bu hesabımdan gerekli ödemeler yapılmamış. Bu durumda benim vergi dairesine nereden ve niçin borçlu olduğumu bilmeden otomatik olarak hesabıma haciz konmuş oluyor. Bu yasal mıdır?
YANIT: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 40'ıncı maddesi uyarınca "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini" yaptığı işlemler sırasında belirtmek ve daha doğrusu bildirmek zorundadır.
Çünkü söz konusu anayasal buyruğun gerekçesinde de ifade edildiği üzere "Bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması" gerekmektedir.
Diğer yandan anayasanın 125'inci maddesinde de "İdari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı" hükmüne yer verilmiştir.
İdari Yargılama Usulü Yasası'nın "Dava Açma Süresi" başlıklı 7'nci maddesinde de dava açma süresinin özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idari mahkemelerde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı ifade edilmiş olup, aynı yasanın 8'inci maddesinde sürelerin tebliğ, yayın ve ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı hususu hükme bağlanmıştır.
Anayasal düzenleme ile İdari Yargılama Usulü Yasası hükümleri ışığında idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin hesabında başlangıç tarihi olarak yazılı bildirimin esas alınacağı hükme bağlanmış olduğundan sübjektif işlemlere karşı açılacak idari davalarda, dava açma süresinin başlayabilmesi için idari işlemin ilgisine yazılı olarak bildirilmesi zorunlu olmaktadır.
Hukuk devletinde hak arama hürriyetinin gereğince kullanılabilmesi için yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve anlaşılabilir bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkânının sağlanması, diğer yandan gereksiz, belirsiz ve mükerrer başvurulara meydan vermenin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
İdarenin, yazılı bildirimde bulunmadan uygulama yapması veya ilgili belgeyi dosyaya ibraz edememesi halinde, yazılı bildirime karine olacak işlem hakkında işlem yapılan kişinin bu işlemi öğrendiği tarihtir.
Eğer vergi dairesi tarafından herhangi bir tebligat yapılmadan ve hesabınıza hiçbir bildirimde bulunmadan haciz işlemi yapılmış bulunuyorsa bu takdirde haciz işleminin uygulanabilmesi için size öncelikle ödeme emrinin gönderilmesi gerekmektedir.
Bir başka anlatımla Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa hükümleri çerçevesinde ödeme emri gönderilmeden haciz işlemi yapılmamaktadır. Bu nedenle tarafınızdan haciz işleminin öğrenildiği tarih dikkate alınarak yapılan işlem hakkında vergi mahkemesi nezdinde dava açma hakkınız bulunmaktadır.

SEMPOZYUM GİDERLERİ KAYITLARA GEÇİRİLİR Mİ
SORU: Türkiye çapında pazarlama işi ile uğraşan bir anonim şirketiz. Antalya'da düzenlemiş bulunduğumuz sempozyuma katılan Türkiye'de beyaz eşya pazarlayan şirket yöneticilerinin otel, ulaşım ve konaklama giderlerini karşılamış bulunuyoruz.
Bu kişilerin giderlerini kayıtlarımıza intikal ettirebilir miyiz?
YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesi hükmü gereği olarak, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler ile kiralama yoluyla elde edilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlara ait giderler kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.
Mevcut yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesinde sayılmak suretiyle belirlenmiş olan giderler sınırsız ve koşulsuz değildir.
Söz konusu giderlerin öncelikle ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile doğrudan ilişkisi olması gerekmektedir.
Bir başka anlatımla safi kazancın tespitinde indirilecek giderlerin sağlanan kazançla arasında dolaysız olmayan ve işin gerekliliğini aşmayan nev'iden bir harcama olması gerekmektedir.
Sempozyuma katılan beyaz eşya pazarlama şirketi yöneticilerinin sizin ticari faaliyetinizle ve özellikle de ticari faaliyetinizin sürdürülebilmesi ve ticari kazancın elde edilmesi açısından bir katkısı olmuş veya olacaksa yapmış olduğunuz giderleri kayıtlarınıza intikal ettirebilirsiniz.
Burada sözü edilen Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesinin birinci bendindeki hükmü amacı ile sizin düzenlediğiniz sempozyumda yüklendiğiniz giderler arasındaki bağlantıdır.
Yapılması muhtemel bir vergi incelemesinde eğer söz konusu şirket yöneticilerinin yapılan sempozyuma katılımları sonucunda iş hacminizde belli bir gelişmenin sağlanmış olduğu hususu belirlenirse yapılan harcamaların şirketinizin safi kazancının tespitinde indirim konusu yapılması da kabul görebilir.

KARŞILIKSIZ ÇEK BORÇLULARININ AKIBETİ
SORU: Yaşadığımız ekonomik sorunlar nedeniyle 2009 yılında bazı çeklerimiz karşılıksız kaldı. Bu konuda yeni çıkan Çek Yasası'na göre söz konusu karşılıksız kalan çeklerimiz için mevcut takibat duracak mı? Bizim bu konuda karşılıksız çek düzenlemekten dolayı çıkan sorumluluğumuz nasıl ortadan kalkacaktır?
YANIT: 5941 sayılı Çek Yasası'nın geçici ikinci maddesindeki düzenleme gereği; Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki 3167 Sayılı Yasa'nın 16'ncı maddesi kapsamında karşılıksız çek düzenleyenlerin 01.11.2009 tarihi itibariyle haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılması ya kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olanlar;
* Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir örneğinin şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hüküm infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilecektir. Bu bağlamda anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması veya vazgeçilmesi sonucunu doğurmayacaktır.
* 6941 sayılı Yeni Çek Yasası 6'ncı maddesi uyarınca ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi halinde, anlaşma aranmaksızın taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilecektir. Bu durumda ödeme süresi taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemeyecektir. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksiti, borcun üçte birinden az olamayacaktır.
* Şikâyetçinin karşılıksız çek düzenleyenle Yeni Çek Yasası'nın geçici ikinci maddesi kapsamında yapacağı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 01.4.2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve ilgili mercilere verilmiş olması gerekir.
* Soruşturma veya kovuşturmanın durması halinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması halinde ise ceza zamanaşımı işlemeyecektir.
* Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya uyuşmazlığa konu çek bedelinin ödenmiş olması halinde; kovuşturmaya yer olmadığından davanın düşmesine veya hükmün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.
* Şikâyetçinin başvurusu üzerine anlaşmaya veya taahhüde uyulmadığının tespiti halinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilecektir.

Veysi Seviğ

referans/23.12.2009

    
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.