Kötü
niyetli işverene dikkat
Çalışanlar, yasal hakları
vermeden işçi çıkarmanın yollarını arayan kötü niyetli
işverenlere karşı çok dikkatli olmalı.Tazminat vermemek
için psikolojik baskı, sözlü veya fiili şiddet
uygulamaya çalışanlara karşı yasal haklar incelenmeli...
Anadolu'da "yokluk mertliği bozar" diye bir tabir
vardır. Gerçekten özellikle kriz dönemlerinde, pek çok
dürüst işverenin bile çalışanların hakları konusunda
kaba tabiriyle "yan çizdiği" olur. En büyük gürültü de
işten çıkarmalarda kopar.
Kıdem tazminatı
İşverenleri, eleman çıkarırken en fazla düşündüren
husus, kıdem tazminatı ve benzeri haklardır. Hele hele
işine son verilecek elemanın kıdemi fazla ise, iş daha
da zorlaşır. Bu yüzden kimi kötü niyetli işverenler,
yasal haklarını vermeden işçi çıkarmanın yollarını
ararlar. Yargı kararları ve iş dünyasında yaşanan örnek
olaylar, çalışma hayatımızın bu konuda bir hayli zengin
olduğunu gösteriyor. Bu birikimden hareketle
işverenlerin en fazla başvurduğu "yıldırma" yöntemlerini
ve bunlara karşı çalışanlara tavsiyelerimizi şöyle
sıralayabiliriz;
Psikolojik baskı
Psikolojik baskı, sözlü veya fiili şiddet taktiğine
karşı çalışanların mümkün olduğunca sabırlı olmaları ve
fevri hareketlerden kaçınmaları gerekiyor. Tabii ki bu
baskılar normal sınırlar içinde kaldığı sürece. Baskılar
sözlü ya da fiili şiddete dönüşmüşse, derhal istifa edip
yargı yoluyla da olsa bütün haklar alınabilir.
Bordro önemli
Ücret bordrosunu çalışana imzalatıp, ücretin ödenmesini
geciktirmek veya parça bölük ödemek. Bu durumda ücret
bordrosu imzalandığı için çalışanın yapabileceği çok
fazla bir şey kalmıyor. Fakat bu genel bir uygulama
halini almışsa, çalışan için haklı nedenle istifa sebebi
sayılır. Öte yandan ödeme gününden itibaren en geç 20
gün içinde ücreti ödenmeyen çalışan, ücret ödenmediği
sürece çalışmak zorunda değildir. Yine ücreti ödenmeyen
her çalışan ve her ay başına işverene 112 TL para cezası
verilir.
İşçinin tazminatlarını ve diğer alacaklarını ödemediği
halde işçiye, zorla ibraname (her türlü alacağımı aldım
yazısı) imzalatmak,
Başka görev vermek
İşe girişte boş kağıda imza attırıp, daha sonra bu
kağıdı ibraname olarak kullanmak. İbraname konusunu
aşağıda özel olarak ele alacağız.
İşçiye alışılmışın dışında görevler verip, yapmadığı
taktirde tutanak tutmak. Bu konuda İş Kanunu açıkça
çalışanların yanında yer alıyor. Nitekim Madde 22'ye
göre işveren, çalışanın rızasını almaksızın, çalışma
koşullarında esaslı bir değişiklik yapamaz. Çalışan,
rızası olmaksızın yapılan bu değişikliğe karşı istifa
ederek dava açabilir.
Çalışanı hırsızlık, işletme sırlarını ifşa veya diğer
gayri ahlaki hallerle suçlamak (iftira). Vebali çok ağır
olmakla beraber, maalesef çalışma hayatında
azımsanmayacak kadar çok görülen davranışlardan birisi
de bu. Böyle bir durumda çalışanın derhal yargı yoluna
başvurması ve işvereni iddiasını ispata davet etmesi
gerekir. İddiasını ispatlayamayan işveren, çalışanın
bütün haklarına ilaveten bir de manevi tazminatla karşı
karşıya kalacaktır.
Kayıtdışı çalışan onaylı belge alsın
Ülkemizin kronikleşmiş sorunlarından birisi de kayıt
dışı istihdam. Hala yüzde 45'lerde seyreden kayıtdışı
istihdam ortamında işverenler, sigortasız çalıştırmayı
önemli bir maliyet avantajı olarak görüyor. Bu kapsamda
başvurulan yöntemler ve çalışanlara tavsiyemiz;
SGK'ya hiç bildirim yapmadan çalıştırmak: Özellikle
vasıfsız elemanlar için küçük işletmelerin başvurduğu bu
yöntemde işveren, işe aldığı çalışanı SGK'ya hiç
bildirmiyor. Çalışırken biraz da mecburiyetten sesini
çıkarmayan çalışan, işten çıkarılınca tazminat
haklarından önce çalıştığını ispatlamaya çalışıyor. Bu
durumdakilerin, çalıştıkları süre zarfında mümkün
olduğunca fatura, irsaliye gibi belgelere imza atmaları,
ileride teftiş ve yargı aşamasında lehlerine olacaktır.
SGK'ya gerçek ücretten değil, daha düşük ücretten
bildirim yapmak: Kayıtdışı istihdamın en yaygın
türlerinden birisi bu. Örneğin bir çalışana brüt 1500 TL
ücret ödendiği halde SGK'ya asgari ücretten
bildiriliyor. İşten çıkarma durumunda ise işveren, kıdem
tazminatını gerçek ücretten değil, resmi bildirim
üzerinden ödeme yoluna gidiyor. Bu durumdaki
çalışanların, çalışma esnasında gerçek ücretlerini
gösterir ve işveren tarafından onaylı bir belgeyi elde
etmeleri yararlı olacaktır. Örneğin banka kredisine
başvurmak için işverence düzenlenmiş gerçek bordro gibi.
Hileli işlemler yargıya takılır
Hileli işlemlerle, çalışanların sözleşme halinde olduğu
şirketin içini boşaltmak ve iflas/konkordato ilan etmek.
Bu tür durumlarda hileli işlemlerin ispatlanması halinde
çalışanlar her türlü haklarını alabiliyor. Fakat bu iş
ne derece profesyonelce yapılmışsa ispatı da o derece
zor oluyor.
Muhtemel bir işten çıkarmada kıdem tazminatı ödememek
için her yıl çalışanlara kağıt üzerinde girdi - çıktı
yapmak. Daha önceleri işverenlerin sık sık başvurduğu bu
yöntem, son yıllarda yargı kararlarının çalışanlar
lehine çıkması sayesinde artık pek işe yaramıyor.
Belirsiz süre çalışmak
Belirsiz süreli çalışanları, yine tazminatlardan
kurtulmak için, art arda yapılan sözleşmelerle belirli
süreli çalışan gibi göstermek. Bir önceki şıkta olduğu
gibi burada da yargı çalışanların yanında. Zincirleme
sözleşmelerle kıdem tazminatından kurtulma çabası, yargı
aşamasında akim kalıyor.
Ortaklık yapısı aynı olan grup şirketler arasında
personel transferi yaparak birikmiş kıdem tazminatlarını
eritmeye çalışmak. Bu konuda da örnek yargı kararları,
çalışanların mağduriyetinin yargı aşamasında
giderildiğini gösteriyor.
İbraname iyi okunmalı
Tırnak içinde uyanık işverenlerin sık sık başvurduğu bir
yöntem daha var. Bu yöntem, yukarıda kısaca
bahsettiğimiz üzere, çalışanlara ibraname imzalatarak
tazminatlardan yırtma yöntemi. İbraname, bir çalışanın
işten ayrılırken, işverenden tüm yasal haklarını
aldığına dair imzaladığı bir belge. Bu belgenin
düzenlenmesinde başvurulan iki ayrı usul var;
Kimi işveren, çalışanları işe başlatırken boş kağıda
imza attırır ve daha sonra bu kağıdı ibraname olarak
kendisi doldurur. Bu sonradan doldurma işi genelde
acemice yapıldığı için yargı aşamasında işverenin pek
işine yaramıyor.
Eksik ödeme
Kimisi de işten çıkarma esnasında çalışanına kıdem,
ihbar ve diğer alacaklarını ödemediği ya da eksik
ödediği halde tam ödemiş gibi imza attırır. Şunu hemen
belirtelim ki Yargıtay, "işverenden tüm yasal
alacaklarımı aldım" şeklindeki ibranameyi işvereni
kurtaracak bir belge olarak kabul etmiyor.
O yüzden çalışanlar, bu tür genel ifadelerin olduğu
belgeyi imzalasalar da mahkeme yoluna gidebilirler.
Bunun yanında, çalışan tarafından imzalanmış ibranamede
ödendiği ileri sürülen tazminatlar ve ücretler tek tek
miktarlarıyla sayılmışsa bu, yargı safhasında da geçerli
sayılmakta. Dolayısıyla işten ayrılırken imza atılan
belgelere ve içeriğine dikkat edilmesi gerekiyor.
Sadettin ORHAN
sorhan@bugun.com.tr
23.04.2009 |