Ba
ve Bs formlarının aylık olarak
verilmesi
şart mıdır?
Bilindiği üzere, Vergi Usul
Kanunu'nun kayıt nizamına ilişkin 219. maddesinde,
defter tutmakla yükümlü olanlar için, kayıtların
defterlere ne zaman yapılması gerektiği konusunda
düzenleme yapılmış ve muamelelerin defterlere zamanında
kaydedileceği belirtildikten sonra, madenin "a"
bendinde; "Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun
olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir
zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların
on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir" hükmü yer
almıştır. Aynı madenin "b" bendinde ise; "Kayıtlarını
devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro
gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut
vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin
bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak
bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha
geç intikal ettirilmesine cevaz vermez" hükmü yer
almıştır. Anılan madenin "c" bendi hükmüne göre ise,
serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe
kaydedilmelidir.
Vergi Usul Kanunu'nun 352/1-6. maddesinde ise, anılan
kanunun kayıt nizamına ilişkin hükümlerine aykırı
hareket edilmesi halinde, l. derece usulsüzlük cezası
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu'nun 148, 149 ve mükerrer 257'nci maddelerinin
verdiği yetkiye dayanarak, Maliye Bakanlığı'nca
yayımlanan 362 sıra no'lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan
mükelleflerin yıllık bazda, belirli bir haddi aşan mal
ve hizmet alımlarını "Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin
Bildirim Formu (Form Ba)" ile; mal ve hizmet satışlarını
ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu
(Form Bs)" ile bildirmeleri hususunda yükümlülük
getirilmişti. Bu düzenleme uyarınca, özel hesap dönemine
tabi olan mükellefler de diğer mükelleflerde olduğu
gibi, Ba ve Bs bildirim formlarını, tabi oldukları özel
hesap dönemi itibarıyla değil, takvim yılı itibarıyla
düzenlemekte ve takip eden yılın şubat ayı içinde
(Maliye Bakanlığı'nca süre uzatımı yapılmışsa, uzatılan
süre içinde) vermekte idiler.
Maliye Bakanlığı daha sonra yayımladığı , 381 seri no'lu
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre
defter tutan mükelleflere, 2008 yılı ve müteakip
yıllarda düzenleyecekleri Ba ve Bs bildirim formlarını
aylık dönemler halinde vermeleri zorunluluğu
getirmiştir. Anılan tebliğle yapılan düzenlemeye göre,
mükellefler bildirim formlarını aylık dönemler halinde
düzenleyerek, takip eden ayın 5'inci gününden itibaren
bir sonraki ayın 5'inci günü akşamına kadar vermekle
yükümlüdürler. Özel hesap dönemine tabi olan
mükelleflerin de Ba ve Bs bildirim formlarını tabi
oldukları özel hesap dönemi itibariyle değil, aylık
dönemler halinde düzenlemeleri gerekmektedir. Yapılan bu
yeni düzenleme çerçevesinde, 2008 yılı ve takip eden
yıllara ilişkin, mükelleflerin, aylık dönemlerde, bir
kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 8.000 TL
(Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alımları,
"Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form
Ba)" ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç
8.000 TL (Türk Lirası) ve üzerindeki mal ve/veya hizmet
satışları ise "Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin
Bildirim Formu (Form Bs)" ile bildirilmektedir. Limitin
altında kalan alış ve satış bedelleri toplamı ise "Diğer
Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı" ( Tablo III ) bölümüne
yazılmaktadır (Ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak
suretiyle yapılan satışların toplamı KDV hariç tutarlar
olarak Tablo III'e dahil edilmektedir).
Bildirim verme yükümlülüğünde olan, ancak, tüm alış ve
satışları belirtilen hadlerin altında kalan mükellefler,
söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri
doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar. Bu
bildirimlerinde limit altında olan tüm alışları için Ba
formunun, limit altında olan tüm satışları için de Bs
formunun Tablo III bölümünde yer alan "Diğer mal ve
hizmet bedeli toplamı" alanları doldurulmaktadır. Anılan
bildirimler, beyannamelerini elektronik ortamda vermek
zorunda olan mükelleflerce elektronik ortamda verilmek
zorundadır.
381 no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde de ifade
edildiği üzere, bildirim formlarını elektronik veya
kağıt ortamında belirlenen süre içinde vermeyen, eksik
veya yanıltıcı bildirimde bulunan mükellefler hakkında,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355'inci
maddesi hükmü uyarınca işlem yapılarak özel usulsüzlük
cezası kesilmektedir.
Maliye Bakanlığı son zamanlarda elektronik ortamda
aldığı bu formlardaki bilgileri bilgisayar ortamında
çapraz kontrollere tabi tutmakta ve aylık bazda verilen
bu formlarda uyumsuzluk görülen mükellefleri vergi
dairelerine ya da vergi denetmenlerine ileterek konunun
incelenmesini ve sorgulanmasını sağlamaktadır.
Uygulamada, çeşitli nedenlerle yapılmış olan bir
muameleye ilişkin belgeler (faturalar) karşı tarafa geç
ulaşabilmekte ya da karşı tarafın kayıtlarına bu
belgenin düzenlendiği ayda değil de sonraki aylarda
girebilmektedir. Bu gibi durumlarda, mal ya da hizmetin
satıcısı konumunda olan mükellef düzenlemiş olduğu
belgeyi düzenlediği ay itibariyle kayıtlarına hasılat
olarak almakta ve o aya ilişkin olarak verdiği
satışlarına ilişkin Bs formunda bu hasılatını da
göstermektedir. Muamelenin karşı tarafı konumundaki
alıcı mükellef ise, kendisine geç intikal eden ya da
diğer nedenlerle kayıtlarına almakta geciktiği bu
belgeleri sonraki aylara ilişkin olarak verdiği
alımlarına ilişkin Ba formunda göstermektedir. Piyasada
artık yaygın olarak aylık müşteri mutabakatları
yapılması yoluna gidiliyor olsa bile bu gibi farklı
ayların formlarıyla bilgi verilmesi çok sık karşılaşılan
durum olup, bu yüzden cezalı işlemlerle karşı karşıya
kalınmaktadır. Çoğu zaman, bu husus izah edilmeye
çalışılsa da yapılan izahlar vergi idaresince kabul
edilmemekte ve ceza uygulanması yoluna gidilmektedir. Bu
durumda mükellefler ya kendilerince haksız olarak
niteledikleri bu cezaları ödemekte ya da ihtilaf yaratıp
dava konusu yapmaktadırlar. Bu da vergi idaresi ile
mükellef arasında gereksiz işlem yükü ve zaman kaybına
yol açmaktadır.
Anılan bu tür olumsuzlukların önüne geçilebilmesi için,
kanımızca, ya anılan formların aylık olarak
istenmesinden vazgeçilmeli ya da vergi idaresince
yapılan sorgulama ve denetimlerde yıl atlanmamak
kaydıyla, sonraki aylarda kayıtlara alınmış bu tür
alımların kayda alındıkları aya ait formlarda
bildirilmiş olması cezalandırmaya konu yapılmamalıdır.
Nitekim; yazımızın ilk bölümünde açıklandığı üzere,
Vergi Usul Kanunu'nun kayıt zamanlarına ilişkin
hükümleri, mahsup fişi düzenleyen mükelleflerce,
muamelelerin 45 gün zarfında kayıtlara alınmasına imkan
tanımakta olup, bu süre zarfında yapılan kayıtlar
yasaldır. Dolayısıyla, bu süre içinde kayıtlara alınmış
alım belgelerinin kayıtlara alındığı aya ilişkin
formlarla bildirilmiş olması da kanımızca yasal
düzenlemelere aykırı olmayıp, cezalandırmayı da
gerektirmez. Keza, katma değer vergisi açısından da
benzer sorunlar nedeniyle Katma Değer Vergisi Kanunu'nun
"indirim" ile ilgili 29. maddesinde düzenleme yapılmış
ve indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu
takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların
kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde
kullanılabilmesine imkan tanınmıştır. Bu yasal
düzenlemenin verdiği imkan da göz önünde
bulundurulduğunda, mükelleflerin alımlarına ilişkin
belgeleri kayıtlarına aldıkları aya ilişkin formlarıyla
bildirmeleri makul izah olarak kabul edilmeli ve bu gibi
durumlarda cezalandırma yoluna gidilmemelidir.
Akif AKARCA /
Dr.Mehmet ŞAFAK
akif.akarca@alfaymm.com
20.08.2009 |