Ülkemizde tevkifat vergisi uygulaması ve sonuçları
Türk vergi sisteminde "tevkifat"
(kesinti) yoluyla vergilendirme giderek önem
kazanmaktadır. Bu bağlamda Gelir Vergisi Yasası'nın 94,
geçici 67, Kurumlar Vergisi Yasası'nın 15 ve 30, Veraset
ve İntikal Vergisi Yasası'nın 17/2, Katma Değer Vergisi
Yasası'nın 9'uncu maddeleriyle uygulanmakta olan
tevkifat müessesesi zaman içinde gerek tevkifat yapmakla
yükümlü olanları ve gerekse kendisinden tevkifat
yapılanları duraksamaya düşürmektedir.
"2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası"nın "Bütçe
Gelirleri" bölümündeki rakamlara göre yıl içinde
beklenen Gelir Vergisi hasılatı 46.598.274.000 TL olup
bu miktarın yaklaşık yüzde 91,3'ü olan 42.560.962.000
TL'si tevkifat yoluyla tahsil edilebilecektir. Bu
bilgiler ışığında halen ülkemizde uygulanmakta olan
Gelir Vergisi Yasası'nın hasılat sağlama açısından "Tevkifat
Vergisi" Yasası haline dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Gelir Vergisi Yasası sistematiği içinde tevkifat
müessesesi iki ayrı şekilde yer almaktadır. Şöyle ki;
* Gelir Vergisi Yasası'nın dördüncü kısmı "Verginin
tarhi" ile ilgili hükümleri içermektedir. (Madde:
83-100) Bu kısım içinde yer alan üçüncü bölümün başlığı
"Vergi Tevkifatı ve Muhtasar Beyanname"dir. (Madde:
94-100)
Söz konusu yasanın 94'üncü maddesi gereği olarak "Kamu
idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair
kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları,
dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi
işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve
serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya
zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler,
söz konusu yasa maddesinde bentler halinde sayılmak
suretiyle belirtilen ödemeleri yaparken istihkak
sahiplerinin Gelir Vergisi'ne mahsuben tevkifat yapmakla
yükümlüdürler.
Yasa maddesinde sayılmak suretiyle belirtilen tevkifat
konusu ödemelerin "avans" olarak yapılmış olması,
tevkifat yapılmasına engel oluşturmaktadır. Dolayısıyla
eğer bir ödeme "tevkifat" konusu ise bu konuya ilişkin
ödemenin "avans" olarak yapılması halinde de tevkifata
tabi tutulması gerekmektedir.
Söz konusu yasa maddesinde tevkifat yapacaklar arasında
basit usulde vergiye tabi olanlar sayılmamıştır. Bu
nedenle söz konusu mükellefler Gelir Vergisi tevkifatı
yapmakla yükümlü tutulmadıkları gibi, konuya ilişkin
muhtasar beyanname vermekle de yükümlü değildirler.
Gelir Vergisi Yasası'nın 94'üncü maddesinde yer alan
ödemelerden genel olarak yapılması öngörülen vergi
kesintisi oranı yüzde 25 olarak belirlenmiştir. Ancak
genel kural böyle olmakla birlikte, bakanlar kurulu bu
kesinti oranlarını belli ölçülerde artırma veya sıfıra
kadar indirme yetkisine sahiptir. Buna göre bakanlar
kurulu söz konusu yasa maddesinde yer alan yüzde 25
genel oranını, her bir ödeme ve gelir için ayrı ayrı
sıfıra kadar indirme veya bir katına kadar artırmak
suretiyle yeniden tespit etme yetkisine sahiptir. Bu
yetki sınırları yasa maddesinde ayrıntılı olarak
düzenlenmiştir. Ayrıca bakanlar kurulu tarafından ilan
edilecek olan ülkelerde yerleşik veya faaliyette
bulunanlara nakten veya hesaben yapılan ve tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler üzerinden her bir ödeme
türü, faaliyet konusu ya da sektör itibariyle farklı
oranlar tespit edilmek suretiyle bu yetkiyi
kullanabilecektir. Konuya ilişkin olarak yasa maddesi
ile belirlenen oran yüzde 30'dur.
* Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesi ile
01.01.2006 ile 31.12.2015 tarihleri arasında geçerli
olmak üzere uygulanması öngörülen menkul sermaye
iratları ile bazı menkul kıymetlerin el değiştirmesinden
doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin
düzenlemeler ağırlıklı olarak "vergi tevkifatı" ile
ilgilidir. Bir başka anlatımla 01.01.2006 tarihinden
sonra ihraç edilen menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarından elde edilen kazançların
vergilendirilmesinde sözü edilen yasa maddesindeki
hükümler geçerli olmaktadır.
Geçici 67'nci maddenin 4 fıkrası gereği olarak; bankalar
arası mevduat ile aracı kurumların borsa para
piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait
paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, aynı
yasanın 75'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan;
* Mevduat faizleri (bent no: 7)
* Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile
kâr-zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları
ve özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma hesabı
karşılığında ödenen kâr payları, (bent no: 12)
* Her nevi tahvil ve Hazine bonosu ile Toplu Konut
İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme
İdaresi'nce çıkartılan menkul kıymetlerin geri alım veya
satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkartılması
karşılığında sağlanan menfaatler (Repo gelirleri) (bent
no: 14)
ödemeyi yapanlarca yüzde 15 oranında vergi tevkifatına
tabi tutulmaktadır. Yasal düzenleme gereği olarak bu
iratlar üzerinden Gelir Vergisi Yasası'nın 94 ve
Kurumlar Vergisi Yasası hükümleri çerçevesinde ayrıca
tevkifat yapılmamaktadır.
Uygulamada tevkifata konu olan ödemeler ile yine
tevkifata konu irat (gelir) elde edenlerle, kendilerine
yapılan ödemelerden kesinti yapılması gerekenler
açısından ortaya çıkan sorunlar hukuki açıdan farklı
sonuçların ortaya çıkmasına da neden olabilmektedir. Bu
konunun üzerinde gelecek yazımızda daha ayrıntılı olarak
durulacaktır.
Veysi Seviğ
referans/20.01.2009 |