Haksız çıkma zammı
Anayasa Mahkemesi'nde
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun'un 58. Maddesi'nin beşinci fıkrasına göre, ödeme
emrine karşı dava açan ve "Davasında tamamen veya kısmen
haksız çıkan borçludan, hakkındaki davanın reddolunduğu
miktardaki amme alacağı yüzde 10 zamla tahsil edilir".
Bu zamma uygulamada verilen genel ad, "haksız çıkma
zammı veya tazminatı"dır. Haksız çıkma zammı, ödeme emri
aleyhine dava açan hemen herkese, idare tarafından
davanın aleyhine sonuçlandığı tutar üzerinden
uygulanmaktadır. Dolayısıyla kısmen haksız çıkanlar,
davayı kaybettikleri tutar üzerinden bu zammı veya
tazminatı ödemek durumunda kalmaktadırlar.
Kamu alacaklarında haksız çıkma tazminatı konusunu daha
önce birkaç kez bu köşede irdelemiştim. Yazılarımda da
bu düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu savunmuştum.
Yazılarımda kısaca şunları söylemiştim:
Haksız çıkma tazminatı bugünkü haliyle ve kanaatimizce
anayasaya aykırıdır. Zira gerek düzenleme gerekse
uygulama haksız çıkma tazminatını, dava açmanın cezası
haline getirmiş ve söz konusu tazminata kişileri yargı
haklarını kullanmaktan caydırıcı bir işlev yüklemiştir.
Yaptırımla karşılaşma riski ile kişilerin yargı
haklarını kullanmamalarının özendirilmesi veya
caydırılması ise hak arama özgürlüğünü sınırlandırır ve
hukuk devletinin gerçekleşme aracı olan "idari
işlemlerin yargı denetimine tabi olması" ilkesini
zedeler. Üstelik sadece davacının haksız çıkması halinde
bu tazminatı ödemek durumunda kalması, haklı çıkması
halinde ise haksız işlem yapan idarenin tazminat
ödemesinin yasada öngörülmemiş olması da ayrı bir
eşitsizliktir.
Bu tazminatın istenebilmesi için Vergi Mahkemesi
kararının kesinleşmesinin gerekmesine rağmen, çoğu zaman
idare bunu dahi beklememekte, bir başka deyişle temyiz
neticesi gelmeden bu tazminatı talep etmektedir. Bu da
idarenin de bu düzenlemeye "yargıya başvurmanın cezası"
gözü ile baktığını göstermektedir.
Ancak bir davada bu konuda yapılan anayasaya aykırılık
iddiası İstanbul 9. Vergi Mahkemesi'nin 15.10.2002 günlü
ve E. 2002/1153, K. 2002/1285 sayılı kararıyla ciddi
bulunmamış ve konu Anayasa Mahkemesi'ne taşınamamıştır.
Bu karar Danıştay 4. Dairesi'nin E. 2002/4562
K.2003/2482 sayı ve 21.10.2003 tarihli kararı ile
onanmıştır. Ancak her iki kararda da ciddi bulmamanın
gerekçesi yer almamıştır.
Haksız çıkma tazminatının özel hukuk ve alacaklardaki
izdüşümü icra inkâr tazminatıdır. Ancak oradaki oran
yüzde 10 değil, yüzde 40'tır. İcra Hukuku'na göre
alacaklının yaptığı takibe borçlunun itirazı halinde,
Mahkeme (icra mahkemesi veya görevli adli mahkeme)
tarafından borçlunun itirazının haksızlığına karar
verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli
görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki
tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin
tahammülüne göre red veya hükmolunan meblağın yüzde
kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla
mahkûm edilir. (İcra İflas Kanunu 67, 68).
Kamu alacakları ile ilgili olarak 58. maddenin de
benzeri şekilde olması gerektiğine inanıyoruz. Şöyle ki;
bu tazminata ancak, borçlunun kötü niyetli olduğu
hallerde ve davasının haksız olduğu durumlarda,
borçlunun durumuna göre kanunda belirtilen üst sınıra
kadar olmak kaydı ile hâkim tarafından, diğer tarafça
talep edilmiş olunması halinde hükmedilmelidir. Hatta bu
konuda hâkime, idarenin haksız çıkması halinde idareyi
de borçlu lehine aynı ödemeyi yapmaya mahkûm etme
yetkisinin de tanınması gerekir. Hem adalet bunu
gerektirir hem de böylece idare, yapacağı inceleme ve
takiplerde daha dikkatli olur.
Hatta bir yazımızı şöyle bitirmiştik: "Hakkında haksız
çıkma tazminatı talep edilenlerce, bu talebin anayasaya
aykırılık iddiası ile dava konusu yapılmasında yarar
vardır. Elbet bir mahkeme, bu iddiaları ciddi bularak
konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaktır."
Nihayet bir mahkeme, İstanbul 2. Vergi Mahkemesi 6183
Sayılı Kanunun 58. Maddesi'nin söz konusu beşinci
fıkrasını anayasal denetimden geçirmek üzere Anayasa
Mahkemesi'ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi, 5 Kasım tarihli toplantısında ilk
incelemesi yapılan başvurunun E. 2009/83 sayılı dosya
olarak esastan incelemeye alınmasına karar verdi. Şimdi
söz Anayasa Mahkemesi'nde.
Ne dersiniz? Galiba yine haklı çıkacağız.
Bumin Doğrusöz
19.11.2009 |