Vergide yabancı
ayrımcılığı sona erdi, gözler yeni düzenlemede
Vergi ve ekonomi çevreleri, geçtiğimiz haftayı
Anayasa Mahkemesi'nin aldığı iptal kararları
tartışmalarıyla kapattı. Mahkeme 2006 yılında yapılan
değişiklikle hisse senedi, bono, tahvil gibi borsa
araçlarında yerliden alınıp, yabancıdan alınmayan
vergilerin ayrımcılığa sebep olduğuna karar vererek
yabancıdan yüzde 0 (sıfır) oranında stopaj yapılacağı
hükmünü iptal etti.
Bu karar, yerli ve yabancı yatırımcıların borsa
kazançlarının eşit olarak vergilendirilmesi gerektiği
gerekçesiyle alındı. Bu durumda Maliye, yapacağı yeni
düzenlemeyle ya yabancılardan da vergi alacak veya
yerlilerin de kazançlarını vergi dışı bırakacak.
Maliye, 2006'da menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde
yeni bir yönteme geçmişti. Buna göre bankalar ve aracı
kurumlar, alım-satımına aracılık ettikleri menkul
kıymetlerle diğer sermaye piyasası araçlarından
yatırımcıların elde ettiği faiz ve diğer gelirler
üzerinden stopaj yapacaktı. Aynı şekilde mevduat, repo
ve vadeli işlemlerden sağlanan gelirler de stopaj
kapsamına alınmıştı. Bu kapsamda yapılması gereken
stopaj, kanunda yüzde 15 olarak belirlenmişti. Ancak
yerli-yabancı ayrımı yapılmadan tüm yatırımcılardan
alınacağı hüküm altına alınan bu vergi, yabancı
sermayeyi daha güvenli ve masrafsız limanlar aramaya
itmişti. Yabancı sermayenin kaçtığını gören hükümet,
Temmuz 2006'da dar mükellef gerçek kişi ve kurumların
banka ve aracı kurum aracılığıyla elde ettikleri hisse
senedi alım satım kazançları ile devlet tahvili, Hazine
bonosu ve özel sektör tahvillerinden elde ettikleri faiz
ve alım satım kazançları, yatırım fonları ile vadeli
işlem borsalarındaki işlemlerden sağladıkları kazançlar
üzerinden yapılan stopaj oranını yüzde sıfıra
indirmişti. Yabancılara tanınan bu avantaj yerli
yatırımcıların tepkisine sebep olunca iki hafta sonra
yerli tam mükellefler tarafından yukarıda sayılan
gelirler üzerinden yapılacak stopajın oranı yüzde 10'a
indirildi. En son geçtiğimiz yıl kasım ayında tam
mükellef gerçek kişi ve kurumların hisse senedi (menkul
kıymetler yatırım ortaklıkları hisse senetleri hariç)
alım satımından sağladıkları kazançlarda tevkifat oranı
yüzde sıfıra indirilmişti. Ancak tam mükelleflerin hisse
senedi dışındaki menkul kıymet gelirlerinden yüzde 10
oranında vergi kesintisi yapılmaya devam ediyor.
TANINAN SÜREDE DÜZENLEME YAPILMALI
Mahkeme kararı yabancılara tanınan avantajı kaldırdı.
Böylece dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar tarafından
elde edilen bazı kazançlarda stopaj oranını sıfıra
indiren düzenleme iptal edilmiş oldu. Ancak unutulmaması
gereken şey, bu iptal işlemine ilişkin kararın henüz
Resmî Gazete'de yayımlanmadığıdır. Gerekçeli kararın
yayımlanması bile uzun zaman alacaktır. Ayrıca karar,
yayımlandıktan 9 ay sonra yürürlüğe girecek. Dolayısıyla
bu karar uyarınca dar mükellef yatırımcılar açısından
bugünden itibaren geçerli olacak bir oran değişikliği
söz konusu değil. Şimdilik heyecana kapılacak ve
telaşlanacak bir durum yok. Zaten Gelir İdaresi'nden
Maliye Bakanı'na, ekonomistlerden uluslararası denetim
firmalarına kadar her kesimden yapılan açıklama iptal
kararının yıkıcı bir etki doğurmayacağı, zamanında
alınacak kararlarla olumlu müdahalelerin yapılacağı
yönünde. Nitekim JP Morgan tarafından yayınlanan
raporda, kararın piyasalarda belirsizliği artıran bir
gelişme olduğu, ancak kurum olarak yabancı yatırımcılara
vergi getirileceğine ihtimal verilmediği ifade ediliyor.
Belirtilen süre içerisinde herhangi bir düzenleme
yapılmaz ve mahkeme kararı bu haliyle yürürlüğe girerse
dar mükelleflerin kapsama giren gelirleri üzerinden
yüzde 15 vergi kesintisi yapılacak. Çünkü Gelir Vergisi
Kanunu'nun geçici 67. maddesinde yer alan oran, yüzde
15'tir. Bu oran Bakanlar Kurulu kararıyla sadece tam
mükellefler açısından (bazı gelirler için) yüzde 10'a
indirildi. Şimdi bundan sonra yapılacak düzenlemeye
odaklanmak gerekir. Tabii öncelikle bu alandaki
vergilemeye ve uygulanacak vergi oranına karar vermek
gerekecek. Mahkemenin iptal kararına rağmen aynı
uygulama mı devam edecek, yoksa yerli-yabancı ayrımı
yapmadan her kesimin kazancından vergi alınmaktan vaz mı
geçilecek? Bunu yabancı sermayenin ülkede tutulması
gerekliliği ile bütçe dengesinin korunması arasındaki
tercih belirleyecek. Daha önce yerli yatırımcıdan
yapılan tevkifat oranını yüzde sıfıra indirmeyi düşünen
Maliye, 600 milyon liralık gelirden vazgeçilmesi
gerektiğini anlayınca oran indirimini hisse senetleri
ile sınırlı tutmuştu.
Yatırım indiriminde süre sınırlaması iptal edildi
Anayasa Mahkemesi, daha önce mükelleflere yeni projeler
geliştirme imkânı tanıyan yatırım indiriminden gelen
avantajı kullanmanın da yolunu açtı. Nisan 2006'da
kaldırılan yatırım indiriminden faydalanma hakkı
bulunanlara yönelik kısıtlama içeren hükmü iptal edildi.
Daha önce uygulanan yatırım indirimi kaldırılırken
Kurumlar Vergisi oranı da yüzde 20'ye indirilmiş,
yatırım indirimi istisnasından faydalanma için 3 yıllık
bir geçiş süresi getirilmişti. Yani, 2006'da yatırım
indirimi istisnasına son verilmesine rağmen,
mükelleflerin mevcut yatırımları sebebiyle hak
kazandıkları yatırım indirimi istisnası tutarlarını üç
yıl süreyle kullanmalarına imkân tanınmıştı. Böylece
mükellefler 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait Kurumlar
Vergisi beyannameleri kapsamında beyan edilecek
kazançlarını yatırım indirimi istisnasına konu
edebildiler. Bu haktan faydalanan mükelleflere Kurumlar
Vergisi oranı yeni indirimli orandan değil, eski orandan
hesaplandı. İlgili yıllarda indirilemeyen yatırım
indirimleriyse sonraki yıllara devredilemedi. Bu üç
yıllık süre sınırlamasına ve yatırım indiriminden
faydalanıldığı durumda, eski Kurumlar Vergisi
oranlarının uygulanacağına ilişkin hükümlerin Anayasa'ya
aykırı olduğu iddiasıyla iptal davası açılmıştı. Mahkeme
"...sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait..."
ibarelerinin iptaline karar verirken, "...(vergi oranına
ilişkin hükümler dahil)..." ibaresinin iptal talebini
reddetti. Buna göre gerekçeli kararın Resmî Gazete'de
yayımlanması ve "...sadece 2006, 2007 ve 2008 yıllarına
ait..." ibarelerinin ileriye dönük olarak ortadan
kalkmasından sonra devreden yatırım indirimleri
kullanılabilir hale gelecek. Kanun, iptal kararının
Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten
kalkacağından, bu tarihe kadar yatırım indirimi
istisnasının süre sınırlaması geçerliliğini koruyacak.
Dolayısıyla iptal kararının Resmî Gazete'de
yayımlanmasından önce, beyannamelerin yatırım indirimi
istisnası yönünden ihtirazi kayıtla beyan edilip, yargı
yoluna başvurulmasında fayda var.
Ahmet Yavuz
Zaman/19.10.2009 |