Vadeli çeklerde
reeskont sorunu
"Bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki"
5838 sayılı yasanın 18'inci maddesiyle "Çekle ödemelerin
düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki"
yasaya geçici ikinci madde eklenerek "31.12.2009
tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce
çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı" geçersiz
sayılmıştır. Bu düzenleme gereği vadeli düzenlenmiş
çekler bundan böyle ilgili banka tarafından vadesi
geldiğinde ödenecek, vadesinden önce ibrazı halinde
ödenmeyecektir.
Bir başka anlatımla Türk Ticaret Yasası'nın 7070'inci
maddesinde yer alan "çek görüldüğünde ödenir" hükmü
31.12.2009 tarihine kadar uygulanamaz hale
getirilmiştir.
Söz konusu yasal düzenleme uyarınca halihazırda vadeli
olarak düzenlenmiş ve üzerinde ileriki günlere ait
tarihler bulunan çek hamilleri bu çeklerin tahsili için
ya üzerinde tarihi beklemek veya içinde bulundukları
nakit ihtiyacını karşılayabilmek için piyasa tabiri ile
kırdırmak zorundadırlar. Bu tür vadeli çeklerin bankaya
verilerek nakde dönüştürülmesi halinde söz konusu çekin
vadesi dikkate alınarak bu vadeye tekabül eden faiz
ödeme aşamasında çek bedelinden düşülecektir. Eğer söz
konusu vadeli çeklerin ticari bir borcun ödenmesi
sırasında ciro yoluyla kullanılması söz konusu olursa
aynı şekilde çekin vadesine göre taraflarca uygun
görülen miktar çekin üzerinde yazılı bedelden
indirildikten sonra kalan kısım mevcut borçtan indirim
konusu yapılabilecektir.
Bu uygulama vadeli olarak düzenlenen çeklerin gerek
nakde çevrilmesinde ve gerekse mevcut bir borcun
ödenmesinde aynen yukarıda belirttiğimiz şekilde
olmaktadır.
Bu gerçeğe karşılık Maliye Bakanlığı Vergi Usul Yasası
kapsamında "Vadeli çeklerde reeskont uygulaması"na
yönelik olarak 41 sayılı sirkülerle yapmış olduğu
açıklamada "çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet
olarak kabul edilmesi imkân dahilinde bulunmadığından
reeskont uygulamasının mümkün olamayacağını"
duyurmuştur.
Yasa koyucunun Vergi Usul Yasası'nın 281 ve 285'inci
maddeleri ile yapmış olduğu düzenlemenin amacı vadeli
olup, senede bağlanmış olan alacakların ve borçların
güncel değere yani bilanço günü değerine getirilmesi
suretiyle söz konusu kıymetlerin geleceğe yönelik olarak
içermekte oldukları vadelendirme maliyetinden
ayırmaktır.
Vergi Usul Yasası'nın 259'uncu maddesi değerleme
konusunda emredici bir kuralı içermektedir. Buna göre
"Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında
gösterilen gün ve zamanlarda haiz oldukları kıymetler
esas tutulur." Dolayısıyla yapılan yasal düzenleme
gereği geçici de olsa çekte vadenin kabul edilmesiyle
birlikte, çek bedeli içinde vade farkının bulunduğu
hususunun da kabul edildiği varsayılacaktır. Dolayısıyla
değerleme gününde çek bedeli içinde bulunan vade farkı
ile birlikte vade sonunda ödeneceğinden hareketle,
değerlemenin yapıldığı günde çek bedelinden Vergi Usul
Yasası'nın 259'uncu maddesi uyarınca vade farkının
ayrıştırılması gerekecektir. Gerçekte geçici bir
düzenleme olsa bile çeklerin adesinde ödenmesini
sağlayan yeni düzenleme çekleri bir anlamda vadeli senet
haline dönüştürmüştür. Daha açıkçası çek geçici olsa
dahi bonolaştırılmıştır. Bu nedenle ileri tarihli olarak
düzenlenmiş çeklerin Vergi Usul Yasası'nın reeskont
konusundaki düzenlemeleri karşısında artık senet gibi
görülmesi ve ona göre işleme tabi tutulması
gerekmektedir. (Doğrusöz, Bumin "Vadeli çekte reeskont"
Referans, 14 Mayıs 2009)
Çekin görüldüğünde ödenmesi ile vadesinde ödenmesi
arasında hukuken çok önemli bir fark bulunmaktadır.
Çünkü çek görüldüğünde ödenmesi halinde ödeme aracı
özelliğini taşımasına karşın vadesinde ödenmesi halinde
senet ve benzeri nitelikte ödenmesi söz konusu olabilen
melez nitelikte bir hukuki talimat anlamına gelmektedir.
Vade ile çekin düzenlendiği tarih arasında çeki
düzenleyenin yasal düzenlemeden kaynaklanan bir dizi
hakları söz konusu olabilmektedir.
Geçmişte oluşan çekte vade olmayacağı varsayımından
hareketle vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulamayacağı
yönündeki yargı kararlarının bundan böyle yasayla
düzenleme gereği ileri tarihli yani vadeli olarak
düzenlenen çeklerde de teşmili pek mümkün olamayacaktır.
Ülkemizde sermaye piyasası mevzuatı uyarınca vadeli
çeklerin reeskonta tabi tutulması gerekmektedir. Buna
göre Sermaye Piyasası Kurulu, ileri tarihleri içeren
"çeklere alacak senedi mahiyeti verme amacı taşıdığı
düşüncesi ve genel kabul görmüş muhasebe ilkelerinden
olan özün önceliği kavramından hareketle vadeli çeklerin
reeskonta tabi tutulmasını zorunlu kılmıştır." (Özbudak,
M-Aydın, H "Vadeli çekler ve reeskont uygulaması" Vergi
Dünyası Nisan 1994, Sayı: 158, Sf: 40, Özyer, M. Ali
"Vergi Usul Kanunu Uygulaması" Sf: 570)
Veysi Seviğ
19.05.2009 |