Tarh edilen
vergiler ve kesilen vergi cezaları
için dava açmadan önce
başvurulabilecek idari yollardan
uzlaşmaya daha önceki yazılarımızda
değinmiştik. Uzlaşma; ihbarnamelerin
tebliğinden önce veya sonra olmasına
göre tarhiyat öncesi ve tarhiyat
sonrası olmak üzere iki biçimde
yapılabiliyor.
Uzlaşma görüşmelerinin
gerçekleşmemesi ya da görüşmeler
sonucunda uzlaşmanın sağlanamaması
durumunda mükellefler yargı yoluna
başvurabiliyorlar.
DAVA AÇILMASI
Tarhiyat
öncesi uzlaşmada, uzlaşma
sağlanmaması halinde, vergi ve ceza
ihbarnamelerinin tebliği beklenir.
Mükellefler, ihbarnamenin tebliği
tarihinden itibaren 30 gün içinde
yetkili vergi mahkemesinde dava
açabilirler.
Tarhiyat sonrası uzlaşmanın
gerçekleşmemesi veya yapılan
görüşmeler sonunda uzlaşmanın
sağlanamaması halinde ise dava açma
süresi konusunda üç farklı durum
ortaya çıkıyor. Dava açma süresi de
bu durumlara göre farklılık taşıyor.
DAVA AÇMA
SÜRESİNE İLİŞKİN ÖZEL DURUM
Toplumsal
olarak 'son dakikacılık' özelliğimiz
nedeniyle, uzlaşma başvurusu
genellikle sürenin bitimine yakın
yapılıyor. Bu durumda tarhiyat
sonrası uzlaşma görüşmeleri
genellikle dava açma süresi
bittikten sonra ya da çok az süre
kaldığında gerçekleşiyor.
Vergi ve ceza ihbarnamesinin
tebliğinden itibaren 30 gün olan
dava açma süresi bitmişse,
uzlaşmanın sağlanamadığının
tutanakla tebliğinden itibaren 15
gün içinde dava açılması gerekiyor.
Dava açma süresi bitmemişse kalan
dava açma süresinin kaç gün olduğuna
bakılıyor. Kalan süre 15 gün ve
daha fazla ise davanın kalan süre
içinde açılması gerekiyor.
Uzlaşma görüşmelerinin ileri bir
tarihte yapılması nedeniyle dava
açma süresi 15 günden az kalmışsa
kalan süre 15 güne tamamlanıyor.
Örneğin, kalan süre 11 gün ise dava
açma süresinin 15 gün olmasını
sağlamak üzere kalan süreye 4 gün
ekleniyor. Böylece uzlaşmaya
başvurulması nedeniyle kaybolan
sürenin her durumda en az 15 gün
olması sağlanıyor.
SÜRELERİN
HESABI
Vergi
yasalarının uygulanması bakımından
sürelerin hesaplanması oldukça
önemli. Özellikle uzlaşma ve dava
açılmasında olduğu gibi, bir hakkın
kullanılması konusunda belirlenmiş
'hak düşürücü' nitelikteki sürelerin
doğru hesaplanması gerekiyor.
Gün olarak belirlenmiş süreler
tebliğe dayalı olarak başlıyor. Süre
hesabında tebliğ yapılan gün hesaba
katılmıyor. Süreler hesaplanırken
tatil günleri de hesaba katılıyor.
Yani, vergi hukukunda süreler
'işgünü' hesabıyla yapılmıyor.
Sürenin son günü resmi tatil gününe
rastlarsa süre izleyen ilk işgününe
kadar uzuyor.
Sigara ruhsatı
mı geliyor?
'Dumansız hava sahası' sağlamak
amacıyla sert bir şekilde uygulamaya
konulan yasaklarla ilgili olarak 8
Eylül 2009 günü AKŞAM'da 'Sigara
Ruhsata mı Bağlanacak' başlıklı bir
yazı yazmıştık. Ortaya çıkan
gelişmeler, yazdıklarımızın
gerçekleşme yolunda olduğunu
gösteriyor.
Bir 'yetkili', esnafın
mağduriyetinin giderilmesi amacıyla
çalışmalar yapıldığını ve bazı
esneklikler sağlanabileceğini
söylüyor. Sağlık Bakanlığı ise
yasaktan dönüş olmadığını ısrarla
vurguluyor.
Sonuç ne olur, bilemiyoruz. Ancak,
soğuk günlerin de gelmesiyle esnaf
yasağın etkisini daha da yoğun
olarak hissetmeye başlayacak. Dış
ortam ısıtma cihazlarının satışında
gerçekleşen patlamaya bakılırsa,
esnaf bu konuda harcama yapmaktan
çekinmeyecek.
Yakında, esnafın mağduriyetini
önleme adına parayla sigara içme
ruhsatı verilmesi yönünde bir
düzenleme gelirse şaşırmayın. Böyle
bir uygulama, sigara içilen ve
içilmeyen yer ayrışması
yaratacağından sigara içmeyenlerin
tepkileri de asgari düzeyde olur.
Çalışmayan
kız çocuğu babası üzerinden sağlık
hizmeti alabilir mi?
MAYIS 2008'den itibaren memur
emeklisiyim. 1986 doğumlu kızım
benim sağlık güvencemden
faydalanırken Ocak 2008 ile Temmuz
2008 tarihleri arasında sigortalı
olarak çalıştığı dönemde kendi
sigortasından yararlanmıştır. Ancak
Temmuz 2008'den itibaren
çalışmamaktadır. Şu an benim sağlık
güvencemden faydalanabilir mi? Bu
konuda ne yapmam gerekir. Baha Gök
1 Ekim 2008 tarihinde ilgili
kanunları gereği bakmakla yükümlü
olunan kız çocukları, 5510 sayılı SS
ve GSS Kanunu gereğince de bakmakla
yükümlü olunan kişi sayılıyor. Ancak
durumlarında 1 Ekim 2008'den sonra
değişiklik olduğunda (sigortalı
olarak çalışmaya başlamak, evlenmek
gibi) sağlık hizmetlerinden
yararlanma koşulları 5510 sayılı
Kanun hükümlerine göre yeniden
belirlenecek.
Kızınızın çalışması 1 Ekim 2008
tarihinden önce (Ocak 2008-Temmuz
2008 arası) olup, 1 Ekim 2008 tarihi
itibarıyla bakmakla yükümlü
olduğunuz kişi durumunda olduğundan,
1 Ekim 2008 tarihinden itibaren de
bakmakla yükümlü olduğunuz kişi
olarak sizin üzerinizden sağlık
hizmeti alır. Bundan sonra sigortalı
olarak çalışmaya başlayıp
ayrıldığında, tekrar sizin
üzerinizden sağlık hizmeti alamaz.
Normal şartlarda sağlık hizmeti hak
sahipliğinin aktif olması gerekir.
Eğer aktif değilse Sosyal Güvenlik
Kurumu'na başvurarak aktivasyonunu
sağlayın
AKLINIZDA BULUNSUN
Ayıplı malda tüketicinin seçimlik
hakları
Tüketici aldığı malın ayıplı olması
halinde; bedelin iadesini, malın
ayıpsız olanıyla değiştirilmesini,
ayıp oranında bedel indirimini veya
ücretsiz onarım haklarından herhangi
birini kullanmakta serbesttir. Bu
haklardan birisini kullanan
tüketici, haklı bir sebep olmadan bu
haktan dönerek diğer haklardan
birisini talep edemez.