Özel emeklilik
sisteminden erken çıkan, ödediği primi bile geri
alamıyor
Birçok insan tasarruflarını değerlendirmek için
bireysel emeklilik sistemine dâhil oluyor. Ama daha
sonra primleri ödeyemedikleri veya farklı bir yatırıma
yönelecekleri için sistemden çıkmak istiyorlar. Çıkış
esnasında yapılan kesintiler ve alınan vergiler
katılımcıları şoke ediyor.
Çünkü ödenen prime ve kalınan süreye göre farklılık arz
etmekle beraber kimi zaman yatırılan prim toplamı kadar
bile iade alınamıyor. Birkaç okur da bu durumla
karşılaşmış, uygulamada bir hata olup olmadığını
soruyor.
Bireysel Emeklilik Sistemi, bireylerin güvenli bir
şekilde tasarruf yapmalarını ve yatırıma çevirmelerini
sağlayan özel bir emeklilik sistemidir. 2001'de
yürürlüğe giren sistem, gönüllü katılım esasına
dayanıyor. Giriş tarihinden itibaren en az 10 yıl
sistemde kalan, 56 yaşını tamamlayan ve asgari katkı
payını ödeyen herkes emekli olmaya hak kazanıyor. Elde
edilecek gelir, katkı paylarının miktarına ve bunların
getirisine bağlı olarak değişiyor. Çalışan veya
çalışmayan, isteyen herkes sisteme dâhil olabilir. Bu
sistem kapsamında toplanacak paraların ekonomiye girecek
olması sebebiyle devlet de sistemi destekliyor. Bir
fikir vermesi için, mayıs itibarıyla sisteme giren kişi
sayısının 1 milyon 815 bin 610 ve bu katılımcıların
sistem kapsamında topladığı toplam fon tutarının 7
milyar 318 milyon lira olduğunu belirteyim. Bu fonun 5
milyar 710 milyon lirası yatırıma yönlendirilmiş. Bu
destek çerçevesinde birçok vergisel teşvik getirilmiş
durumda. Ancak geri ödemelerde yapılan vergi kesintisi
ve karşılaşılan trajikomik durum biraz da bu
teşviklerden kaynaklanıyor.
Bir kişi ücretliyse, aylık brüt maaşının yüzde 10'unu ve
asgari ücretin yıllık tutarını, beyana tâbi mükellef ise
brüt gelirinin yüzde 10'unu ve asgari ücretin yıllık
tutarını aşmayan kısmını vergi matrahından düşebiliyor.
Yanlarında çalışan kişiler adına sisteme ödenen katkı
payları aynı limitler kapsamında Gelir veya Kurumlar
Vergisi'nden indirilebiliyor. Ancak sistemden ayrılma
aşamasında; vergilendirilecek gelirden düşülen bu
giderler vergiye tâbi tutularak başta alınmayan verginin
stopaj yoluyla tahsil edilmesi hedeflenmiş. Bu
düşünceyle yapılan düzenleme Gelir Vergisi sistemine
uymuyor. Menkul sermaye iradının şekil verildiği 75.
maddede özel düzenleme yoluna gidilerek bireysel
emeklilikten ayrılma aşamasında, kişilere yapılan tüm
ödeme, menkul sermaye iradı olarak kabul edilmiş.
Normalde sistemin kişiye yaptığı fazla ödemenin gelir
olarak kabul edilmesi ve vergilendirilmesi gerekiyordu.
Ama kanun koyucu bunu bu şekilde düzenlememiş, ödenen
primler dâhil sistem tarafından yapılan tüm ödemenin
vergiye tâbi tutulmasına karar vermiş.
Meclis'te görüşülen vergiyle ilgili tasarı, yasayı
değiştirmek için fırsat
Bireysel emeklilik sisteminde kalınan süre uzadıkça
alınan ödemelerin bir kısmı vergiden istisna tutuluyor.
Böylece sistemden çıkışın engellenmesi hedefleniyor.
Kanuna göre on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı
ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerden yüzde 15 vergi
kesintisi yapılıyor. Sisteme on yıl süreyle prim
ödemekle beraber emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlara
yapılan ödemelerin yüzde onu vergiden istisna tutuluyor.
Geriye kalan ödemenin yüzde 90'ı üzerinden yüzde on
oranında vergi kesintisi yapılıyor. Sistemden emekli
olmayı hak ederek ayrılanlara vergisel teşvik daha üst
düzeyde.
Sistemden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden
vefat, maluliyet, tasfiye gibi mecburi sebeplerle
ayrılanlara yapılan ödemelerin yüzde 25'i vergiden
istisna tutuluyor. Geriye kalan yüzde 75'lik kısım
üzerinden yüzde 5 vergi kesintisi yapılıyor. Sisteme
ödenen primler bile geri alındığında vergiye tâbi
tutuluyor. Yani diğer gelir unsurlarında olduğu gibi
kazanç olması şartı aranmıyor. Bu durumda da sistemde on
yıldan az süre kalan birisi, ayrılmak istediğinde
ödediği tüm primler ve bunların iratları toplamından
yüzde 15 oranında vergi kesintisini göze almalı. Ayrıca
normalde sisteme giriş esnasında alınması gereken giriş
aidatı da ödenmemişse bu kesinti yapılarak ödeme
yapılır. Bu durumda kişilerin ödedikleri prim
toplamından az tutarda para alarak sistemden ayrılma
bile söz konusu olabiliyor. Böylece kişilerin daha önce
vergilendirilmiş gelirlerinden elde ettikleri
tasarrufları bir kez daha vergilendirilmiş oluyor. Bu
mükerrer vergileme vergi adaletine terstir. Bu kişiler
ödedikleri primleri ücret veya diğer kazançlarının
vergilendirilmesi esnasında gider göstermişlerse
zararlarını bir nebze telafi etmiş olabiliyorlar. Ama bu
yola gitmemişlerse zararları katlanmış oluyor. Bu çarpık
vergilemenin yukarıda bahsettiğim mağduriyetlere sebep
olmaması için acilen bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Şu an Meclis'te olan vergi kanunlarında değişiklik
öngören kanun fırsat görülmeli ve bu adaletsiz uygulama
değiştirilmeli. En azından primlerini gider olarak
göstermeyenlerden vergi alınmaması gerekir. İdarenin
primleri kimin gider gösterdiği, kimin göstermediğini
tespit etmesi zor, deniyorsa bu gelirlerin beyanı
sağlanarak mahsup imkânı getirilebilir.
Ahmet Yavuz
Zaman/18.05.2009 |