Aylık ücretin anlamı
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
30.10.2001 tarih ve 2001/14351 E. sayılı kararında aylık
ücretten ne anlaşılması gerektiğine dair önemli
değerlendirmelerde bulunmuştur. Karar ücretin aylık
olmasından ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyması
açısından büyük önem taşımaktadır. Uygulamada 31 gün
süren aylarda ne kadar ücret hak edişinin doğacağına
ilişkin esaslı bir duraksama vardır. Bu durumla ilgili
çok sayıda dava açılmaktadır. Ancak Yargıtay aşağıda
incelediğimiz kararında bu tartışmayı tamamen halledecek
bir çözüm tarzı geliştirmiştir.
İncelememize konu kararda davacı işçi, 31 gün çeken
aylarda kendisine 30 gün üzerinden ücret ödendiğini buna
göre bir günün eksik hesaplandığını yani ödenmediğini
ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece,
bilirkişi raporuna itibar edilerek istek gibi sonuca
varılmıştır.
Yargıtay ise kararı temyizen incelemiş ve bozmuştur.
Yargıtay bozma kararında; taraflar arasında düzenlenmiş
yazılı bir hizmet akdi bulunmadığını, dosyada bazı
aylara ait ücret bordrosu varsa da, ücretin günlük ya da
haftalık ödendiği sonucunun çıkartılamayacağını,
bordroların aylık olarak ödendiğini, dolayısı ile de 31
gün çeken aylar için bir günlük ek ödeme yapılmasının
söz konusu olamayacağını belirtmiştir. Yargıtay bu
kararında yıl içinde yaşanan ayların bazısının 30,
bazısının 31 hatta Şubat'ında 28-29 gün sürdüğüne dikkat
çekmiştir. 28-29 gün çeken Şubat ayı için nasıl eksik
ücret ödenemeyecekse, 31 gün çeken aylar için de bir gün
fazla ücret ödenmeyecektir.
Yargıtay kararında önem arz eden husus ise bu kuralın
sadece aylık ücret kararlaştırıldığı durumlarda söz
konusu olabileceğidir. Bir diğer ifade ile ücretin
günlük veya haftalık olarak kararlaştırılması halinde
her çalışılan gün veya hafta başına ücret ödemesi
yapılmak gerekecektir.
Yargıtay aynı kararında davacının sorumluluk zammı ve
hafta tatili alacağı taleplerini de değerlendirmiştir.
Özellikle sorumluluk zammına ilişkin değerlendirmeler
son derece önemlidir. Çünkü burada Yargıtay yerel
mahkemenin sorumluluk zammına yönelik kararını usüli bir
eksiklikten dolayı da bozmuştur. Yargıtay yerel
mahkemede alınan bilirkişi raporunda davacının usta,
usta yardımcısı, vardiya amiri olup olmadığının
anlaşılamadığını, bu konunun işyeri şahsi sicil
dosyasından ve işyerinin kayıt ve defterlerinden
anlaşılabileceğini belirtmiştir. Yargıtay sorumluluk
zammı talebini bozmasına ilişkin kararının devamında
yerel mahkemenin bir usüli hatasına da vurgu yapmıştır.
Yargıtay davaların seri halinde açıldığını, taraf
tanıklarının aynı anda ve her dosya için geçerli olacak
şekilde dinlendiğini, oysa 15 davanın birbirinden ayrı
özellikler taşıyabileceğini, bu bakımdan kişiselleştirme
yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay'ın bu
değerlendirme ile kastettiği şey esasında her bir davada
dinlenen tanıklara o davanın davacısı, davalısı ve
olayla ilgili münferit sorular sorulmasına dair
zarurettir. Aksi takdirde davalara yönelik somut
bulgulara ulaşmak tesadüflere kalacaktır.
Av. Ali YÜKSEL /
YARGITAY KARARLARI
Dünya/18.05.2009 |