Nasıl harcadın? Neden zarar ettin?
KÜRESEL krizin etkilerini
hafifletmek, piyasaları rahatlatmak için birçok ekonomik
tedbir paketi açıklandı. Özellikle maliyenin varlık
barışı, birikmiş vergi borçlarının ertelenmesi, otomotiv
ve beyaz eşyada ÖTV indirimi, mobilya,bilgisayar ve
sanayiye yönelik makinalarda KDV indirimi gibi radikal
kararları çok yerinde ve takdiri hak ediyor.Zaten
piyasalardaki kıpırdanmalar da bu kararların bazı
eksiklikleri ve fazlalıkları da olsa doğruluğunu teyid
ediyor.
Ancak son günlerde düşmeye başlayan vergi gelirleri
hükümeti 2009 yılı hedeflerini revize etmeye yöneltti.
Ekonomiden sorumlu 3 Bakan da bunları kamuoyuyla
paylaştı. Bu gelişmelerin yanında vergi gelirlerinin
daha da düşmesini önlemek hatta 2010 yılından itibaren
yeniden artışa geçirmek için maliyenin bazı arayışlar
içinde olduğu anlaşılıyor. Bu arayışlarla günün ve
piyasanın şartlarına uygun yeni mekanizmalar geliştirmek
yerine 20 yıl öncenin uygulanıp,sakıncaları ortaya
çıkınca vazgeçilen ortalama kâr haddi, asgari gayri safi
hasılat ve hayat standardı gündeme geliyor. IMF ile
nereden buldun konusunda anlaşma olmayınca da bir ara
formül olarak yapılan harcamaların neyle ve nasıl
finanse edildiğinin araştırılması gündemde.
Kaynak vergili kazanç mı?
BİR kere yat, kotra,lüks otelde düğün, otomobil,
yurtdışı seyahat, hizmetçi, mürebbiye gibi harcamaların
kaynağını araştırmak ve vergilendirilmiş kazançlarla bu
harcamalar yapılıyorsa teşekkür etmek yoksa alınmayan
vergiyi cezalı olarak almak ilk başta doğru görülebilir
ancak uygulama nasıl yürütülecek. Sadece bakkal, kasap,
manav, terzi gibi esnaftan oluşan gelir vergisi
mükelleflerine sorulacaksa onlar zaten bu tip lüks
harcamaları yapmak bir yana faaliyetlerini zor
sürdürebiliyorlar yok eğer şirket sahibi, hisse senedi,
tahvil, bono, kira geliri elde eden vergiye tabi
faaliyeti olsun olmasın herkesi huzursuz edecek bir
uygulama düşünülüyorsa piyasalarda oluşacak tahribatı
nasıl göğüsleyeceğiz.Yoksa yine daha önce uygulanıp
vazgeçilen soğuk savaş dönemlerinin ve kapalı
ekonomilerin yöntemi olan servet beyanı yeniden mi
hortlayacak? Modern piyasa ekonomilerini uygulayan
çağdaş ülkeler ne yapıyor bir baksak daha iyi değil mi?
Demode uygulamalar
ÖTE yandan esnaf, sanatkâr ve tüccara ‘sen iş yapıyorsan
çalışıyorsan mutlaka en az şu kadar kâr etmiş olman
gerekir bunun altında kâr ettiysen hayatını
sürdüremezsin dolayısıyla zarar bile etsen en az şu
kadar vergiyi ödemek zorundasın’ demek olan hayat
standardı gerçekten yeniden getirilecek mi, inanmak
istemiyorum. Piyasaların durumu malum, iş sahipleri işçi
çıkarmadan asgari düzeyde işlerini yürütüp işyerini
kapatmadan krizin dalgasını atlatmaya çalışırken bu tür
bir uygulamanın mevcut mükellef sayısını dolayısıyla da
toplam vergi gelirlerini ne kadar düşüreceği hesaba
katılıyor mu? Belki berber, otel, motel, lokanta, çay
bahçesi v.b eğlence yerleri gibi işletmelerde daha önce
uygulanan ortalama kâr hadleriyle asgari gayri safi
hasılat esası etkili ve hakkaniyetli olabilir. Ancak bu
konuda da günün şartlarına uygun esnaf sanatkarı
tedirgin etmeyecek yeni bir formül geliştirilebilir.
Kaldı ki perakende satışlarda KDV,ÖTV gibi dolaylı
vergilerin etkili uygulanması ve vatandaşın fiş fatura
almaya teşvik edilmesi daha yerinde olur.
Sonuç olarak hükümet haklı olarak piyasaları krizin
dalgalarından korumak için vergi sigorta desteklerini
uygulamaya koyarken bir yandan da soğuk savaş
dönemlerini ve kapalı ekonomi modellerini hatırlatacak
modern dünyanın şartlarına uymayan, eskimiş, demode
olmuş, vergi güvenlik önlemlerini gündeme getirmek neye
hizmet eder iyi düşünelim.Zaten elimizde vergi
mükelleflerini en etkili şekilde denetleyebilecek
teknoloji ve insan kaynağı mevcut değil mi?
Arif Şimşek
Tercuman/18.04.2009 |