KAYBOLAN VE ÇALINAN
ÇEKLER
SORU: Türk Ticaret Kanunu'nun 711. maddesinin üçüncü
fıkrasına göre çek keşidecisi çekin kendisinin veya
üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış
olduğu iddiasında ise muhatabı yani bankayı çeki
ödemekten men edebiliyordu. Bu hüküm yürürlükten
kaldırıldı. Şimdi özellikle iş alemi büyük bir sorunla
karşı karşıya. Çünkü artık kaybolan veya çalınan çekler
için bankaya telefon ederek ödemeyi durduramayacağız. Bu
durum iş aleminde tedirginlik yaratmış bulunmaktadır. Bu
konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
YANIT: 5838 sayılı yasa ile Türk Ticaret Yasası'nın 711.
maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış
bulunmaktadır. Bunun sonucunda kendi iradesi dışında
çeki elinden çıkan keşideci veya çek hamillerinin bundan
böyle muhatap bankaya talimat vererek söz konusu
çeklerin ödenmesini durdurması mümkün değildir. Böyle
bir durumda irade dışı elden çıkan çekler için yargıya
başvurmak gerekmektedir. Ancak çalınan bir çekin yargı
yoluyla ödemesinin durdurulması oldukça uzun bir süreyi
gerekli kılmaktadır.
Yargı yoluyla çekin ödenmesinin durdurulması için
öncelikle çekin keşidecisinin veyahut da hamilinin
iradesi dışında elinden çıktığının tespit edilmesi ve
durumun kanıtlanması gerekmektedir ki bu belirleme
öncelikle zaman alıcı bir süreçtir.
Kanımızca Türk Ticaret Yasası'nın 711. maddesinin 3.
fıkrasının yürürlükten kaldırılması sonucu ortaya
çıkacak olaylar uygulamada sorun yaratacak ve
mağduriyetlere neden olacaktır.
YARGI KARARLARINDA EMSAL KİRA BEDELİ
Danıştay 3.Dairesi E.1999/1405 K.2000/3140 T.5.10.2000
Davacı şirket adına, kiraladığı işyeri için, üzerinden
vergi kesintisi yapılan kira bedelinin emsal kira
bedelinden düşük bulunması nedeniyle cezalı tarhiyat
yapılmışsa da; ticaret şirketlerinin, Gelir Vergisi
Kanununun 70. maddesinde yazılı mal ve hakların
kiralanması karşılığı yaptıkları ödemelerden,
kiralayanın gelir vergisine mahsuben vergi kesintisi
yapmak zorunda olması ve kiracının, üzerinden vergi
kesintisi yaptığı kira bedelinden daha yüksek kira
ödediği saptanmadıkça, noksan vergi tevkifatı
yaptığından bahisle adına vergi salınamayacak olması,
emsal kira bedeli esasının ise gayrimenkul sermaye iradı
sahiplerinin beyan edecekleri iradın maddede öngörülen
düzeyin altında kalamayacağına ilişkin bir yasal ölçü
olması, emsal kira bedeli esasına dayanılarak kiracı
durumundakiler adına vergi salınmasına olanak
bulunmaması sebepleriyle, kira bedelini gerçekte
ödediğinden düşük bildirerek noksan vergi kesintisi
yaptığı yönünde herhangi bir tespit bulunmayan davacı
adına emsal kira bedeli esasına göre uygulanan
tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 4. Dairesi E.1998/2033 K.1999/1585 T.21.4.1999
Davacı şirket adına, ilgili dönemlere ait muhtasar
beyannamelerin süresinde verildiği ancak kira ödemeleri
yönünden eksik beyanda bulunulduğu ileri sürülerek emsal
kira bedeli esasına göre cezalı tarhiyat yapılmıştır.
GVK'nun 73.maddesinde kiraya verilen mal ve hakların
kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük
olamayacağı, bedelsiz olarak başkalarının intifaına
bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve
hakların kirası sayılacağı, bina ve arazide emsal kira
bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir
veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya
tespit edilmiş kira mevcut değilse VUK'a göre belirlenen
vergi değerinin %5'i olduğu öngörülmüş olup, Davacı
şirketin, işyerine ait kira bedelini kira sözleşmesine
uygun olarak ödediği tarihte vergi tevkifatını yaparak,
muhtasar beyannamelerini süresinde verdiği ve vergi
mükellefiyetini yerine getirdiğinin ve davacı şirketin
ödediği kira bedelini 5 yıllık kira sözleşmesi ile
açıkladığı, beyanının gerçek olduğunu kanıtladığının
anlaşıldığı olayda, İş yeri olarak kiralanan
gayrimenkulün kira bedelinin kira sözleşmesi, ödemeye
ilişkin banka dekontu veya havale makbuzu gibi
belgelerle ispat edildiği durumlarda ayrıca emsal kira
bedeli uygulaması yoluna gidilemeyeceğinin açık olması
ve ödenen kira bedelinin davacı şirket yönünden gider
olarak defter ve belgelere yansıdığından bu yolla da
gerçek bedelin tespitinin her zaman mümkün olması
sebepleriyle, emsal kira bedeli esasının uygulanması
suretiyle bulunan matrah farkı üzerinden yapılan
tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 3. Dairesi E.1995/493 K.1995/3616 T.14.11.1995
Yükümlü adına ilgili döneme ilişkin olarak ödediği kira
bedelinin emsaline nazaran düşük olması nedeniyle cezalı
tarhiyat yapılmışsa da; yükümlü hakkında işyeri için
ödediği kira bedeline ilişkin beyanının emsal
işyerlerine kıyasla düşük olması nedeniyle tarhiyat
yapılabilmesi için, defter kayıtlarında ve belgelerinde
yer alan, ödenen kirayla ilgili kayıtların ya da
beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair somut
tespite dayalı hukuken geçerli kanıt bulunması
gerekirken olayda bu yönde yapılmış bir tespit olmadan
yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE GELİRİN YILLIK BEYANI
1. Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 17.5.2008 tarih
ve 1638 sayılı özelgesi;
"GVK'nın geçici 67. maddesi hükmü gereğince, tevkifata
tabi tutulan ve yıllık veya münferit beyanname ile
beyanı edilmeyeceği belirtilen menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçlarının elden çıkartılmasından
doğan kazançlar için gelir vergisi beyannamesinin
verilmesi ile aynı tarihte ihtiyari olarak yıllık
beyanname verilmesi mümkündür. Bu beyan tevkif edilen
vergilerin mahsup ve iadesine imkân sağlamakta olup
ihtiyari olmasından da anlaşılacağı üzere tamamen
mükellefin kendi inisiyatifine bırakılmıştır. Bu sebeple
yani söz konusu beyannamenin verilmesinde kanuni bir
zorlayıcılık olmaması nedeniyle, beyanı ihtiyari olan
bir hususun beyan dönemi geçtikten sonra beyan
edilmesinde de bir zorunluluk olmadığından, kanuni
süreden sonra yapılan ihtiyari beyana göre işlem
yapılması mümkün değildir."
2. Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 5.5.2008 tarih
ve 1483 sayılı özelgesi;
"GVK'nın 86/1-b maddesinde parantez içi hüküm gereğince,
birden fazla işverenden ücret alınması halinde, birden
sonraki işverenlerden alınan ücretler toplamının GVK'nın
103. maddesinde yazılı tarifenin 2. gelir diliminde yer
alan tutarı aşmaması halinde yıllık beyana dâhil
edilemezler. Bu hükme göre 2007 yılı içinde birinci
işverenden sonra kalan 4 işverenden elde edilen ücret
toplamının 19.000 YTL'yi (2008 yılı için 19.800 Lira)
aşması sebebiyle, birinci işverenden alınan ücret de
dâhil olmak üzere beş işverenden alınan ücretlerin
tamamının beyanı gerekir. GVK md.86/1-b'de yer alan bu
hüküm istisna niteliğinde olmadığından, 19.000 YTL'nin
beyan edilen gelir vergisi matrahından düşülmesi gibi
bir durum söz konusu değildir."
3. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 13.4.2006 tarih ve
1453 sayılı özelgesi;
"Geçmiş yıl borçları da dâhil olarak toplu olarak
ödenmiş olan Bağ-Kur primleri GVK'nın 89/1. maddesi
uyarınca, hangi yıla ait olduğuna bakılmaksızın gelirin
elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi
şartıyla yıllık gelir vergisi beyannamesinde beyan
edilecek gelir vergisi matrahından indirim konusu
yapılabilir. Bununla beraber, söz konusu primlerin geç
ödenmiş olmasından dolayı ayrıca ödenen gecikme zammı,
6183 sayılı kanun kapsamında ödenen gecikme zammı
niteliğinde odlundan indirim konusu edilemez."
4. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 4.2.2009 tarih ve
233 sayılı özelgesi;
"GVK'nın sakatlık indiriminin düzenlendiği 31. madde ve
bu hesaplanan sakatlık indiriminin gelir vergisi
matrahından indirilmesine ilişkin GVK'nın 89/I-3.
maddesi hükümlerine göre, sakatlık indiriminden,
ücretliler ve serbest meslek erbapları ile bunların
bakmakla yükümlü olduğu kişiler ve basit usulde
vergilendirilen özürlülerin kendileri yararlanabilir. Bu
sebeple gerçek usulde vergilendirilen mükellefin
sakatlık indiriminden yararlanması mümkün olmadığı gibi,
basit usulde vergilendirilebilmesinin mümkün olması
halinde dahi, bu mükellef ancak kendisi sakatlık
indiriminden faydalanır, bakmakla yükümlü olduğu engelli
çocuğundan dolayı bu indirim hakkından yararlanamaz."
5. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 28.11.2007 tarih
ve 4709 sayılı özelgesi;
"VUK'un 174/son hükmü gereğince, özel hesap dönemi tayin
edilenlerin ticari ve zirai kazançları, hesap
dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılır.
GVK'nın 92. ve 117. maddelerinde ise yılık gelir vergisi
beyannamesinin verilmesi ve tahakkuk eden verginin
ödenmesi düzenlenmektedir. Bu hükümlere göre, 01 Eylül
2006 31 Ağustos 2007 tarihlerini içeren özel hesap
dönemine ait yıllık gelir vergisi beyannamesi, hesap
döneminin kapandığı yılı izleyen 2008 yılının Mart
ayının başından 25. günü akşamına kadar bağlı bulunulan
vergi dairesine verilir. Tahakkuk ettirilen gelir
vergisinin ise 2008 yılının Mart ve Temmuz aylarında
olmak üzere iki eşit taksitte ödemesi gerekir."
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
referans/18.03.2009 |