İŞYERİNİ TERK İÇİN ÖDENEN PARA
Serbest Meslek faaliyetimi
idame ettirdiğim yerde, söz konusu binanın yıkılarak iş
merkezi yapılması kararının alınması dolayısıyla,
bizlere buradaki faaliyetlerimize son vermemiz ve
kiracısı bulunduğumuz yeri terk etmemizi sağlamak üzere
2008 yılında 25.000 lira tazminat ödendi. Bize ödenen bu
para işyerini terk etmemizi sağlamak için verilen bir
tazminattı. Şimdi terk ettiğimiz bina yıkıldı. Bizim
almış olduğumuz işyerini terk etme bedeli 25.000 TL
vergiye tabi olacak mıdır? Eğer vergiye tabi ise ne
yapmamız gerekmektedir?
Gelir Vergisi Yasası'nın 82/2. maddesi uyarınca "Ticari
veya zirai bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek
faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz
başlanmamış olan böyle bir faaliyete hiç girişilmemesi,
ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi
karşılığında elde edilen hasılat" arızi kazanç olarak
tanımlanmıştır.
Yasa maddesinde sözü edilen "hasılat"dan anlaşılması
gereken "alınan para ve ayınlarla diğer suretlerle elde
edilen ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Yasal düzenleme gereği olarak ticari veya zirai bir
işletmenin faaliyetiyle serbest meslek faaliyetinin
durdurulması veya terk edilmesinden sağlanan hasılatın
2008 yılında 16.000 YTL'yi aşması halinde, elde edilen
bu miktarın arızi kazanç olarak beyan edilip
vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu tür
kazançların vergilendirilmesinde yasa maddesinde yer
alan 16.000 TL'lik kısmı aşan miktarın dikkate alınması
gerekmektedir. Diğer yandan bu tür hasılattan yine
kanıtlanmak suretiyle varsa yapılan giderler
indirilecektir. (
YARGI KARARLARINDA
TİCARİ KAZANÇ
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2005/48
K.2005/105 T.22.4.2005
Davacı hakkında, ivazsız olarak iktisap ettiği arsa
üzerine inşa ettiği binada yer alan bağımsız bölümlerin
kat irtifakı halinde satılmasından elde ettiği ticari
kazancını beyan dışı bıraktığından bahisle cezalı
tarhiyat yapılmışsa da; üzerine konut veya işyeri inşa
edilen gayrimenkulün davacı tarafından veraset yoluyla
iktisap edilmiş olması, davacının bunun dışında başka
gayrimenkul alım satım ve inşa işiyle uğraşmaması,
devamlılık taşımayan bu faaliyetin 193 sayılı GVK'nun
37/2. fıkrasının 4.bendinde yer alan düzenleme uyarınca
vergiye tabi tutulmasına olanak bulunmaması, ayrıca
inşaatın yapıldığı gayrimenkulün iktisabında ticari amaç
bulunmadığı ve servetin değerlendirilmesi amacıyla arsa
üzerine inşaat yapılmış olması ve bu yolla servet biçim
değiştirdiğinden ticari nitelik taşımayan faaliyetin
arızi ticari kazanç olarak da vergilendirilemeyecek
olması sebepleriyle, davacı hakkında yapılan tarhiyatta
yasal isabet yoktur.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2004/190
K.2005/46 T.11.3.2005
Davacı hakkında, arsası üzerine inşa ettiği gayrimenkulü
1998 yılında satması sonucu elde ettiği ticari kazancını
beyan etmediğinden bahisle cezalı tarhiyat yapılmışsa
da; davacının ihtilaflı dönemde inşaat taahhüt işinden
dolayı mükellefiyetinin bulunmaması, davacının inşa
ettiği ya da alıp sattığı başka gayrimenkullerin olduğu
yolunda bir tespit ve iddianın olmaması, davacının 1990
yılında satın almış olduğu arsa üzerine, yönetici olduğu
şirketleri bir araya toplamak amacıyla 1991 yılında iş
hanı inşasına başladığı, ancak ekonomik zorluklar
nedeniyle 1998 yılında bir holding bünyesindeki iki ayrı
şirkete satmış olması ve gayrimenkul alım satım ve inşa
işiyle sürekli olarak uğraşılmadığından faaliyetin
devamlı nitelik taşıdığının ve ticari kazanç elde
edildiğinin kabul edilemeyecek olması, diğer yandan
anılan gayrimenkulün inşası ve satışında ticari nitelik
taşımayan bu faaliyetin arızi olarak yapılmasından
sağlanan kazancın, arızi kazanç olarak da
vergilendirilemeyecek olması, inşaatın bitim ve iktisap
tarihi ile satış işlemi arasında geçen süre dikkate
alındığında değer artış kazancının da doğmamış olması
sebepleriyle, davacı hakkında yapılan tarhiyatta yasal
isabet yoktur.
Danıştay 4.Dairesi E.2002/3259 K.2003/407 T.18.2.2003
2000 yılı işlemleri incelenen davacı adına özel inşaat
işi ile ilgili kayıt dışı hasılatı olduğu ileri
sürülerek cezalı tarhiyat yapılmışsa da; Gelir Vergisi
Kanunu'nun 37/4.maddesinde ticari kazanç, Geçici
56.maddesinin G bölümünde ise arızi kazanç tanımlanmış
olup, bu maddeler uyarınca gayrimenkullerin alım satım
ve inşaat işlerinin ticari faaliyet sayılıp ticari
kazanç hükümlerine göre vergilendirilebilmesi için bu
muamelelerin öteden beri yapılıyor olması yani
devamlılık arz etmesi gerektiği, İdarece, daire ve
dükkan satışının birden çok olması nedeniyle olayda
devamlılık olduğu iddia edilmekte ise de, arızi kazancın
tanımlandığı Geç. 56.mad. G bölümündeki "arızi olarak
ticari muamelelerin icrasından" şeklinde çoğul düzenleme
yapılmış olması, devamlılığın bir inşaatta birden fazla
daire satışı olarak değil, birden fazla inşaat yapılması
olarak anlaşılması gerekmesi ve davacı tarafından söz
konusu inşaattan başka yapılmış veya yapılmakta olan bir
inşaatının bulunduğu hususunda bir tespitte bulunulmamış
olması sebepleriyle, davacı adına daire ve dükkan
satışlarından elde edilen kazancın ticari kazanç olduğu
ileri sürülerek yapılan tarhiyatta yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
Motorlu Taşıtlar Vergisi
1. Kayseri Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün 26.1.2008 tarih
ve 238 sayılı özelgesi;
"Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun (MTVK) 4/c
maddesinde, sakatlık derecesi %90 ve daha fazla olan
malul ve engellerlilerin adlarına kayıtlı taşıtları ile
durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı
taşıtların motorlu taşıtlar vergisinden istisna olduğu
düzenlenmiştir. Kişilerin bu istisnadan
yararlanabilmeleri için 21 seri no'lu MTVK Genel Tebliğ
düzenlemesi gereğince, sağlık durumlarına ilişkin tam
teşekküllü devlet hastanesinden alınacak sağlık
raporunu, mevcut araçlarında kullanımlarına uygun
tertibatlar yapılmış ise taşıtların bu durumunu belirten
‘Motorlu Araç Tescil Belgesi', ‘Araçlar İçin Teknik
Belge' ve ‘Proje Raporu'nun aslını veya noter onaylı
örneğini, vergi dairesine ibraz etmesi gerekir. Malul ve
engellerinin kullanıma uygun olarak özel tertibatlı
olarak hazırlanmış aracın ithalatının gerçekleştiği
gümrük idaresince "Malul ve Sakat Araçlarına İlişkin
Toplantı Tutanağı" düzenlenmesi halinde, istisnadan
yararlanmak için ayrıca ‘Araçlar İçin Teknik Belge' ve
‘Proje Raporu'nun ibrazına gerek yoktur.
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 11.8.2008 tarih
ve 2930 sayılı özelgesi;
"197 sayılı MTVK'nın 4/a maddesinde, genel ve özel
bütçeli idareler, sosyal güvenlik kurumları ile il özel
idareleri, belediyeler, köy tüzel kişilikleri ve Türkiye
Kızılay Derneği adına kayıt ve tescil edilen taşıtların
(bu idarelere bağlı olup, ayrı tüzel kişiliği olan
işletmeler ile özel kanunlarında malları Devlet malı
sayılmış olan kuruluşların taşıtları hariç), vergiye
tabi olmadığı hükmüne yer verilmiştir. Bu kurum ve
kuruluşlar arasında vakıflar sayılmadığından, vakfınıza
ait aracın motorlu taşıtlar vergisine tabi tutulması
gerekir."
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 21.7.2008 tarih
ve 2708 sayılı özelgesi;
"Gelir İdaresi Başkanlığının 18.10.2007 tarihli ve
61/6153-1/91336 sayılı genel yazısında, İçişleri
Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünün 7.6.2007 tarihli
genel yazısında yer alan açıklamalar belirtilerek
5.7.2003 tarihinden önce çalınan taşıtların trafik
tescil kayıtlarının ilgili trafik tescil bürosu
tarafından 5.7.2003 tarihi itibarıyla re'sen silinerek
durumun ilgili vergi dairesine bildirilmesi üzerine
anılan taşıtlardan dolayı motorlu taşıtlar vergisi
mükellefiyetinin tescil kaydının silindiği dönemi takip
eden dönemin başından itibaren (01.01.2004) sona
erdirilmesi gerektiği açıklamasına yer verilmiştir.
Mukteza talepli yazıda, … İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik
Tescil Büro Amirliğinin Haziran 2008 tarihli yazısının
tetkikinden, aracın dosyasına Haziran 2003 tarihinde
çalıntı şerhinin konulmuş ise de bu şerhin 2008
tarihinde de çalıntı şerhinin kaldırıldığı, 5.7.2003
tarihi itibariyle de taşıtın tescil kaydının silindiğine
ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmediği
anlaşılmıştır. Bu sebeple, 1.1.2004 tarihi itibariyle
motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin sona
erdirilmesine ve bu tarihten itibaren motorlu taşıtlar
vergisi tahakkuk ettirilmemesine Kanunen imkân
bulunmadığından, vergi, tahakkuk ettirilmesi yerinde bir
işlemdir."
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 3.9.2008 tarih
ve 3146 sayılı özelgesi;
"Mükellef adına kayıtlı araca Mahkeme Kararı ile 2000
yılında el konularak söz konusu aracın 2005 yılı içinde
mükellefe iade edilen ve kullanılmaz halde olan araç
için, araca mahkeme kararı ile el konulmuş olması hali
motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetini terkin sebebi
olmadığı için, 2000 yılında 2005 yılına kadar tahakkuk
etmiş olan vergilerin gecikme zammı ile tahsil edilmesi
gerekir."
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
referans/18.02.2009 |