Ofis ev serbest
meslek kazancının tespitinde gider yazılır
Hem ikametgah hem de işyeri olarak kullanılmak üzere
satın alınan gayrimenkulün iktisabı için bankadan alınan
kredi ile bağlantılı olarak iktisap tarihinden ilgili
takvim yılının sonuna kadar ödenen faizler, maliyete
eklenebilir. Ayrıca, gayrimenkul için hesaplanacak
amortisman tutarının yarısı ile tapu harcı serbest
meslek kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu
yapılır.
SORU: Serbest meslek faaliyeti gösteren bir kişiyim. Hem
işyeri ve hem de ikametgah olarak kullanmak üzere bir
gayrimenkul (daire) satın aldım. Bu dairenin alımı
sırasında ödemiş bulunduğum tapu harcı, sigorta poliçesi
bedeli ile banka kredi faizini serbest meslek kazancımın
tespitinde gider olarak dikkate alabilir miyim?
YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 68. maddesi serbest
meslek kazancının tespiti sırasında indirim konusu
yapılacak olan mesleki giderleri saymak suretiyle
belirlemiş bulunmaktadır. Söz konusu yasa maddesinin
birinci bendi uyarınca mesleki kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi için ödenen genel giderler indirilecek
giderler arasında sayılmıştır. Söz konusu bendin
parantez içi hükmü ile ikametgahlarının bir kısmını
işyeri olarak kullananların, ikametgah için ödedikleri
kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer
giderlerinin yarısını indirim konusu yapabilecekleri,
işyeri kendi mülkü olanların kira yerine amortismanı,
ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını işyeri
olarak kullananların ise amortismanın yarısını gider
kaydedebilecekleri hususları ayrıca belirlenmiştir.
Diğer yandan aynı yasa maddesinin 9. bendinde mesleki
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen
meslek, ilan ve reklam vergileri ile işyerleriyle ilgili
ayni, vergi resim ve harçların serbest meslek kazancının
tespitinde indirim konusu yapılabileceği hususu hüküm
altına alınmıştır.
Vergi Usul Yasası'nın 262. maddesinde de belirlendiği
üzere "maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap
edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle
yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin
toplamını" ifade etmektedir. Aynı yasanın 269. Maddesine
göre de iktisadi işletmelere dahil bilumum
gayrimenkuller ile tesisat, makineler, gemiler ve diğer
taşıtların maliyet bedeli ile değerleneceği, 270.
maddesi uyarınca da gayrimenkullerde maliyet bedeline,
satın alma bedelinden başka makine ve tesisatta gümrük
vergileri, nakliye ve montaj giderleri ile mevcut bir
binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsanın
tasfiyesinden mütevellit giderlerin gayrimenkulün
maliyet bedeline dahil edileceği ve noter, mahkeme,
kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile
Emlak Alım ve Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedeline
ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte
mükelleflerin serbest oldukları hususları belirlenmiş
bulunmaktadır.
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin iktisabında
kullanılan krediler nedeniyle ödenen faizlerin iktisadi
kıymetin maliyetine eklenecek kısmı ile doğrudan gider
yazılacak kısmının tespitinde değerleme hükümlerinin
uygulanması ile ilgili olarak 163 seri numaralı Vergi
Usul Yasası Genel Tebliğinde yatırımların finansmanında
kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine
ait olanların sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla
itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesi
gerektiği, işletme dönemine ait olanların ise ilgili
bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya
maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi
tutulmasının mümkün bulunduğu belirtilmektedir. Sözü
edilen tebliğe göre mükelleflerin yatırım döneminde
ödedikleri faizleri ile ilgili iktisadi kıymetin maliyet
bedeline eklemelerinin zorunlu olduğu, işletme döneminde
ödedikleri faizleri ise maliyet bedeline eklemek veya
doğrudan gider yazmak hususunda serbest oldukları
bildirilmiştir. Bu bağlamda da maliyet bedeline
eklenmesi zorunlu olan kısmın tespitinde, iktisadi
kıymetin iktisap tarihinden hesap dönemi sonuna kadar
geçen sürenin dikkate alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, hem ikametgah hem de işyeri
olarak kullanmak üzere satın alınan gayrimenkulün
iktisabı için bankadan alınan kredi ile bağlantılı
olarak iktisap tarihinden ilgili takvim yılının sonuna
kadar ödediğiniz faizleri maliyete eklemeniz
gerekmektedir. Bu tarihten sonra ödediğiniz kredi
faizlerini ise tercihe bağlı olarak maliyete intikal
ettirmek suretiyle amortismana tabi tutmanız veya
mesleki kazancınızın elde edilmesi ve idame
ettirilmesine isabet eden kısmın gider olarak dikkate
alınması söz konusu olabilecektir.
Ayrıca, kısmen işyeri olarak kullanacağınız mülkiyeti
size ait gayrimenkul için hesaplayacağınız amortisman
tutarının yarısı ile gayrimenkule ilişkin ödediğiniz
tapu harcının serbest meslek kazancınızın tespitinde
gider olarak indirim konusu yapılması mümkündür.
Ancak, gayrimenkule ait sigorta poliçe bedeli ise Gelir
Vergisi Yasası'nın 68.maddesinde yer alan "Mesleki
Giderler" içerisinde sayılmaması nedeniyle indirim
konusu yapılamamaktadır. (İstanbul Vergi Dairesi
Başkanlığı'nın 23.07.2008 gün ve 16120 sayılı özelgesi)
. (V. Seviğ)
VERGİ LEVHASININ KAYBOLMASI DURUMUNDA CEZA KESİLİR
SORU: İşyerimizde asılı bulunan vergi levhasının
haberimiz olmadan kaybolması nedeniyle hakkımızda
usulsüzlük cezası kesildi. Bu konunun yani işyerimizde
bulunan levhanın bulunmadığına dair tespiti yapan
elemana bizim bu konuda haberimiz olmadığını, söz konusu
levhanın düşmüş olabileceğini, esasında asılı bulunması
gereken levhanın kaybolmuş olabileceğini söylememize
rağmen bu ceza kesildi. Bu cezaya karşı yapabileceğimiz
bir şey var mıdır?
YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 5. maddesinin 3. fıkrası
hükmü gereği olarak gelir vergisi mükellefleri ile
sermaye şirketlerinin vergi tarhına esas olan kazanç
tutarları ve bu kazançlara isabet eden vergi
miktarlarını gösteren bir levhayı, iş merkezlerine,
şubelerine, satış mağazalarına iş sahipleri ve
müşteriler tarafından kolayca görülüp okunacak şekilde
asmaları gerekmektedir.
Sözü edilen yasa maddesinin gerekçesinde bu zorunluluğun
amacı "yurttaşlar arasında ortak bir vergi ödeme
şuurunun yaratılması" olarak ifade edilmiştir. Bu
zorunluluk sermaye şirketleri dışındaki kurumlar vergisi
mükellefleri için de geçerli bulunmaktadır.
Vergi Usul Yasası'nın Özel Usulsüzlük Cezaları başlıklı
353. maddesinin 4. fıkrası uyarınca "vergi kanunlarının
uygulanması bakımından levha bulundurma veya asma
zorunluluğu bulunan mükelleflerin bu zorunluluğa
uymamaları halinde her bir tespit için 01.01.2009
tarihinden itibaren uygulanmak üzere 160 TL özel
usulsüzlük cezası uygulanmaktadır. Geçtiğimiz 2008
yılında yapılan tespitler için uygulanan söz konusu ceza
miktarı 149 YTL olup, bu ceza miktarları her yıl yeniden
değerleme oranı dikkate alınarak arttırılmaktadır.
Bir işyerinin birden fazla kat ve reyonlarına levha
asılmamış olmaması halinde buna ilişkin tespit tek bir
tespit olarak dikkate alınmaktadır. Buna göre söz konusu
işyeri için kesilecek usulsüzlük cezası bir defada
uygulanması öngörülen miktardır.
Vergi Usul Yasası'nın 376. maddesi uyarınca usulsüzlük
ve özel usulsüzlük cezalarını mükellef veya vergi
sorumlusu ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün
içinde ilgili vergi dairesine başvurarak öderse, bu
takdirde söz konusu cezada üçte bir oranında indirim
yapılmaktadır.
Siz de eğer ihbarnamenin tebellüğ tarihinden bu yana
otuz günlük süre dolmadı ise ilgili vergi dairesine
başvurarak söz konusu özel usulsüzlük cezasını indirimli
olarak ödeyebilirsiniz. (V. Seviğ)
YARGI KARARLARINDA TİCARİ KAZANÇTA İNDİRİLECEK GİDERLER
Danıştay 4. Dairesi E.2002/4102 K.2004/276 T.18.2.2004
Davacı şirket hakkında, 1998 yılında finansal kiralama
sözleşmesiyle kiraladığı binanın aynı hesap döneminde
davacı şirket ortaklarının sahibi bulundukları şirkete
kiraya verildiği, finansal kiralama sözleşmesinin diğer
şirket yerine davacı tarafından muvazaalı olarak
yapıldığı ve bu şekilde kurum kazancının azaltıldığı
ileri sürülerek tarhiyat yapılmışsa da; Finansal
Kiralama Kanununun 7. maddesine göre sözleşmelerin en az
dört yıl süreyle feshedilmeyeceği, bu durumda kiralamaya
konu malın kiralama anından itibaren finansman
ihtiyacında kullanılmasa dahi kiralayan yönünden kira
bedelinin ödenmesinin zorunlu olduğu, finansal
kiralamaya konu malın ihtiyaç için kullanıncaya kadar bu
malın kiraya verilmesinin mümkün bulunduğu, davacı
şirketin 12.3.1998 tarihinde 4 yıllığına kiraladığı
taşınmazı X A.Ş.'ye Nisan 1998 tarihinden itibaren
kiraya verdiği ve davacı şirketin ödediği kira bedeli
gider olarak kabul edilmeyerek matrahın saptandığı
olayda, anılan Kanunun 15. maddesi uyarınca finansal
kiralamaya konu malın zilyetliğinin devredilemeyecek
olmasının yanında, 2.maddesinde bu kanunun sözleşmenin
hukuki yapısını tarafların karşılıklı hak ve
yükümlülüklerini düzenleyen hükümleri kapsadığı
belirtildiğinden, bu yöndeki tasarrufun kiralayan ve
kiracının hak ve yükümlülükleri yönünden bu kanun
hükümlerini ilgilendiriyor olması, finansal kiralamaya
konu malın kiraya verilmesinden elde edilen gelirin
vergilendirilme dışında vergi hukuku açısından bir
etkisi olmaması ve davacının finansal kiralama
sözleşmesi nedeniyle katlandığı kira bedelinin gerçek
bir gider olması sebepleriyle, davacı hakkında yapılan
tarhiyatta yasal isabet yoktur.
Danıştay 7. Dairesi E.2000/7790 K.2002/252 T.23.1.2002
Davacı Şirketin aktifinde kayıtlı benzinle çalışan araç
bulunmadığı gerekçesi ile giderleştirilen benzin
faturalarının reddi suretiyle yapılan tarhiyatta
Şirketin; ihale aldığı bir başka Şirketle arasında
imzaladığı sözleşme uyarınca kiraladığı 28 araç ile bu
kuruma bakım ve onarım hizmeti verdiği, sözleşmede
belirtilen araçlardan 2'sinin benzinle çalıştığının
anlaşıldığı, davacı şirketin aktifinde benzinle çalışan
araç bulunmasa da sözleşmeler yoluyla yapmayı taahhüt
etiği işler için kiraladığı araçların benzin giderlerini
GVK md. 40/5 gereği safi kazancın tespitinde
indirebileceğinin tabii olduğu, bu nedenle Şirketin
aktifinde kayıtlı araçlar için ayrıca motorin faturası
alınıp alınmadığı, alınmışsa bunların kanuni defterlere
kaydedilip indirim konusu yapılıp yapılmadığı,
alınmamışsa benzin faturalarının şirketin aktifinde
kayıtlı araçlarla kiraladığı araçların
harcayabilecekleri yakıt tutarlarıyla uyumlu olup
olmadıkları hususu araştırılarak karar verilmesi
gerekmektedir.
Danıştay 4. Dairesi E.2000/1714 K.2001/291 T.15.2.2001
GVK'nun 40/1. maddesine göre götürü gider indiriminden
faydalanması gerektiğini belirterek ilgili yıl kurumlar
vergisi beyannamesini ihtirazi kayıtla veren davacı
şirketin, fazladan tahakkuk ettirilen verginin
kaldırılması için açtığı davada; anılan maddenin
parantez içi hükmünde, "ihracat, yurt dışında inşaat,
onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan
mükelleflerin, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu
faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın
binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle
ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak
hesapladıkları giderleri de indirebileceklerinin"
belirtilmiş olması, ticari kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi için yapılan giderlerin tevsik
edilmesinin zorunlu olması ve söz konusu parantez için
hükümle bazı giderlerin tevsik edilmediği hallerde de
gider yazılmasına izin verilmiş olması sebepleriyle,
davacının bu haktan faydalandırılmamasında isabet
görülmediği gerekçesiyle tahakkuk ettirilen fazla
verginin kaldırılmasına karar veren mahkeme kararı
yasaya uygundur.
ÖZELGELERDE ÖZELGELERDE KDV
1. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 26.5.2008 tarih
ve 4651 sayılı özelgesi;
"KDVK'nın 30/a maddesinde, vergiye tabi olmayan veya
vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve
hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen
veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan
katma değer vergisinin mükelleflerin vergiye tabi
işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden
indirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bununla beraber,
yine KDVK'nın 17/4-c maddesinde, devir ve bölünme
işlemlerinin vergiden istisna olduğu düzenlenmekle
beraber, söz konusu maddenin parantez içi hükmünde bu
kapsamda vergiden istisna edilen işlemler bakımdan
KDVK'nın 30/a maddesinin uygulanmayacağı, işlem sonunda
faaliyeti bırakan, bölünen veya infisah eden
mükelleflerce yüklenilen ve indirilemeyen vergilerin,
faaliyete başlayan veya devredilen veya devralan
mükellefler tarafından mükerrer indirime yol açmamak
kaydıyla indirim konusu yapılacağı düzenlenmiştir. Bu
hükümler gereğince, devir işlemi sonunda faaliyeti
bırakan şirket tarafından yüklenilen ve indirilemeyen
vergiler devralan şirket tarafından mükerrer olmamak
kaydıyla indirim konusu yapılabilir. Ayrıca, münfesih
şirkete ait vergi borçları için, devralan şirketin
ihracat istisnası ve ihraç kaydıyla teslimlerinden doğan
KDV iadesi alacaklarının mahsubunun talep edilmesi
mümkündür."
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 29.2.2008 tarih
ve 1991 sayılı özelgesi;
"KDVK'nın 11/1-c maddesi gereğince, ihraç edilmek
şartıyla imalatçılar tarafından teslim edilen mallara
ait katma değer vergisi ihracatçılar tarafından ödenmez,
mükelleflerce tahsil edilmeyerek ilgili dönem
beyannamesinde beyan edilecek olan bu vergi, vergi
dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunur.
Konuya ilişkin düzenlemeler içeren 27 seri no'lu KDVK
Genel Tebliğinde diğer şartların mevcudiyeti halinde,
sanayi sicil belgesi verilmiş olanların ve bu belgenin
tarafına verileceğine dair olumlu idari görüş alanların
söz konusu tecil-terkin uygulamasından yararlanacağı
ifade edilmiştir. Bununla beraber, Bakanlığın
yazılarında sanayi sicil belgesi olmasa dahi ilgili
dönemde imalatçı olmanın sanayi sicil belgesine sahip
olmak haricinde tüm şartlarına sahip olduğu idarece
yoklamalarla tespit edilmiş olanlarında bu uygulamadan
yararlanacağı ifade edilmiştir.
3. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 8.4.2008 tarih ve 036257
sayılı özelgesi;
"KDVK'nın 17/4-l hükmü gereğince, varlık yönetim
şirketinin bankalardan, özel finans kurumlarından ve
diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili
için teminat niteliğindeki malları ve hakları müzayede
yoluyla satışı işleminde; (a)mal ve hakların alacağa
mahsuben varlık yönetim şirketleri tarafından satın
alınması, (b) satışa iştirak edecek 3. şahısların söz
konusu mal ve hizmetleri satın alması, (c) varlık
yönetim şirketleri tarafından alacağa mahsuben satın
alınan hak ve alacakların 3. şahıslara satışı yoluyla
gerçekleşen teslimler katma değer vergisinden istisna
edilmiştir. Bununla beraber, varlık yönetim
şirketlerinin devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu
alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların
bedelinin varlık yönetim şirketine ödenmesi şartıyla
borçlu tarafından satılması, genel hükümler çerçevesinde
katma değer vergisine tabidir."
4. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 3.3.2008 tarih ve
427 sayılı özelgesi;
"KDVK'nın 9. maddesi ile katma değer vergisi alacağının
güvence altına alınması gayesi ile tevkifat uygulaması
öngörülmüştür. Tevkifat yapacak kurum ve kuruluşlar ve
tevkifat yapılacak vergiye tabi işlemler 91 no'lu KDVK
Genel Tebliğinde belirtilmiştir. Anılan Tebliğde
tevkifata tabi tutulacak işlemler arasında, yazılım
programı sonrasında verilen destek hizmetlerine yer
verilmemiştir. Bu sebeple firmanın, belediyelere ve
bunların teşkil ettiği birliklere yaptığı program satışı
ve daha sonra verilen destek hizmetlere ilişkin
düzenlediği faturalarda hesaplanan katma değer vergisi
üzerinden tevkifat yapılmaz."
www.muhasebenet.net
5. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 25.1.2008 tarih ve
125 sayılı özelgesi;
"25 seri no'lu KDVK Genel Tebliği açıklaması gereğince,
adi ortaklığın varlığını sona erdirmeyen hisse devir
işlemlerinde katma değer vergisi hesaplanmaz. Bununla
beraber, adi ortaklardan birinin %50 hissesinin diğer
%50 hisseli ortağa satması ve söz konusu ortağında
faaliyetine şahıs olarak devam etmesi halinde, adi
ortaklığın varlığı ortadan kalktığı için katma değer
vergisi hesaplanması gerekir. Ayrıca, burada sadece
hisselerini devreden ortağın payına düşen mal bedeli
üzerinden değil, toplam emtianın emsal bedeli üzerinden
katma değer vergisi hesaplanması gerekir."
Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
Referans/17.06.2009 |