|
|
|
Yurtdışındaki vatandaşlarımıza sağlanan vergi
avantajları
Gelir Vergisi
Kanunu'muz (GVK), yurtdışında
yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye'de
elde ettikleri kira, mevduat faizi,
repo, Hazine bonosu ve Devlet
tahvili, kar payı ve temettü gibi
gelirlerinin vergilendirilmesinde
bazı avantajlar sağlıyor...
Bugünkü konumuz yurtdışında yaşayan
vatandaşlarımızın Türkiye'de elde
ettikleri bazı gelirlere sağlanan
beyan ve vergi avantajları ile
ilgili...
210 Seri no'lu Gelir Vergisi Genel
Tebliği'nde yapılan açıklamaya göre;
uzun süredir yabancı ülkede yaşayan,
kişisel ve ekonomik ilişkileri daha
ziyade yaşadıkları ülkede yoğunlaşan
vatandaşlarımızın, daimi
ikametgahlarının bulundukları ülke
olduğu kabul edilmiş, oturma veya
çalışma izni alarak altı aydan fazla
süre ile yurtdışında yaşayan
vatandaşlarımızın Türkiye'de elde
ettikleri gelirler açısından dar
mükellefiyet esasına göre
vergilendirilmeleri benimsenmiştir.
Bu bağlamda, yurtdışında oturan ve
dar mükellef sayılan
vatandaşlarımızın, Türkiye'de elde
ettikleri stopaj yoluyla
vergilendirilmiş gelirleri için
beyanname vermeleri gerekmiyor.
Diğer yandan dar mükellefler
tarafından elde dilen bazı gelirler
için stopaj oranının sıfır olarak
tespit edilmiş olması ayrı bir vergi
avantajı sağlıyor. Bu gelirler için
bir lira dahi vergi ödenmemiş
oluyor.
Yurtdışında yaşayan ve dar
mükellefiyet esasına göre
vergilendirilen vatandaşlarımıza
beyan ve vergi avantajı sağlayan
Türkiye'de elde ettikleri bazı
gelirler şöyle...
İŞYERİ KİRA
GELİRİ
Türkiye'de
bulunan büro, mağaza, dükkan, depo
gibi işyerlerinden elde ettikleri
tamamı tevkif suretiyle
vergilendirilmiş kira gelirleri,
tutarı ne olursa olsun beyan
edilmeyecek. Kira ödemesi sırasında
yapılan yüzde 20 oranındaki vergi
tevkifatı nihai vergi olacak.
KåR PAYI VE
TEMETTÜ GELİRLERİ
Türkiye'de
ortak oldukları limited şirketlerden
elde ettikleri kar payları ya da
hisse senedine sahip oldukları
anonim şirketten elde ettikleri
temettü gelirlerinin tutarı ne
olursa olsun beyan edilmeyecek. Kar
payı veya temettü dağıtımı sırasında
yapılan yüzde 15 oranındaki vergi
tevkifatı nihai vergi olacak.
MEVDUAT FAİZİ
VE REPO GELİRLERİ
İster Türk
Lirası, ister yabancı para cinsinden
olsun, elde edilen mevduat faizi ve
repo gelirleri tutarına bağlı
olmaksızın beyan edilmeyecek.
GVK'nın geçici 67. maddesine göre
faiz veya repo gelirinin elde
edildiği sırada banka tarafından
yapılan yüzde 15 oranındaki vergi
tevkifatı nihai vergi olacak.
TAHVİL VE BONO
FAİZLERİ
Eurobond da
dahil olmak üzere, Devlet tahvili ve
Hazine bonolarından elde edilen faiz
gelirleri için beyanname
verilmeyecek. Stopaj oranı dar
mükellefler için sıfır olarak
belirlendiğinden, elde edilen faiz
gelirlerinden bir lira dahi vergi
ödenmemiş oluyor.
BORSA
KAZANÇLARI
GVK'nın geçici
67. maddesine göre dar mükelleflerin
borsa kazançları için tevkifat oranı
sıfır olarak belirlenmiş olduğundan,
yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız
borsa kazançları için beyanname
vermeyecekler ve bir lira dahi vergi
ödemeyecekler.
YATIRIM FONU
GELİRLERİ
Dar
mükellefler tarafından menkul kıymet
yatırım fonu katılma belgelerinin
ilgili fona iadesinden sağlanan
gelirler için stopaj oranı sıfır
olarak belirlenmiş olduğundan, bu
gelirler için beyanname
verilmeyeceği gibi bir lira dahi
vergi ödemesi söz konusu olmayacak.
YAŞANILAN
ÜLKEDE BEYAN
Tüm bu
açıklamalardan, yurtdışında oturan
vatandaşlarımızın, Türkiye'de beyan
etmedikleri gelirlerini, yaşadıkları
ülkede de beyan etmeyecekleri
sonucunu çıkarmamak gerekiyor.
Stopaj yoluyla vergilendirildikleri
için Türkiye'de beyan etmedikleri
gelirlerini, bulundukları ülkede
beyan etmeleri gerekebilir.
Nasıl ki Türkiye'de yerleşmiş
sayılanlar, Türkiye içinde ve
dışında elde ettikleri gelirlerini
beyan etmek zorunda iseler,
yurtdışında oturan vatandaşlarımızın
da durumlarını bulundukları ülkenin
vergi yasalarına göre
değerlendirmeleri gerekiyor.
AKLINIZDA BULUNSUN
Tehlikeli
yerlerde sigara içmeyin
İŞÇİNİN,
işyerinin tehlikeli bölgelerinde
(örneğin yanıcı ve parlayıcı
maddelerin yakınlarında) sigara
içmesi durumunda iş sözleşmesi
tazminatsız olarak fesh edilebilir.
Kafanıza takmayın
KÜRESEL krizle birlikte daha da ivme
kazanan ekonomik sorunlarımız acil
çözüm bekliyor. Krizin olumsuz
etkileri ilk olarak ihracatta
görüldü. İhracatımız 'rekor'
sayılabilecek bir oranda düştü.
İhracata yönelik TİM Başkanı'nın
önerisini biliyorsunuz: Camilerde
hutbe okunması...
Kendimize özgü çözümler konusunda
nevi şahsına münhasırız. Kaçak
elektrikle mücadele konusunda en
etkili önlem ise bedava kömür
dağıtmakmış. Bunu biz söylemiyoruz;
yetkililer söylüyor...
IMF ile kesintiye uğrayan
görüşmeler çoktan gündemin alt
sıralarına itildi. Diğer taraftan,
racona dayalı dış politika, seçmenin
aklını karıştırmış durumda...
Bütün bunlardan daha önemlisi,
toplum psikolojisi açısından oldukça
sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Kimse
burnundan kıl aldırmıyor. Farklı
renk ve görüşlere tahammülsüzlük
tavan yapmış durumda...
Krizin seçim dönemine rastlaması
büyük bir şanssızlık. Sorunlara
zamanında müdahale edilmemesi, çözüm
süresini de doğrudan etkileyecek
gibi görünüyor. Sorunun çözümünün
ilk şartı bunu kabullenmek, yani
doğru teşhis etmektir. Sorun doğru
bir şekilde ortaya konulamazsa çözüm
şansı da azalır.
Çözümler konusunda etkin önlemlerin
devreye girebilmesi için krizin
sebepleri ve etkilerinin doğru
okunması gerekiyor. Bu konuda
oldukça farklı görüşler var. Bu
görüşleri tartışmayı bir kenara
bırakıp, teşhisin önemini ve aynı
zamanda psikoloji boyutunu anlatan
bir fıkra ile konuyu bağlayalım.
Temel şiddetli ishale yakalanmış,
derhal hastaneye kaldırılmış.
Doktor, Temel'i muayene ettikten
sonra hastabakıcıyı çağırıp 'derhal
ilgili servise yatırın' talimatını
vermiş.
Hastabakıcı Temel'i yanlışlıkla
psikiyatri kliniğine götürüp
bırakmış. Temel, 'vardır bir
hikmeti' diye düşünüp itiraz
etmemiş.
Birkaç gün
sonra doktor Temel'e rastlamış ve
sormuş:
l Nasılsın?
l Eskisinden de kötü ama...
l Aması ne?
l Artık kafama takmiyrum oni.
Bağ-Kur başlangıcı sigortalılık
başlangıcı sayılır
ANNEM 05.05.1960 doğumlu. İlk SSK'ya
giriş tarihi Şubat 2004. Beş yıldır
prim ödüyor. Annemin emekli olma
şansı var mı? Kısmi emeklilik
aylığından yararlanmak için ne kadar
daha pirim ödemesi gerekiyor?
Annemin adına 1993 yılında dükkan
açmıştık. Yaklaşık 8 ay Bağ-Kur'lu
oldu. Bağ-Kur numarası bir işe yarar
mı? Eftal Vural
Birden fazla sosyal güvenlik
kurumuna tabi çalışması olanların
sigortalılık süresinin başlangıcı,
bu kurumlardan herhangi birine tabi
olarak ilk defa çalışmaya başlanılan
tarihtir. Buna göre, annenizin 1993
yılındaki Bağ-Kur sigortalığının
başlangıç tarihi, sigortalılık
süresinin başlangıç tarihi olarak
kabul edilir.
Anneniz, sekiz aylık Bağ-Kur hizmeti
dahil yaklaşık 2000 gün olan prim
ödeme gün sayısını, 4/a (SSK)
kapsamında 1600 gün daha prim
ödeyerek 3600 güne tamamlayıp, 58
yaşını doldurduğunda SSK'dan
(devredilen) kısmi emeklilik
aylığına hak kazanır. İsterse 1600
günün en fazla 1230 gününü isteğe
bağlı sigortalı olarak da
ödeyebilir.
Eşinizin Bağ-Kur sigortalılığını
durdurabilirsiniz
EŞİM 09.03.1997 tarihinde kurduğum
şirkette ortağım oldu. O zamanlar
Bağ-Kur isteğe bağlı sigortalı
olarak girişini yapmış. Biz de
isteğe bağlı diye hiç prim
yatırmadık. 2007 yılında Kurum
hatasını anlayıp normal Bağ-Kur'a
dönüştürdü ve geçmiş yılları
borçlandırdı. Borç büyük olduğu için
yatıramadık. Sağlık hizmetinden
yararlanamıyor. Kendim de
Bağ-Kur'dan emekliyim. Eşimi şirket
ortaklığından çıkartırsam benim
üzerimden sağlık hizmetinden
yararlanabilir mi? Gürbüz Güvenç
Eşiniz şirket ortaklığından
ayrılırsa Bağ-Kur sigortalılığı sona
erer. Sizin üzerinizden sağlık
hizmeti alabilir. Beş yıldan fazla
süreyle prim borcu olduğu için, 5510
sayılı SS ve GSS Kanununun geçici
17. maddesine göre sigortalılık
süresinin durdurulmasını talep
edebilirsiniz. Bu durumda 30.04.2008
tarihine kadar olan süre,
sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmez, borcunuz da
istenmez. Sadece 01.05.2008 ile
eşinizin şirket ortaklığından
ayrılacağı tarih arasındaki süreye
ilişkin primi ödersiniz. Daha sonra
isterseniz durdurulan sürelerin
primini ödeme tarihinde geçerli olan
tutarlar üzerinden ödeyerek bu
süreleri kazanabilirsiniz.
Metin Taş-Sezgin Özcan
Akşam/17.02.2009 |
|
|
|