Çeke
vade geliyor
Çek için öngörülen
gariplikler Geçen
yazımızda Torba Kanun Tasarısı'ndan söz ederek genel
hatları ile aktarmıştık. Bugünkü yazımızda ise bu Tasarı
ile Çek konusunda yapılması öngörülen değişiklikleri
irdelemek istiyoruz.
Çek esas itibariye bir ödeme aracıdır. Zaten ödeme aracı
olması dolayısıyla çekin, poliçe ve bonodaki kredi
fonksiyonu söz konusu değildir. Çeke vade konulmaz.
Çünkü çek görüldüğünde ödenir (TTK md 707, Çek Kanunu md
4 ve 5). Çeke vade konulsa da yazılmamış sayılır (TTK md
707/1). Yani çekin üzerine "vadesinde ödenecektir" veya
"keşide tarihinden veya vadesinden önce ödenemez" gibi
kayıtlar konulsa dahi, hukuki anlam ve sonuç ifade
etmez. Kanun, çekin keşide tarihinden önce ibrazı
halinde dahi, ibrazında ödeneceğini hükme bağlamakla
vadeli çeki tanımadığını da açıkça hükme bağlamıştır
(md.707/2)
Ancak ülkemizde ticari yaşam içerisinde vadeli veya
ileri tarihli çek kullanılması geleneği oluşmuştur. Çek
ile ilgili yasal düzenlemelere aykırı olarak oluşan bu
teamülün oluşumunda, kamunun sorumluluğu büyüktür.
Uygulamada bononun yerine çekin yerleşmesinin temel
nedenleri arasında, geçmişte çekin aksine bononun damga
vergisine tabi olması ve Maliye idaresinin vadeli çek
uygulamasına muvazaa anlayışı ile yaklaşmayıp normal
kabul etmesi, Sermaye Piyasası Kurulunun çekte de
reeskont yapılabileceği görüşünü benimsemesi ve en
önemlisi çekten doğan ödeme yükümlülüğünü yerine
getirmeyen keşideci (düzenleyici) için hürriyeti
bağlayıcı ceza öngörülmesidir. Bildiğimiz kadarı ile
çekini ödemeyene hapis cezası uygulayan başka bir ülke
de yoktur.
Ödenmeyen çeke hapis cezası yanlışını düzeltelim,
bakalım ortada vadeli çek gibi yasalara aykırı bir
teamül kalıyor mu?
www.muhasebenet.net
Lehine çek düzenleneni veya ciro yoluyla çek alacaklısı
haline geleni, bono alacaklısını korumayan Devlet, niçin
koruyacak?
Mağazadan içeri giren adamı tanımayacaksınız, kimliğine
dahi bakmayacaksınız, adres araştırması yapmayacaksınız,
teminat aramayacaksınız, altı ay veya dokuz ay
sonrasının tarihini taşıyan ve çek adındaki kâğıt
parçası karşılığında neredeyse bütün dükkânı teslim
edeceksiniz, sonra parasını alamayınca Devletin Polisi
adamın peşinde koşacak, Devletin mahkemesi ödemeyenle
uğraşacak, bir de üstelik adamı ceza evinde ağırlayacak.
Neyle? Sizin benim ödediğim vergi ile.
Neticede alacaklı alacağını alırsa, para onun. Devletin
masrafları kimden? Sizin benim ödediğim vergilerden.
Sonrası Bütçe Açığı. Çare? Size, bana ek vergi. Bunun
adı da kamu maliyesi.
Çeke vade
geliyor
Şimdi Torba Kanun Tasarısı ile bu garipliklere bir
garipliğin daha eklenmesi öngörülüyor. 3167 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen bir geçici maddeye göre, "31.12.2009
tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce
çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir."
Yani çeke vade geliyor.
Kriz gerekçesi ile bir mevzuat ancak bu kadar
sulandırılabilir.
Kanun hırsızı
mı koruyacak
Torba Kanun Tasarısı ile bu garipliklere bir gariplik
daha ekleniyor. Ticaret Kanununun 711. maddesinin üçüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Bu fıkra diyor ki:
"Keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin
elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise
muhatabı çeki ödemekten menedebilir."
Bu fıkranın uygulamada kötüye kullanıldığı
bilinmektedir. Gazetemizde de Veysi Seviğ 13.12.2007
günlü yazısında bunları anlattı, sonra da zaten
Gazetemizde bu konuda pek çok haber çıktı. Ancak kötüye
kullanmaya yol açan, fıkranın kendisi değil, bu konuda
söz sahibi kamu kurumlarının gerekli düzenlemeyi
yapmaktan kaçınmalarıdır.
Şimdi ne olacaktır. Çeki veya çek defteri çalınan, gasp
edilen kişinin yapacağı bir şey kalmamaktadır, böylece
kötü niyetli kişiler çalıntı çekleri rahatça tahsil
edebileceklerdir. Böyle bir çek ödendikten sonra siz
menfi tespit davası açabilir, sonrasında sebepsiz
zenginleşmeye dayalı istirdat (geri alım) davasını tabii
ki açabilirsiniz. Davaları kazanıp, beş yıl sonra
paranızı geri alabilirsiniz. Tabii ki, adamı bulursanız.
Bu arada çalınan çek defteriniz, yani boş yapraklar ise
mahkeme ödeme yasağı koymayacak, çalınan yaprak çek
vasfını kazanmadığından iptaline de karar vermeyecektir.
Çünkü içtihat bu yöndedir.
Zaten dolu çeke ödeme yasağı alıp bankaya ibraz etmeniz,
ibrazdan önce ve hatta ibraz süresi içinde fiilen de
mümkün değildir.
Tasarı yasalaşırsa, çek hırsızlarına gün doğacak, onlara
teşvik uygulanmış olacaktır.
Yapılması gereken, bu fıkrayı kaldırmak değil, kötüye
kullanılmasını engellemek. Bunun için ödeme yasağı koyan
çek sahibine 24 saat içerisinde savcılığa müracaat,
gazetede ilan verme, Merkez Bankasına bildirme vb.
koşuları yerine getirerek bankaya tevsik etme gibi
koşullar getirmek ve haksız ödeme yasağı koyanı (örneğin
çek bedelinin yüzde 40'ı gibi) bir tazminat yüküne maruz
bırakmak şeklinde tedbirler düşünülebilir.
Bu yanlışlık 711/3'e yer vermeyen yeni Ticaret Kanunu
Tasarısında da yapılıyor.
711/3'ü hem Torba Kanunla hem de yeni TTK Tasarısı ile
kaldırılmasını öngörenlerin, önce, çeki çalınan veya
gasp edilenlerinin başka hangi yollarla ödemeyi
durdurabilecekleri sorusuna çözüm bulmaları gerekir.
Düzenlemelerin kötüye kullanılmasında yapılması gereken,
düzenlemeyi hakkıyla ve yolunda kullananları da
cezalandıracak, yaşın yanında kuruyu da yakacak şekilde
düzenlemeleri yok etmek değil, düzenlemeyi kötüye
kullanmaya engel şekle dönüştürmektir.
Bu söylediklerim ilk defa da söylenmiyor. 711. maddenin
bu fıkrasının kötüye kullanılmasını önlemek için,
Bankalar Birliğinin, BDDK'nın yapması gerekenler üzerine
Gazetemizde Şevket SÜREK yazdı (3.12.2008 günlü Referans
Gazetesi). Öte yandan 711. maddenin bu fıkrasının
kaldırılmasının yanlışlığını yine gazetemizde Prof. Dr.
Abuzer Kendigelen bir makalesi (10.2.2009 günlü Referans
gazetesi) ile gündeme getirdi.
Burada ortaya çıkan bir diğer sonuç da, tasarıları
hazırlayan bürokratların, REFERANS okumadıklarıdır. Hiç,
okumayana yazma hakkı verilir mi?
Umarım bu hususlar Plan ve Bütçe Komisyonunda dikkate
alınır.
Bumin Doğrusöz
Referans/16.02.2009 |