Zenginden daha fazla vergi almak mümkün mü?
Ekonomik programda revizyon
yapıldı: Türk ekonomisinin yüzde 3.6 küçülmesi
öngörüldü. Kamu ne yaparsa yapsın, özel yatırım ve özel
tüketim daralacak.
Bu yıl faiz dışı fazla veremeyeceğiz.
Faiz dışı fazla önemli. Çünkü bu kamunun borçlarını
azaltabilmesi için sıfır maliyetli bir kaynak
yaratamayacağımız anlamına geliyor. Aile bütçesinde bu
gerçeğin karşılığı, borçları borçla ödemek,
gelirlerimizden borçlarımızı ödeyecek beş kuruş
biriktirememektir.
****
Devlet küçülecek, vergi gelirleri azalacak. Bu sadece
bizde değil dünyanın hemen her ülkesinde şu veya bu
oranda yaşanıyor. Daralma, büzülme, küçülme dönemlerinde
faturanın büyüğünü fakir kesimler ödüyor. Halka
arasındaki deyim gibi;
zengin zayıflayana kadar fakir
ölüyor!
Eğer ülkenizde kayıt dışı ekonomi kontrol altına
alınmışsa, vergi adaleti sağlanmışsa, çok kazanandan çok,
az kazanandan az vergi alınıyorsa
ve gelirler üzerinden kesilen
vergiler (doğrudan) toplam vergi gelirlerinin yüzde
70’ini bulmuşsa, işiniz kolay…
***
Sıkıntılı dönemlerinizde New York eyaletindeki gibi
vergi ayarlamaları yaparak (henüz önerildi) vergi
gelirlerinizi artırmak ve fakirlerin üzerindeki baskıyı
devlet olarak hafifletmek mümkün. Tasarıya göre,
yılda 200 bin dolardan
fazla kazanan New Yorklular yüzde 2 daha fazla gelir
vergisi ödeyecek.
Bu yetmiyor, cep telefonundan, elektriğe, şişe suyuna,
şarap ve biraya vergi bindirilecek.
***
Türkiye’de sıkıntılı bir dönem yaşıyor.
“Zengini biraz yoralım ve elde edeceği gelirden biraz
daha fazla vergi alalım”
dediğinizde ekonominin çökeceğinden emin olabilirsiniz.
Sorun zenginin vergi ödemek istememesinden
kaynaklanmıyor.
Sorun kimden ne kadar vergi kesileceğinin
bilinmemesinden kaynaklanıyor.
Ve bu tür yaklaşımlar hükümetleri eninde sonunda
gelirden değil, varlıktan vergi alınması gibi saçma
sapan bir noktaya getiriyor. Ya da sadece benzin,
telefon, otomobil, gıda üzerindeki vergilerinin
artırımına gidiliyor.
Devletin
gelirlerini adil bir yöntemle büyütememesi ve çaresiz
kalması adalet duygumuzu zayıflatıyor.
Her bireyi, kayıt dışı çalışmaya, vergiden kaçınmaya,
vergi kaçırmaya toplumsal düzenimizin temelini
dinamitlenmesine yol açıyor.
***
Öylesine bir vergi düzenimiz var ki, devlet, zengin
fakir ayrımı yapmadan deli dumrul vergileriyle çarkını
döndürüyor.
Devlet her 100 liralık vergi gelirinin, sadece 10
lirasını kurum kazançlarından, 22 lirasını ise
çalışanların maaşlarından ve benzer gelirlerinden (gelir
vergisi) elde ediyor.
Geri kalan gelirin 10 lirası
KDV’den, 24 lirası özel tüketim vergilerinden, 19 lirası
ithalden alınan KDV’den, geri kalan da özel iletişim
vergisi, damga ve harçlardan sağlanıyor.
Amerika’da sağlanan her 100 birimlik verginin ise 70
birimi şirket kazançlarından ve maaşlardan elde
ediliyor.
***
SSK kayıtlarına göre 8.5 milyon kişi aktif sigortalı,
2.4 milyon kişi de devlet adına çalışıyor.
Türkiye’de çalışanların yıllık maaş gelirlerinden 8 bin
700 liraya kadar yüzde 15, sonraki 13.300 liraya kadar
yüzde 20, sonraki 28 bin lira için yüzde 27, 50 bin
lirayı aşan gelirlerden yüzde 35 gelir vergisi
kesiliyor…
Çalışanlar elde
ettikleri net gelirleri harcarken devlete ödedikleri
gelir vergisinden daha fazlasını KDV, ÖTV olarak
ödüyorlar.
***
Diyelim ki, Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin
10 katını kazanan bireyler daha yüksek gelir vergisi
verecek! Peki Türkiye’de aylık 10 bin dolar maaş alan
kaç kişi vardır? SSK’da çalışıyor olsanız, saya, saya
bir günde rakama ulaşırsınız. O kadar azdır. Çünkü bu
ülkenin zengini maaşlı değil, kayıt dışıdır!
***
Zenginden daha fazla vergi alarak, orta ve düşük gelirli
kesimlerin üzerindeki ekonomik sıkıntıyı azaltmaya
çalışan devletlerin uygulamalarına bakıp, “neden
Türkiye’de bu yapılamıyor”
diyenler için bu basit gerçeği hatırlatayım istedim.
Yavuz SEMERCİ
Habertürk/15.04.2009
ysemerci@htgazete.com.tr |