Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  15 Eylül  2009

   Ana sayfa

   2009 Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 


 

Vergi sorularına cevaplar
 

Bir süredir gelen mektuplar aslında ülkemizdeki bazı temel vergi problemlerini ve anlayışını da ortaya koymakta. Bunların bir kısmı yorum bir kısmı ise sorular şeklinde. Bu nedenle verilecek cevaplar hem bilgi talep eden okurlar, hem de diğer ilgililer bakımından bazı sonuçlar çıkarılması gereken önemde bulunmaktadır. Cevap arayan herkese hitap edebilmek ve aynı soruları önleyebilmek amacıyla bu yazıyı cevaplara ayırdık.

1. Öncelikle Varlık Barışı düzenlemeleri kapsamında başvuru süresinin ne zaman dolacağı konusu birçok kişi bakımından açık gözükmüyor. Dolayısıyla soru başvuru süresinin ne zaman dolacağı şeklinde. www.muhasebenet.net

Geçtiğimiz pazar günü Sayın Şükrü Kızılot yazısında bu konuyu işledi. Dikkatli okurlarımın da hatırlayacağı üzere daha önce birçok yazımda bu konuyu gündeme taşımıştım. Anlaşılan halen bu tarih karmaşası bazı mükellefler için devam etmektedir. Bu günlerde süreyi uzatmayı düşünen Maliye Bakanlığı bakımından da yapılacak düzenlemede kullanılacak ifadeler hiç değilse bu sefer doğru yazılabilir.

5811 sayılı Varlık Barışı Kanunu ile bu kanunda değişiklik yapan 5917 sayılı kanun düzenlemeleri bakımından '30 Eylül 2009'a kadar' ifadesi yanında diğer tarihler bakımından da aynı mantık kullanılarak 'kadar' ifadesi ile bitirilmektedir. Kadar ifadesi kullanıldığında bu sefer 30 Eylül bu süreye dahil mi sorusu akla gelmektedir. Kanun metni esas olduğundan 30 Eylül 2009'a kadar ifadesi 30 Eylül gününün dahil olmadığını göstermektedir. Oysa bu konuda çıkarılan 3 numaralı genel tebliğde 30 Eylül tarihi de bu süreye dahil edilmiştir. Bu doğru değildir. Süre 29 Eylül 2009 günü sonunda sona ermektedir. Aksine yapılan bu yorum kanun koyucunun iradesini değiştirmek anlamına geleceğinden hukuken bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Eğer kanun koyucu bu tarihi 30 Eylül akşamı olarak düşündü ise bunu kanun metnine de yansıtmak ve tarihi, örneğin, 1 Ekim 2009'a kadar yazmak gerekirdi. Bu durumda tebliğ ile getirilen ifade hatalı olup, mükelleflerin ve idarenin 29 Eylül 2009 akşamına kadar yapılacak başvuruları dikkate alması gerekmektedir. www.muhasebenet.net

Burada hep üzerinde durduğumuz kanun yazma tekniğinin önemi bir kere daha anlaşılmaktadır. Bu teknik bilgi olmadan, bazı terimleri doğru ve yerinde kullanmadan yapılan düzenlemelerde daha sonra mutlaka problemler yaşanmaktadır. Bu durum ilk değil. Yakın zamanda bazı uygulamaları oldu. 16.6. 2009 tarihli yazımda şunları yazmıştım:

"Gelir İdaresi Başkanlığı 12.6.2009 tarihinde yayınladığı 7 numaralı Özel Tüketim Vergisi Sirküleri ile aşağıdaki açıklamayı yapmıştır: "16/3/2009 tarihli ve 27171 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13/3/2009 tarihli ve 2009/14802 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 15/6/2009 tarihine kadar uygulanmak üzere; bazı mallarda uygulanan KDV ve ÖTV oranlarında değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu kararname ile belirlenen oranların uygulanma süresi 15/6/2009 tarihine kadar olduğundan, 15/6/2009 tarihinde yapılan işlemler için de bu kararnamede belirlenen oranlar uygulanacaktır." Görüldüğü üzere bir Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen vergi oranlarının uygulanma süresi bir sirkülerle uzatılmaktadır. Bu şu demektir. Resmi Gazete'de yer alan karardaki Cumhurbaşkanı'nın imzasını da dahil edersek Cumhurbaşkanı, Başbakan ve 25 bakan tarafından imzalanan bir metin ve TC Anayasası'nda yer alan kurallar Gelir İdaresi Başkanı'nın imzası ile değiştirilebilmektedir." Bu artık sözün bittiği yerdir. Aynı zamanda mükellef haklarının ve hukukun da.

Bu yazının hemen sonrasında bu durumda bir gelişme olmuş ve bunu 23.6.2009 tarihli "Yap boz tahtası" başlıklı yazımda şöyle belirtmiştim:

"…Gelir İdaresi Başkanlığı 12.6.2009 tarihinde yayınladığı 7 numaralı Özel Tüketim Vergisi Sirküleri ile 13/3/2009 tarihli ve 2009/14802 sayılı Bakanlar Kurulu kararını değiştirmiş, söz konusu kararname ile belirlenen vergi oranlarının uygulanma süresi 15/6/2009 tarihine kadar olduğu halde, 15/6/2009 tarihinde yapılan işlemler için de bu kararnamede belirlenen oranlar uygulanacaktır demek suretiyle uygulama süresini bir gün uzatmıştır. Gelir İdaresi bu uygulamayla hukuk ilkelerini de ihlal ederek hukuka aykırı bir uygulamaya imza atmıştı. Biz bu satırları yazdıktan hemen sonra yeni vergi oranları ile ilgili yeni bir düzenleme yapıldı. Bu sefer 2009/15081 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan değişiklikler için "…30/9/2009 tarihine kadar (bu tarih dahil)..." ifadesi metinde yer almıştır. Böylece Bakanlar Kurulu daha sonra Gelir İdaresi Başkanlığı'nın kendi iradelerini bile değiştiren hukuka aykırı düzenlemelerinin önüne geçmiştir. Bununla birlikte bir Bakanlar Kurulu kararında kullanılan ifade de dilbilgisi bakımından hatalıdır. Bu tarih dahil ifadesi yerine, örneğin, 1 Ekim 2009 tarihine kadar ifadesi kullanılabilirdi. Bunun yerine hem 30 Eylül 2009 tarihine kadar ifadesi kullanılmış hem de bunun yanlış olacağı farkedilerek parantez içinde bu tarih dahil denmiştir. Bu metinler neden böyle hatalı yazılır, bir kontrol edeni yok mudur? Aynı hatalar kanun metinlerinde de yapılmaktadır. Sonra problemler ortaya çıkmakta, konu yargıya taşınmaktadır. Bu nedenle hukuki metinlerin yazılması sırasında yapılması gereken kontroller mutlaka ve ciddiyetle yapılmalıdır."

Görüldüğü üzere bu tür yanlışlar sadece sirküler ve genel tebliğlerde değil, Bakanlar Kurulu kararları ve kanunlarda da yapılmaktadır. Bu nedenle yapılan düzenlemeler öncesinde bunları kontrol edecek, konuya hakim kişilerden oluşacak komisyonların oluşturulması gerekmektedir. Özellikle de vergi gibi hassas konularda kullanılan terimler çok önemlidir. Yukarıda verdiğimiz örnekler dışında bugün birçok vergi metninde benzer hatalar bulunmakta, gereksiz birçok olumsuz işlem ve sonuca yol açmaktadır. Sonuç mükelleflere ve yargıya yeni yüklerdir.

2. Bu kapsamda yine önemli bir soru da kanun düzenlemeleri ve tebliğ açıklamaları arasında farklar bulunduğu zamanlarda mükelleflerin idareye yaptığı başvurularda tebliğ düzenlemelerinin esas alındığı ve bu durumda neler yapabilecekleri noktasındadır.

Bu durum da bir bakıma yukarıdaki örneklerle bağlantılıdır. Anayasamız'da yer alan hukuk devleti ilkesinin bazı sonuçları vardır. Üzerinde ciltler dolusu kitap yazılan ve yazılabilecek olan bu tür hukukun temel ilkeleri bir ülkede yapılan düzenlemelerin de belirli kurallara tabi olmasını gerektirir. Çok derinine girmeden cevaplamak gerekirse sözkonusu düzenlemeler normlar hiyerarşisine tabidir. Bu durumda, örneğin, kanun Anayasa'ya genel tebliğ de kanuna aykırı olamaz. Oysa verdiğimiz örneklerde görüldüğü üzere tebliğ düzenlemeleri kanuna aykırıdır. İdareye yaptığınız başvurularda da kanun hükümleri esas olarak uygulanmalıdır. Buna aykırı sirküler veya genel tebliğ hükümleri uygulanamaz. Bu durumda ya yargı, örneğin, genel tebliğ ile getirilen düzenlemeyi iptal eder, ki avans kâr dağıtımında bu durum yaşanmıştı, ya da idare kendisi bu düzenlemeyi değiştirir. Bu konuda idare gerekli adımı atmaz ve yanlış durumu düzeltmezse yargı devreye girer ve gerekli adımı atar. Sizler hakkında vergi konusunda eğer kanuna aykırı bir tebliğ düzenlemesi uygulanmak isteniyorsa dava açmanız gerekecektir. Eğer sözkonusu hüküm sizin hakkınızda uygulanır ve siz yargı yoluna gitmezseniz bu tamamen sizin hatalı uygulamayı kabul etmeniz demektir. Dolayısıyla seçimi sizler yapacaksınız.

Hukuk düzeninde kanun ve anayasalar dışında uluslararası anlaşma ve sözleşmeler, yargı kararları yanında hukukun evrensel prensipleri de belirleyici rol oynamaktadır. Normlar hiyerarşisi bozulduğu zaman artık hukuk düzeni de bozulmuş olur. Sadece şeklen hukuk devleti olmak değil, yapılan uygulamalar bakımından da hukuk devleti olmak gerekmektedir. Vergiler bakımından da durum böyle olmalıdır.

Belirtmiş olduğunuz yazıyı ben de okumuş ve özellikle not almıştım. Bu kadar önemli bir konuda, sürekli yazı yazan ve uygulamada yol gösteren kişiler de hatalar yapabilmektedir. Hukuk bilmek bu nedenle önemlidir. Sözkonusu yazıda yer alan "Türk hukukunda sadece yasalar bağlayıcı sayılırken yasa yapış metodolojisinde, Kıta Avrupa'sının aksine, yasaların üstünde yer alan ve yol gösteren bir üst norm kategorisi de yok" ifadesindeki hataları düzeltmekle uğraşmak yerine sizlere bu konuda yazdığım 18.8.2009 tarihli "Oyunun kuralları" başlıklı yazımı belirtmekle yetiniyorum.

3. Son günlerde Doğan Grubu şirketlerine kesilen cezalar bakımından kimin haklı olduğunu soran okurlara:

İdare yaptığı vergi incelemeleri sonucunda eğer hukuka aykırılıklar saptarsa bu konuda hazırlanacak rapor sonrasında gerekli cezaları da kesecektir. Burada çok önemli olan bir husus raporları hazırlayan inceleme elemanlarının Vergi Usul Kanunu hükümleri kapsamında hareket etmeleri ve o mükellefin vergi ödevlerini yerine getirmediğini ispat etmeleri zaruretidir. Kanun bu konuda ispat yükünü idareye vermiştir. İncelemeyi yapanlar hukuken bu ispat görevini yerine getirmek zorundadır. Bunu yaparken de sadece duygu, düşünce ve tahminlerini değil, hukuken geçerli delilleri kullanarak raporlarını oluşturacaklardır. Zaten şu anda görünen bu konuda bir sıkıntının olmasıdır. Mevcut kanun düzenlemeleri ile şirketlerde eksik olduğu belirtilen hususlar birbiriyle uyuşmamaktadır. Bu konuda inceleme raporlarında eskiden beri en fazla olan durum da budur. İdare konuyla ilgili bazı tahmin ve düşünceleri hukuken ispat olarak kabul etmektedir. Oysa bunun şartları vardır. Bu şartlar yerine getirilmedikçe o rapor da eksik ve hatalı olacaktır. Bunun yanında yapılan yorumlarla da bazı sonuçlara varmak doğru değildir. Zira bazı kanun hükümleri yoruma yer vermeyecek derecede açıktır. Aksine, hukuka uygun olmayan, ispat edilemeyen durumlara dayanan, şahsi görüş yansıtan ibarelerin esas alınarak bazı sonuçlara varılması vergi raporlarına olan güveni ortadan kaldırdığı gibi bu konuda titiz davranan bazı inceleme elemanları ve de özellikle idare bakımından hiç de hoş olmayan intibalara yol açmaktadır.

Hakan ÜZELTÜRK

VERGİ ve HUKUK
huzelturk@superonline.com
15.09.2009
 

  
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.